GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: GEZİ PARKI OLAYLARI VE SONUÇLARINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:125
Tarih:26.06.2013

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; yaklaşık üç hafta önce başlayan ve halen devam eden Gezi Parkı protestoları, ülkede istemediğimiz pek çok görüntüye sahne olmakta.

İstanbul'da 22'si ağır, 4.675 yaralı var. 2 kişinin hayati tehlikesi devam ediyor, 2 kişi yoğun bakım ünitesinde, 7 kişi ağır kırıklı kafa travmasına uğradı, 6 kişi gözünü kaybetti. Sadece 22 Haziranda; 19 plastik mermi yaralanması, 2 kişide kafatası ödemi, 1 kişide yüz kemiklerinde yaralanma, 2 kişide copla darp, 1 kişide el bileği kırığı şüphesi, 1 kişide kafa derisinde 5 santimetre kesi, 8 kişide TOMA suyuna bağlı 2'nci derecede yanık, 26 kişide gazdan etkilenme, 1 kişide epilepsi nöbeti, gaz bombası ve revire saldırı sonucu görevli doktorda astım nöbeti vakaları kaydedildi. Ankara'da 21'i ağır 1.544 yaralı mevcut; 7 ağır kırıkla kafa travması, 1 görme kaybı var. İzmir'de 2'si ağır 800 yaralı, Antakya'da 3'ü ağır 165 yaralı, Adana'da 6'sı ağır, 162 yaralı, 5 kafa travması. 24 Hazirana kadar olan süreçte toplam 8.038 kişi yaralı olarak sağlık kuruluşlarına müracaat etti. En ağır bilanço ise 4 kişinin hayatını kaybetmesi oldu. Mehmet Ayvalıtaş 2 Haziran 2013 tarihinde İstanbul Ümraniye'de aracın altında kalarak yaşamını yitirdi. 3 Haziran 2013'te Antakya'da Abdullah Cömert başına aldığı darbelerle hayatını kaybetti. Adana'da 5 Haziran 2013'te köprüden düşen Komiser Mustafa Sarı ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. 1 Haziranda Ankara'daki eylemlerde 1 polis memurunun silahından çıkan kurşunlarla ağır yaralanan Mehmet Ethem Sarısülük hayatını kaybetti, polis alelacele salıverildi. Bir trafik kazasında bile olmayan salıverilme bu vakada maalesef yaşandı. Ülkede 60 ağır yaralı var. Yerli ve yabancı onlarca basın mensubu darbedildi.

İçişleri Bakanının insan sağlığına zarar vermediğini savunduğu, Başbakanın polisin asli görevi olarak nitelediği, 10 Nisan 2012 tarihiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına göre barışçıl gösterilerde kullanılmasının insan hakkı ihlali olarak kabul edildiği biber gazının etkilerine gelelim.

Bu zararsız gaz bugüne değin tam 8 vatandaşımızın ölümüne neden oldu. 5 Haziranda Ankara Kızılay'daki bir dershanede temizlik görevlisi olarak çalışan İrfan Tuna, polisin yoğun gaz saldırısı ardından kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Biz mi yalan söylüyoruz, adli tıp mı yalan söylüyor, bunların sorumlusu kim? Bir an önce açığa çıkmalı. Göz yaşartıcı gazın kapalı yerlerde atılmasının uluslararası sözleşmeler çerçevesinde tümüyle yasak olmasına, bunun AİHM tarafından belirtilmesine, kullanımının ilgili talimatlara uygun olması gerekmesine rağmen son bir aydır hiçbir kurala bağlı olmaksızın kullanıldığını görmekteyiz.

Bunları niye konuşuyoruz? Dilinizde hep aynı türkü. Başbakan "Çok önemli bir yakınımın gelinini yerlerde sürüklediler." diye, yaklaşık 100 kişilik bir grubun İstanbul'da başörtülü bir kadına ve bebeğine saldırdığını, idrarlarını yaptıklarını söylüyor. Sayın Başbakan, biz de günlerdir birçok şeyi söylüyoruz, görüntülerle bunları ispat ediyoruz, görüntüler medyada dolaşıyor. Üstelik bizim emrimizde güçlü istihbarat örgütlerimiz yok. Ülkemizde bir sürü ajan olduğunu, tüm bunların uluslararası tezgâh olduğunu söylüyorsunuz. Kürsüden bağırmak yerine, o çok koruduğunuz MİT'e sorsanıza, iddialarınızı ispatlasanıza. Bu MİT, bu emniyet, istihbarat ne iş yapmaktadır? Bu insanlar niye açığa çıkarılmamaktadır? Eğer böyle alçaklar varsa niye bir an önce toplumun önünde sergilenmemektedir?

Bir terörist ilan etme furyasıdır gidiyor. Birkaç gösteriye katıldığı için bir insanı terörist ilan ediyorsunuz. Devletin televizyonu olması gereken, vergilerimizle dönen ve adına "TRT" denen yayın organı, Ethem'in öldürülme anının videosunu değil de ondan beş dakika öncesinin videosunu yayınlıyor, onu terörist ilan ediyor. Katilini koruma altına aldığınız Ethem Sarısülük âdeta terörist ilan ediliyor. Neredeyse bu delikanlının, bu gencecik delikanlının katlinin vacip olduğunu bile söyleyeceksiniz, bu söylemlerle meydana çıkacaksınız. Onlar da hep terörist değil, yurtsever çocuklardı, yurtsever çocuklardı, yurtsever çocuklardı. Dün Taliban'ın önünde diz çökenleri ise tarih yargılayacaktır, bunu da hep birlikte göreceğiz.

Başbakanın kahraman ilan ettiği polislerin her gün bir ayrı marifeti ortaya çıkmaktadır. Sarıgazi'de yapılan eylemler sırasında polisin insanlık dışı saldırısına uğrayan Hakan Yaman'ın görüntüleri, bugün tüm İnternet sitelerinde dahi nasıl dayak yediği ve ateşe atıldığı anbean görünüyor.

Değerli arkadaşlarım, unutmayın, korku bulaşıcıdır ama cesaret de bulaşıcıdır. Her birimizi terörist ilan etseniz de ne bizden sonraki nesiller bugünleri ne de biz bugünleri unutmayacağız, yaptıklarınızı mutlaka tarih önünde yargılayacağız.

Sizlerin kendinizi, bir dakika olsun gözünüzü kapatarak gözü çıkartılan arkadaşlarımızın yerine koymanızı istiyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Şu hareketle bile bir saniye nasıl dayanacaksınız merak ediyorum.

(Hatibin sol eliyle sol gözünü kapatarak beklemesi)

(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) - Buna bile dayanamıyorsunuz. İnşallah sizin başınıza gelmez. İnşallah sebep olanlar bu Türkiye'de yargılanırlar.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)