GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GÜNDEMİNİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN KÜTAHYA MİLLETVEKİLİ ALİM IŞIK VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN ATAMASI YAPILMAYAN ÖĞRETMENLERİN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ (10/81); BALIKESİR MİLLETVEKİLİ AHMET DURAN BULUT VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN ÖĞRETMENLERİN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ (10/322); MERSİN MİLLETVEKİLİ MEHMET ŞANDIR VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN 3/5/2012 TARİH 4776 SAYI İLE ÖĞRETMENLERİN HAYAT STANDARTLARINDA YAŞANAN OLUMSUZ DEĞİŞİMİN SEBEPLERİNİN VE SONUÇLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ; KAHRAMANMARAŞ MİLLETVEKİLİ MESUT DEDEOĞLU VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN 14/1/2013 TARİH 8398 SAYI İLE ATANAMAYAN ÖĞRETMENLER VE EĞİTİMİN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ; ANKARA MİLLETVEKİLİ ZÜHAL TOPCU VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN 10/5/2013 TARİH 12953 SAYI İLE BİLGİS
Yasama Yılı:3
Birleşim:126
Tarih:27.06.2013

AVNİ ERDEMİR (Amasya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHP Grubunun atanamayan öğretmenlerin yaşadığı sorunların ve çalışan öğretmenlerin sorunlarının araştırılması talebiyle vermiş olduğu grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, siz değerli arkadaşlarımı ve öğretmenlerimizi saygıyla selamlıyorum.

Grup önerisinde iki ana konu ele alınıyor: Bunlardan birisi atanamayan öğretmenler konusu, bir diğeri de çalışan öğretmenlerin sorunları. Önce, atanamayan öğretmenler konusuna değinmek istiyorum çünkü biz üniversite eğitimi konusuna daha geniş bir çerçeveden yaklaşmak istiyoruz.

Değerli milletvekilleri, üniversiteler bilginin üretildiği, öğretildiği, toplumla paylaşıldığı bilim merkezleri. Üniversitelerde "Bir kamu kurumunda nasıl istihdam edilebilirim?"in ötesinde, ülkesi ve kendisi için büyük hayal ve heyecanları olan gençler yetiştirmek durumundayız. Mücadelemiz de aslında bunun için bizim. Bakın, üniversitelileşme oranımız 2002'de yüzde 14 iken, bugün yüzde 35'lere ulaştı. Yeter mi? Elbette yetmez. Zira, bizim ulaştığımız bu rakamlara Avrupa 1990'lı yılların başında ulaştı. Eğitim sosyologları düşük oranlı üniversite eğitimini "seçkinci eğitim" olarak adlandırıyor ve tüm dünyada artık, üniversite eğitiminde "kitle eğitimi"nden yana bir tavır sergileniyor. Biz, "seçkinci eğitimi" değil, "kitle eğitimi"ni savunuyoruz AK PARTİ olarak.

Değerli arkadaşlar, bakın, Japonya ve Güney Kore bugün çağ nüfusunun yüzde 100'ünü üniversite mezunu yapmayı hedef olarak seçmiş. Biz, Avrupa'nın 90'lı yılların başında ulaştığı hedefe yeni ulaşmışken eğer dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmek istiyorsak, büyük devlet, güçlü toplum oluşturmak istiyorsak bizim de üniversitelileşme oranını hızla yükseltmemiz gerekiyor. Kamuda istihdam edilecek kadar üniversite mezunu yetiştirmeyi eğer hedef olarak seçersek, korkarım, bu kutlu yarışta çok gerilerde kalırız.

Değerli arkadaşlarım, eğitim mücadelemizi üniversite mezunlarının kamuda istihdamı içine hapsedersek, sadece mezunların kamuda istihdamıyla ilişkisini kurarak yorumlarsak yanlış bir tartışma yürütmüş oluruz. Korkarım ki üniversite mezunlarının sadece kamuda istihdamıyla bağ kurarak yapılan bir tartışma ülkemizi uluslararası rekabette geriye götürür çünkü tüm dünya, rekabet gücünü üniversite mezunu olmuş insanlar arasından seçerek geliştirirken biz, lise mezunları arasından seçerek bu yarışı devam ettirmeye çalışırız ki başarılı olma şansımız yoktur değerli arkadaşlar.

Evet, ülkemize, kendimize de haksızlık etmeyelim. Dünyayla, gelişmiş Avrupa ülkeleriyle mukayese ettiğimizde üniversite mezunlarının istihdam edilme oranlarının Avrupa'nın önünde olduğunu görüyoruz. Avrupa'da ve gelişmiş ülkelerde üniversite mezunlarının istihdam edilme oranları ortalaması yüzde 69'lar seviyesinde iken ülkemizde bu yüzde 71'ler seviyesindedir.

Değerli arkadaşlar, daha önce de defalarca ifade ettim. Elbette atanamayan her öğretmen adayı, iş bulamayan her genç bizim, hepimizin yüreğini dağlıyor. İşsizliğin toplumda ne yaralar açabileceğini, atanamamış bir öğretmen adayının gönlünde hangi fırtınaların estiğini, hangi dramları yaşadıklarını elbette biliyoruz. AK PARTİ iktidarı olarak, on yıldır bizim mücadelemiz de işte asıl tam bunun içindir. Gece gündüz bunun için çalışıyoruz. "Üretim, kalite, ihracat" diye bunun için didiniyoruz. Biliyoruz ki ülkemizi kalkındırmadan, büyütmeden bu sorunları çözmemiz asla mümkün değildir. Keşke, sihirli bir formül olsa da hemen bu sorunları kökünden çözüversek.

Değerli arkadaşlarım, bu konunun tekrar tekrar yüce Meclisin gündemine getirilmesinden şahsım adına çok üzüntü duyduğumu daha önce de ifade etmiştim. Elbette, muhalefetin istediği konuyu Meclisin gündemine getirme hakkı vardır, buna saygı duyuyoruz. Ancak, bu gençler bizim gençlerimiz. Bunlar bizim evlatlarımız. Bunların içinde bulundukları zorluklar elbette önemli. Bunların içinde esen fırtınalar elbette önemli. Ancak, çözüme katkı sunmayacak söylemler, onların duygularının istismarı, iktidar ve muhalefetin birbirini yıpratmada siyasi bir malzeme olarak kullanılması, inanın, en çok bu gençlere haksızlık diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlarım, biz, hiçbir zaman siyasi popülizm yapmadık, gençlerimizin duygularını asla istismar etmedik. Yapabileceklerimize söz verdik, eğitim camiamızın ihtiyaçlarıyla ülkemizin gerçeklerini hep yan yana getirdik, yapılabileceklerini yaptık ve yapmaya devam ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, üniversitelerin arz-talep dengesini dikkate alarak öğrenci alımı planlaması yapması gerektiğine gönülden inanıyorum. Bakanlığımız YÖK'le bu konuda gerekli çalışmaları yapmış, ülkemizin ihtiyaçlarına uygun planlama yapılmıştır. Öğretmen İstihdam Projeksiyonları, Stratejileri ve Sistemlerin Geliştirilmesi Projesi başlatılmıştır.

Değerli arkadaşlar, bakın, 2002'den günümüze 357 bin öğretmen atandı. Bu, şu anda çalışan öğretmenlerimizin yarısından fazlası anlamına geliyor. Evet, 2012'de cumhuriyet tarihinin en fazla öğretmenini atadık ki toplam 57 bin öğretmen.

Değerli arkadaşlar, AK PARTİ iktidarında 357 bin öğretmen atanacak, kendi dönemlerinizdeki durum hiç söylenmeyecek, bütün atanamayan öğretmenlerin hesabı AK PARTİ iktidarından sorulacak! Gelin arkadaşlar, biraz gerçekçi olalım. 2002'de devrettiğiniz Türkiye'de atanamayan öğretmen ve atanamayan öğretmen sorunu yok muydu? Elbette o gün de vardı bu sorunlar. Eğer konuya böyle yaklaşırsak, bugün atanamayan hukukçuları ne yapacağız, atanamayan iktisatçıları ne yapacağız, atanamayan jeologları, arkeologları ne yapacağız?

İhtiyaca uygun bir planlamaya "evet" ancak, gelin, deyin ki "Biz iktidar olursak üniversite mezunu herkesi kamuda istihdam edebileceğiz." Bunu demek, bana göre hiçbir siyasi parti için mümkün değildir değerli arkadaşlar. Biz hep dedik "Ne aldanan olacağız ne de aldatan olacağız." Biz biliyoruz ki dünyanın hiçbir ülkesinde üniversiteyi bitiren herkes kamuda istihdam edilmiyor. Hatta, bugün biz, dünyada kamuda en fazla personel istihdam eden ülkelerden biriyiz. Bugün, dünyanın en büyük ekonomisi olarak kabul edilen Amerika'da bile işsizlik yüzde 8'ler civarında.

Yapmamız gerekeni hep söylüyoruz: Büyümek, gelişmek. Bizim 2023 vizyonunda ortaya koyduğumuz, 500 milyar dolar ihracat, dünyanın en büyük 10 ekonomisi hedefine ulaşmaktır çözüm. Bunu başarırsak ne atanamayan öğretmen ne atanamayan diğer  meslek sahiplerinden söz edeceğiz, sorunlar kendiliğinden çözülecek inşallah. Hükûmet olarak, bugün yaptığımız da gençlerimize gerçekleri söylemek, milletimizle birlikte bu ülkeyi kalkındırmak ve işsizliği azaltmaktır. Bunu, biz, milletimizle inşallah birlikte başaracağız.

Gerçekte, 2002'de Başbakanımızın atanamayan öğretmenler konusunu meydanlarda işlediğini biliyoruz. Demek ki meydanlarda işlediğine göre, devredilen Türkiye'de de en önemli meselelerden birisi atanamayan öğretmenler meselesiydi.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - On bir yıl oldu, on bir yıl.

AVNİ ERDEMİR (Devamla) - Bunu, evet, gerekçenizde de açık açık ifade ediyorsunuz. Evet, Başbakanımız meydanlarda bunu söylemiş ve on bir yıllık iktidarımızda gereğini de yapmış, 357 bin öğretmen yani bugün çalışan 700 bin öğretmenin yarısından fazlası AK PARTİ iktidarında atanmıştır.

Değerli arkadaşlarım, tabii, öğretmenlerimizin problemleri var. Yaptığı işin kıymetini ölçebilecek hiçbir değer yok öğretmenlerimizin. Onlara hangi maddi  imkânları sunarsak az ancak diğer ücretlerde olduğu gibi, hiçbir kimse, ama hiçbir kimse öğretmenin alım gücünün devraldığımız Türkiye'den daha kötü olduğunu söyleyemez. "Yeter mi?" diyorsanız, yetmez diyoruz. Öğretmenlerimizin meseleleri mutlaka çözülmeli; sorunlarının çözülmesi, inşallah bu da AK PARTİ iktidarına nasip olacak diyorum.

Meclisi, yüce heyetinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)