GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ONUNCU KALKINMA PLANININ (2014-2018) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA SUNULDUĞUNA DAİR BAŞBAKANLIK TEZKERESİ (S. SAYISI: 476)
Yasama Yılı:3
Birleşim:127
Tarih:01.07.2013

AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı 2014-2018 yıllarını kapsayan bir plandır. Bu manada AK PARTİ Grubumuzun görüşlerini ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. 

Değerli milletvekilleri, konuşmamın başında gündüz saat 13.00'te başlayan ve belki de gece saat 2-3 gibi bitecek olan kalkınma planına ilişkin yapılan tartışmalarda bir konunun tespiti noktasında bir düşüncemi özellikle belirtmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii ki muhalefet tenkit yapacak, tabii ki eleştirecek;  bu, demokrasinin de bir kaidesi, kuralı. Ancak bunu yaparken    -eksik olan yanını tespit anlamında söylüyorum- burada bu tenkitin hangi boyutunda, nerelerde, ne yapacaklarına ilişkin de görüşlerini ifade etmeleri gerekir ki bu da demokrasi açısından son derece önemlidir. Yani, biz yapmış olduğumuz planlarla, kalkınma planlarıyla ve elbette ki burada dile getirilen tenkitlerle? Tabii ki ülkenin kalkınması ve büyümesi aslolandır. Bu manada bütün görüş ve düşünceler son derece anlamlıdır. Elbette ki bu anlamlı olan düşünceler ve iktidarın kendi programı çerçevesinde değerlendirdiği beş yıllık kalkınma programları kapsamında "Planlama, Programa, Bütçeleme Sistemi" dediğimiz yapıyla, yıllık bazda bu beş yıllık programlardan alıp parasal karşılığı bütçe boyutuyla değerlendirdiğimizde aslında eğitimde, sağlıkta, savunmada, ulaştırmada, turizmde, istihdamda, birçok alanda birçok başarıları gerçekleştirmiş olduk. Bunu nereden anlıyoruz? Bunu, halkımızın, milletimizin gündeminden anlıyoruz. Çünkü, biz, meydanlarda neyi konuştuysak, neyi dile getirdiysek aslında onları bir bir gerçekleştirmeyi hedefledik ve belki de bir manada Türk siyasal hayatında "Dün dündür, bugün bugündür." ifadelerinin yerine biz dün ne söylediysek aynısını savunarak onları bir bir gerçekleştirmeye doğru gittik.

Bilindiği üzere, ülkemizde 1960 yılından itibaren ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmanın hızlandırılması, uygulanan politikalar arasında tutarlılık sağlanması ve ekonomiye rasyonel kamu müdahalesinin temini amacıyla kalkınma planları hazırlanmakta ve uygulanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, 2023'e giden yoldan bir önceki kalkınma planı olması münasebetiyle 2014-2018 yani Onuncu Kalkınma Planı'mız son derece önem arz etmektedir. Plan, küresel ekonomide risklerin ve belirsizliklerin sürdüğü, değişim ve dönüşümlerin yaşandığı, ülkeler arasında güç dengelerinin yeniden şekillendiği bir ortamda hazırlanmıştır. Bundan sonra hazırlanacak olan onbirinci kalkınma planı, yani 2019-2023 yıllarını kapsayan bir kalkınma planı olacaktır. İktidar olduğumuz günden bugüne 2023 vizyonunu ilk etapta bir hedef olarak ortaya koyduk ve kalkınma planlarımızı bu bakış açılarıyla hazırladık. Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı'mız da bu bakış açısıyla hazırlanmıştır. Çok değerli konuşmacı arkadaşlarımız ifade ettiler, bir tespit açısından ifade ettiler, "Planlar, geçmişte uygulanan politikaları değil, geleceği şekillendirme açısından önem arz eder." dediler. Doğrudur ama çok iyi biliyoruz ki bir okun en uzun mesafe alması noktasında, en uzak yere gitmesi açısından son derece geriye doğru çekeriz. Onun için biz burada görüş ve düşüncelerimizi ifade ederken geçmiş yıllarda uygulamış olduğumuz ve ana kaynağımız kalkınma planları olan bu boyutlarıyla da değerlendirmek istiyoruz.

Değerli milletvekilleri, 2023 yılına ilişkin temel makro hedeflerimiz, bilindiği üzere, millî geliri 2 trilyon dolara yükseltmek, 500 milyar dolar ihracatı gerçekleştirmek, işsizlik oranını yüzde 5'e indirmek, kişi başına düşen geliri 25 bin dolara çıkarmak, enflasyon ve faiz oranlarını tek haneli rakamlara indirgemek. İşte, belirttiğimiz bu makro hedeflerin yanında elbette ki mikro hedefler de bir o kadar önem arz etmektedir.

Sözlerimin hemen başında, Amerikan başkanlarından Abraham Lincoln'ün bir sözüne de atıfta bulunmak istiyorum: "Kalkınmamış ülkeler yoktur, iyi yönetilmeyen ülkeler vardır." Abraham Lincoln'ün bu sözünden hareketle, iktisadın tanımından da anlaşılacağı üzere, "Kıt olan kaynaklarla, sınırsız ve değişken insan ihtiyaçlarının maksimum düzeyde karşılanmasıdır." ifadesini kullanırız. Ayrıca, madem kalkınma planlarını konuşuyoruz, karşımızda kamu idaresi söz konusu olmaktadır ve kamu idaresinin yanında kamu maliyesi çıkmaktadır. Yani kaynakların varlığı kadar bu kaynakları idare eden mekanizma söz konusudur. Dönüp baktığımızda, devlet, son derece, bu süreç içerisinde, zaman zaman farklı idareler tarafından farklı kaynakları farklı sonuçlarla karşı karşıya bırakmıştır. Demek ki kaynakların varlığı önemli olduğu gibi kaynakların yönetimi de son derece önemlidir.

Biz burada kamu açısından değerlendirirken özellikle de kamu kaynaklarını göz önünde bulundurarak kamu harcamaları ve kamu gelirleri bağlamında yapılan yatırımları da değerlendirmek isteriz. Devlet geleneğinde planlar son derece önemlidir, büyük devlet olmanın da bir gereğidir. Kalkınma planları, kamu idareleri açısından uygulanması zorunlu, özel sektör açısından ise yol gösterici mahiyettedir. Kalkınma planları salt istatistiksel rakamlarla hazırlanmazlar, aynı zamanda sosyal göstergeleri de beraberinde değerlendirmekte fayda vardır.

Bugüne kadar ülkemizde hazırlanmış olan kalkınma planlarından farklı bir kalkınma planını karşınıza getirmiş bulunuyoruz. Bu farklılık üçüncü bölümdeki düzenlemeleri kapsamaktadır. Bu düzenlemeler somut, uygulamaya dönük; bir ve ikinci bölümde yer alanların nasıl, ne zaman, kim tarafından, ne şekilde, hangi eş güdümle gerçekleştirileceği açısından son derece önemli bir bölümdür. Yani uygulanabilirliği ve sürdürülebilirliği açısından kalkınma planı -Onuncu Kalkınma Planı'mızdaki üçüncü bölüm- ilk kez karşımıza çıkmaktadır. Kendi içerisinde son derece tutarlılık arz etmektedir. İşte onun için diğer kalkınma planlarından farklılık arz etmektedir diyorum, son derece tutarlılık arz etmektedir diyorum. Sürdürülebilirliğinin, uygulanabilirliğinin son derece yüksek olabileceğini hatırlatmak istiyorum.

Hazırlamış olduğumuz kalkınma planı, elbette ki bir vizyonla, elbette ki ileriye dönük bir bakış açısıyla hazırlanmıştır ama unutmayalım ki sınırların kalktığı, dijital ağın geliştiği, küreselleşmenin boy gösterdiği bir dünya gerçeğiyle karşı karşıyayız. Onun için, zaman zaman kalkınma planlarından sapmanın doğal olabileceğini de kabul ediyorum.

Değerli milletvekilleri, bugünün koşulları ve vizyonel bir bakış açısıyla önümüzdeki beş yıllık süreç içerisinde küreselleşmeyi, dünya ekonomisindeki makroekonomik düzenlemeleri ve elbette ki komşuları bulunduğumuz Orta Doğu ülkelerindeki gelişmeleri yakından ilgilendiren bir boyutuyla kalkınma planını hazırlamış durumdayız.

Anayasal ifade ile Türkiye Cumhuriyeti devleti demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir. İşte, iktidar olduğumuz on bir yıl öncesindeki durumdan bugüne kadar, son derece sosyal içerikli temel politikaları üretmeye devam ediyoruz. Dolayısıyla, kalkınma planımız da bu manada önem arz etmektedir. Buradan şu ifadede bulunmak istiyorum: Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı'mız da sosyal ağırlığı olan, sosyal politikaları uygulamaya dönük olarak hazırlanmış olan bir kalkınma planıdır.

Değerli milletvekilleri, şimdi de üçüncü bölümde yer alan ve bundan önceki kalkınma planlarında hiçbir şekilde görmediğimiz, ilk kez uygulama şansı yüksek olan bu programların ana başlıklarıyla isimlerini sizlere sunmak istiyorum: Üretimde verimliliğin arttırılması, ithalata olan bağımlılığın azaltılması, yurt içi tasarrufların arttırılması ve israfın önlenmesi, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Programı, kamu harcamalarının rasyonelleştirilmesi, kamu gelirlerinin kalitesinin arttırılması, iş ve yatırım ortamının geliştirilmesi, iş gücü piyasasının etkinleştirilmesi, kayıt dışı ekonominin azaltılması, istatistiki bilgi altyapısının geliştirilmesi, öncelikli teknoloji alanlarında ticarileştirme, kamu alımları yoluyla teknoloji geliştirme ve yerli üretim, yerli kaynaklara dayalı enerji üretimi, enerji verimliliğinin geliştirilmesi, tarımda su kullanımının etkinleştirilmesi, sağlık endüstrisinde yapısal dönüşüm, sağlık turizminin geliştirilmesi, taşımacılıktan lojistiğe dönüşüm, temel ve mesleki becerileri geliştirme, nitelikli insan gücü için çekim merkezi, sağlıklı yaşam ve hareketlilik, ailenin ve dinamik nüfus yapısının korunması, yerelde kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi, rekabetçiliği ve sosyal uyumu geliştiren kentsel dönüşüm, kalkınma için uluslararası iş birliği altyapısının geliştirilmesi.

Değerli milletvekilleri, gündüz başlamış, belki de gece saat 2'yi, 3'ü bulacak olan bu tartışmalarımız açısından, biraz daha enerjik bir yapı olması noktasında hatırlamış olduğum kısa bir anekdotu paylaşmak isterim sizlerle.

Değerli milletvekilleri, aslan, avlanmak ve avını gerçekleştirmek için yola çıkar. Karşısına ceylan çıkar ve aslan bulduğu ceylanı bütün gücüyle kovalamaya çalışır ama ceylan da bütün enerjik ve hızlı yapısıyla kaçmaya çalışır. Neticede, aslan o gün avını gerçekleştirmemiş, ceylan da kurtulmuş olur. Ama aslan şu düşünceyi taşır: "Bir sonraki gün aç olmamak kaydıyla gücümü yeniden toparlamalıyım, yeniden harekete geçmeliyim." Ceylan: "Bir sonraki güne aslana yem olmama adına, yeniden hızlı ve pratik olma noktasında neler yapabilirim?" Ve hayat bir sonraki gün yeniden başlar.

İşte, buradan da biz hangi boyutta, hangi programları, hangi yapıda, nasıl yapacak olursak? Hayat dinamik, insanoğlunun ihtiyaçları sınırsız ve değişken. Bu yapı içerisinde, dinamik olan anlayışla, sürekli dünyadaki rekabetçi ortama ayak uydurmak için son derece hızlı bir şekilde çalışıyoruz.

Değerli milletvekilleri, üçüncü bölümde yer alan -belki de yarım saatin de az olduğu, özellikle yarım saate sığdırmaya çalışıyorum, ancak- bölgesel gelişme politikalarına özellikle değinmek istiyorum.

Bölgesel gelişme ve rekabet edebilirlik, mekânsal gelişme, kentleşme, kentsel altyapı, kentsel dönüşüm, mahallî idareler, çevre ve kırsal kalkınma alanlarında amaçlar ve hedefler ortaya koyuyor  ve daha birçok başlığıyla da üçüncü bölüm kendi içerisinde bütünlük arz ediyor.

Bölgesel gelişme alanında sağlanan ilerlemelere baktığımızda, ülkemizin gerçekleştirdiği kalkınma hamlesinin tüm bölgelerimiz ve toplum kesimlerimizce desteklenmesi ve kalkınmanın nimetlerinden adil bir  şekilde yararlanılması temel amaçlarımızdan biridir. Bu amaca ulaşma yolunda bölgesel gelişme politikalarımızın önemi giderek artmakta ve bu alan yeni bir yaklaşımla yönetilmektedir. Gelişme ve ilerlemeler sadece politikanın zenginleştirilmesi ve yönetiminin güçlendirilmesinden ibaret değildir. Bilakis, uygulamaya, sonuçların alınmasına önem verilmiştir.

GAP hedeflerini daha kısa sürede gerçekleştirmek için bir eylem planı hazırlanarak yürürlüğe konulmuş, GAP Bölge Kalkınma İdaresine ek olarak Doğu Anadolu Projesi (DAP), Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP), Konya Ovası Projesi (KOP) için bölge kalkınma idareleri teşkil edilmiştir. Bu bölgesel projelerin hayata geçirilmesi için hazırlıkları sürdürülen eylem planları hızla uygulanmaya konulacaktır. Kalkınma ajansları, bölgelerin rekabet gücüne de katkıda bulunan kapsamlı mali ve teknik desteği sağlamaya dönük olarak hızla çalışmalarını ilerletecektir. Plan döneminde ajanslar tüm bölgelerde projecilik kültürünün gelişmesine uyguladıkları mali ve teknik destek programları aracılığıyla önemli katkı sağlamıştır. 2008-2013 döneminde, programlar kapsamında yaklaşık 34 bin proje başvurusu yapılmış, bu projelerden yaklaşık 8.400'ü destek almaya hak kazanmıştır. Başarılı projelere toplam 1,6 milyar TL mali destek tahsis edilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kalkınmanın temel mekânsal taşıyıcısı şehirlerimiz ve kent kimliği yani şehirleşme olgusudur. Ülkemizde şehirleşme hızlı bir şekilde devam etmektedir. Bugün yüzde 72 seviyesinde olan şehirleşme oranının 2018 yılına kadar yüzde 76'nın üzerine çıkması beklenmektedir. Önümüzdeki dönemde şehirlerimizi ve yaşam kalitesini artıracak araçlarımızdan birisi kentsel dönüşüm projelerimiz olacaktır. Hızlı şehirleşme ve imarsız yapılaşma şehirlerde ekonomik ve sosyal problemlere sebep olmakta, yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilmektedir. Altyapı, çevre ve güvenlik gibi alanlardaki ihtiyaçlar, iş gücü ve üretim maliyetlerini artırarak şehirlerimizin rekabet gücünü yakından etkilemektedir.

Değerli milletvekilleri, planın getirdiği bazı önemli politika alanlarına değinmek istiyorum. Öncelikle, plan, yeni büyükşehir düzenlemesini dikkate alarak hazırlanmış ve gerekli politikaları içermiştir. Bu çerçevede "kırsal alan" tanımının güncellenmesi gereği de planda yer almıştır.

"Mahallî idareler" başlığına baktığımızda planda, yerel yönetimlerde ölçek ekonomilerinden faydalanılarak hizmetlerde etkinlik, koordinasyon ve kalitenin yükseltilmesi amacıyla, büyükşehir belediyesi sayısını 30'a çıkarmayı hedefliyoruz. Büyükşehir belediyelerinin genişleyen hizmet alanları ve farklılaşan görev ve sorumluluklarıyla uyumlu, her kademede hizmetin niteliğine göre farklılaşan ve mekânsal özellikleri dikkate alan düzenlemeleri ana hedeflerimiz içerisinde gösteriyoruz.

Mahallî idarelerin daha etkin, hızlı ve nitelikli hizmet sunabilen, katılımcı, şeffaf, çevreye duyarlı, dezavantajlı kesimlerin ihtiyaçlarını gözeten ve mali sürdürülebilirliği sağlamış bir yapıya kavuşturulması, özellikle hedeflerimiz arasında yer almaktadır.

Hazırlanan kalkınma planları, aynı zamanda dünya ekonomisindeki muhtemel gelişmeleri de göz önünde bulundurarak hazırlanmış bulunmaktadır.

Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı'mız, nitelikli insan, güçlü toplum, bunun için gelir dağılımını daha iyileştirerek refahın yaygınlaştırılmasını hedeflemekteyiz.

180 bin yeni derslik, 129 bin öğrencilik ilave yurt kapasitesi, 2003-2013 döneminde 94 yeni üniversite, toplam 170 üniversite; FATİH Projesi, on iki yıllık kademeli zorunlu eğitim sistemiyle daha güçlü bir gelecek, beşerî sermayesi güçlü bir ülke, dünyadaki rekabet ortamına ayak uyduracak bir ülke profili, özellikle 2023 yolunda hedeflediğimiz ana, temel göstergelerimizdir.

Sağlıkta "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." prensibiyle son derece tutarlı değişim ve dönüşümleri planlamaktayız. Adalette evrensel hukuk normları, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü doğrultusunda yargılama sürecinin hızlı, adil, etkin, güvenli ve isabetli bir şekilde işlemesi için gerekli tüm yasal düzenlemeleri hedeflemekteyiz. Adalette yaptığımız düzenlemeler son derece önem arz etmektedir. Bilindiği üzere, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı getirilmiş, Türkiye İnsan Hakları Kurumu kurulmuş, dördüncü yargı reformu paketiyle ifade ve basın özgürlüğü geliştirilmiştir. İnşallah, Onuncu Kalkınma Planı kapsamında yer alan hedefimiz, hep beraber yeni, sivil, katılımcı bir anayasanın hazırlanmasını ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu hazırlanmış anayasayı hep beraber ülkemizin temel ihtiyacı doğrultusunda hazırlamayı hedeflemekteyiz.

Sosyal korumadaki hedefimiz, fırsatlara erişimin kolaylaştırılması, gelir dağılımının iyileştirilmesi, yoksulluğun azaltılması ana hedeflerimiz içerisinde yer almaktadır.

Kültür ve sanatta ise kültürel zenginliğin ve çeşitliliğin korunup geliştirilerek gelecek nesillere aktarılması, kültür ve sanat faaliyetlerinin yaygınlaştırılması, değerler etrafında toplumsal bütünlüğün güçlendirilmesi, kültürel ve sanatsal faaliyetlerde yerel, özel ve sivil kurumların rolünün artırılması, Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın ana hedefleri arasında yer almaktadır.

İstihdam ve çalışma hayatında, gençlerde işsizlik oranının yüzde 16,5'ten yüzde 13'e indirilmesi, kayıt dışı istihdamın yüzde 37'den yüzde 30'a indirilmesi Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı hedeflerinin ana göstergeleridir. Bilindiği üzere, Türkiye kriz sonrasında OECD ülkeleri arasında işsizliği en çok azaltan ülke, 2007-2012 döneminde yaklaşık 4,4 milyon ilave istihdam ve kayıt dışı istihdamda önemli oranda gerileme kaydetmiştir.

Değerli milletvekilleri, biz büyük bir vizyonu, büyük bir iddiayı ortaya koyduk ve bu doğrultuda temel politikalarımızı ilerletiyoruz. Yaptıklarımız ve Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı ve 2023'e gidecek olan yoldaki bütün güçlülüğün bir ana özetini yapacak olursak, ülkemizdeki millî iradenin özellikle siyasal istikrarın oluşması noktasındaki belirlemiş olduğu temel gösterici yol olmuştur. Dolayısıyla, ülkemizde siyasal istikrarın olduğu ortamda işte yaptıklarımız ve işte hedef olarak ortaya koyduklarımız.

Değerli milletvekilleri, elbette ki planlar son derece önemli, elbette ki eksiklerimiz var, bunları biliyoruz. Gerek ekonomik, politik, sosyal ve siyasal anlamda gerekse ileri demokrasi anlamında, insan hak ve özgürlükleri noktasında daha yapacaklarımızı biliyoruz. Onun için 2023, onun için hedefler büyük, onun için bir bir bu adımları gerçekleştirme noktasında temel politikalarımızı ilerletiyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle, Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı'mızın ülkemize hayırlar getirmesini diliyor, bir kez daha sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)