| Konu: | ONUNCU KALKINMA PLANININ (2014-2018) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA SUNULDUĞUNA DAİR BAŞBAKANLIK TEZKERESİ (S. SAYISI: 476) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 127 |
| Tarih: | 01.07.2013 |
KAZIM KURT (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın milletvekilleri, yine kalkınma planının 241'inci paragrafında sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili bir düzenlemeyi değerlendiriyoruz. Burada, bizim önergemizde bu maddeye sivil ve demokratik bir yaklaşımın eklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü "Ulusal öncelikler ve kamu yararı doğrultusunda faaliyet gösteren STK'lar öncelikle desteklenecektir." maddesi, tehlikeli boyutlara ulaşabilecek bir maddedir. Ulusal öncelikler nelerdir? Ulusal öncelikleri tespit etmek durumunda olan kimdir ve bu hangi amaçla kullanılacaktır? Oysa sivil toplum kuruluşları gerçek anlamda sivil olmalıdır, demokrat olmalıdır ve demokrasiyi özümseyebilmelidir. Sivil toplum kuruluşları ısmarlama politika yapacak, ısmarlama çalışmalar yapacak kuruluşlar ise bu doğru bir yaklaşım olmaz. O toplumun da sivil toplum olduğu iddia edilemez.
Türkiye'de geçmiş dönemde, 2006 yılında Belediyeler Yasası'nda doğru bir yaklaşımla kurulan kent konseyleriyle ilgili iktidarınız döneminde yapılan uygulamalara baktığımız zaman hiçte amacına ulaşmadığını görüyoruz. Bir kere 3 bin küsur belediyenin içerisinde kent konseyini kuran 200 civarında belediye. Bunun sebebini sorduğumuz zaman, "Niçin bu kurma konusunda teşvik yapılmıyor?" diye sorduğumuz zaman, Bakanlık kent konseyi sayısını bile bilmiyor ama çalışan kent konseylerinde ciddi anlamda faaliyetler sürdürülüyor. Oysa, bu tür kurumlar sivil olmalı; yöresel, bölgesel ve o ihtiyaçları karşılayacak koşullara göre kendini ayarlayabilecek esneklik içerisinde olabilmeli, davranabilmeli. Sivilliğin mantığı budur. Sivilliğin öncelikle kafada başlaması gerekir ve arkasından uygulamada yürüyüp gitmesi gerekir.
Şimdi de önümüzdeki süreç içerisinde kurulması planlanan gençlik konseyleri var. Gençlik konseylerinin kuruluşuyla ilgili Gençlik ve Spor Bakanlığını görevlendirirseniz, işte, yanlışı yapmış olursunuz. "Gençlik konseylerinin bütçesini Gençlik ve Spor Bakanlığı ayarlar, verir, dağıtır." dediğiniz anda, gençlik konseylerini de Spor Bakanına bağımlı hâle getirirsiniz ve o, hiçbir zaman sivil bir toplum, demokratik bir toplum olmaz.
Biraz önceki maddede söylemeye çalıştığım gibi, insanların örgütlenme özgürlüğünün önünü açmazsak, hak arayan, örgütlenmek isteyen insanların üzerine biber gazıyla, TOMA'yla gidersek o zaman sivil toplumu yaratma şansımız olmaz. İnsanların en doğal haklarından birisi, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası çerçevesinde özgürce toplanabilmek, özgürce düşüncelerini aktarabilmek olanağı herkese tanınmalıdır; devletin birinci görevi budur. Eğer devlet bu görevini yapmıyor ve bu görevini yapanlara farklı soruşturmalar açıyorsa sıkıntılar başlıyor demektir. Türkiye'de şu zamana kadar emniyet güçleri aleyhine işletecek adli soruşturmalarda nedense bir fren söz konusu oluyor. Bu konuda hiçbir savcı ciddi adım atamıyor, hiçbir savcı delil toplayamıyor, çalışan kameralar kapatılıyor, çalışan kameralar bozuluyor ve insanlarımızın bu konudaki hak arama imkânı elinden alınıyor. Oysa, sivil toplumun teşviki, sivil toplumun desteği bu konuda verilecek olan önceliklerle söz konusu olur. Eğer, siz, sivil toplum kuruluşları içerisinde öncelik verme konusunda ulusal öncelikler ve kamu yararı diye bir sınırlama koyacak olursanız sivillikten de demokrasiden de insan haklarından da uzaklaşmış olursunuz.
O nedenle, bu önergemizin kabulünde yarar vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAZIM KURT (Devamla) - Önümüzdeki beş yıl içerisinde bu planlamanın yapılmasını gerekli buluyoruz.