GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DARBELER HAKKINDA
Yasama Yılı:3
Birleşim:130
Tarih:04.07.2013

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Değerli milletvekilleri, 21'inci yüzyılın en son darbecisi El Sisi "?"(x) "Devrim yaptım." diyor darbeci, genellikle darbeciler öyle der, sonra da Anayasa Mahkemesi Başkanı Adli Mansur'u getirir, Mansur da seçilen birine "tiran" der.

Tarihimize bakmak ve hatırlamakta yarar var arkadaşlar. 1960, Türkiye'de darbe oldu ve dönemin Başbakanı ve arkadaşları idam edildi, ona da "devrim" dediler. 1968, Irak, Saddam darbe yaptı. Saddam nerede? "?"(xx) gitti, öldü. 1969, Kaddafi, Libya; aynı akıbet. 1973, Pinochet, Şili; hesap verdi, öldü. 1978, Ziya Ül Hak, Pakistan; aynı şekilde, öldü. 1987, Tunus, Bin Ali; sürgün, kaçtı. 1980, Kenan Evren; "?"(x) gitmedi, ölmedi, yaşıyor, istirahat ediyor ve "Darbecileri yargılıyorum." diyenler, bunca bedelin üzerinden bu zatın beş yıldızlı istirahatgâhlarda nasıl yargılandığının izah edilmesi gerekir. 1989, El Beşir, Sudan, Darfur katliamı; Uluslararası Ceza Mahkemesi tutuklama kararı verdi. Katar, 1965, Hamad Bin Khalifa. Pakistan, 1999, Pervez Müşerref; tutuklu yargılanıyor. Orta Afrika, Fransuva Bozize, 2003. Moritanya, 2008, Veled Abdülaziz. 2009, Madagaskar, Andry ve Honduras, 2009, Roberto Micheletti. Alın size yakın dönemin darbeleri.

Peki, Türkiye'deki darbeler niçin yapıldı? Bütün darbelerin kökenine bakarsanız, bölücülük ve irtica nedeniyle yapıldığını görürsünüz. Peki, aradan geçen otuz beş sene içinde ne oldu? 12 Eylül darbesinin anayasası olduğu gibi duruyor, Siyasi Partiler Yasası olduğu gibi duruyor, seçim yasaları aynı duruyor. Retçi, inkârcı, asimilasyoncu, militarist, şovenist, ırkçı, tekçi anlayışı ve despotik anlayışı, sansürcü anlayışı aynen devam ediyor. Geldiler, izlediler, fişlediler, gözaltına aldılar ve bugün, o dönemin mağdurlarının torunları dahi bu fişlerin hesabını soruyor.

Türkiye'nin mağdurları emekçilerdir, sendikacılardır, dernek yöneticileridir, devrimcilerdir, sosyalistlerdir ve 1960'ta sağcılar bedel ödemiştir, 1970'te Deniz Gezmiş ve arkadaşları bedel ödemiştir. 12 Eylüle gelindiği zaman, sağ da ödemiştir, sol da ödemiştir ama solun ve Kürtlerin mağduriyeti sağın yanında binlerce kattır.

Bunların hepsine baktığınız zaman, hepsinin bir tasarrufu var arkadaşlar; kurdukları, Millî Birlik Komitesi, Millî Güvenlik Kurulu, Millî Güvenlik Konseyi. Hepsinin, darbelerin etiketi, patenti, markası "millî"dir. Böyle millîliğin, böyle milliyetçiliğin Allah belasını versin, lanet okuyoruz ki bu Meclisi kapatmıştır, bu partileri kapatmıştır, milletvekillerini içeri almıştır, liderlerini Zincirbozan'a göndermiştir. Bu Mecliste, bu darbelerden, bu eziyetten sonra çıkıp bu kürsüde darbeyi lanetlemekten başka bir yol yoktur arkadaşlar. Bugün bütün partiler Mısır'daki darbeyi lanetleyen ortak bir açıklama yapmalıdır, lanetlemelidir.

Yine, dört parti grubu, darbe dayanağı 35'inci maddeyi, bir Danışma Kuruluyla, anlamlı olması açısından, mesaj olması açısından, bugün, hemen Meclise indirip bunu geçirmelidir, bunlar sağlanmalıdır. Darbelere karşı olmak, lafla değil. Darbe sürüyor, darbe hukuku sürüyor, darbe tehlikesi Türkiye'de sürüyor, herkesi bu konuda uyanık olmaya davet ediyoruz.

Saygılarımla. (BDP sıralarından alkışlar)



(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.

(xx) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.