| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 130 |
| Tarih: | 04.07.2013 |
TUFAN KÖSE (Çorum) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugün, AKP'li grup başkan vekillerinin en büyük eleştirisi, muhalefetin bir kısım İç Tüzük hükümlerini kullanarak yasamayı, AKP'nin yapmak istediği yasama çalışmalarını engellediği ve bu sebeple Meclisin on üç saat, on dört saat, on beş saat çalışmasının da doğal ve normal olduğu yönünde.
Tabii, bu iktidar, Meclisteki başarısını -maalesef- çıkarttığı yasa sayısıyla ölçen bir iktidar. Tabii, geciken adalet adalet olmadığı gibi, hızlı adalet de adalet değil; geciken yasama gerçek bir yasama olmadığı gibi, hızlı yasama da gerçek bir yasama değildir, bunu bütün hukukçular bilir, hukuk fakültesinin birinci sınıfında bunlar öğretilir.
Demokratik meclislerde engelleme muhalefetin en temel ve en doğal hakkıdır ve demokrasinin bir gereğidir. Muhalefet, çok sakıncalı gördüğü bazı yasalarda, bazı kararlarda, bu kanunu geciktirmek için İç Tüzük'ün kendisine sağladığı bütün imkânları kullanır ki bu süreç içerisinde de kamuoyunu arkasına alır, kamuoyunu bilgilendirir ve bir kısım taleplerini mümkünse iktidara kabul ettirmek ister; bu anlamda önerge verir, bu anlamda uzun konuşmalar yapar, önergelerinin sayısını artırır, iktidarın işini sonuç olarak zorlaştırır; amacı ise -az evvel söylediğim gibi- kanun çıkartılırken kamuoyunu bilgilendirmek ve kamuoyunun desteğini arkasına alarak bazı maddelerde, bazı hususlarda değişikliği sağlamaktır. İktidara düşen ise demokratik bir olgunluk içerisinde, muhalefetin bu uzatma girişimlerine, bu engelleme ve geciktirme girişimlerine sabır ve tahammül göstermektir. Dünyanın her yerinde bu vardır, bütün gelişmiş demokrasilerinde, Amerika'sında da vardır, Avrupa'sında da vardır, adına da "filibuster" denilir. Bundan kimsenin gocunmaması, kimsenin rahatsız olmaması gerekir diye düşünüyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, Meclise geleli iki seneyi geçti ama maalesef, gördüğümüz şu: Bir ciddiyetsizlik var, gerçekten ciddiyetsizlik var Mecliste, özellikle iktidar partisinin ciddiyetsizliği var. Az evvel hepimiz izledik, Komisyonun bir başkan vekili var, zannediyorum babası da bu memlekette bakanlık yaptı, milletvekilliği yaptı ama yaptığı keyfîliği, hukuksuzluğu gülerek, bir de alay ederek muhalefet partilerine bakarak ciddiyetsizliğini sergiledi.
Zorbalık var, gerçekten zorbalık gördük. 4+4+4'ün Komisyon çalışmalarını hatırlayın. Sonradan bakan da yapılan Komisyon Başkanı, 100-150 AKP'li milletvekilinin Komisyon odasını -bir gün öncesinden hazırlamış- sabahında işgaliyle, bizleri içeriye sokmayarak ve Komisyon Başkanıyla da muhalefet partisi milletvekillerinin arasındaki irtibatı kesecek şekilde bir yığınak yaparak, "Okundu? Kabul eden? Etmeyen? Kabul edilmiştir." diyerek çok önemli bir kanunu büyük bir hızla geçirdi. Bugün de sakıncalarını hep birlikte görüyoruz. Kaldı ki birçok kanunda bu sakıncaları yaşıyoruz.
İşte, kanun hükmünde kararname çıkartıyor iktidar, aradan bir ay geçmiyor ki düzeltmek için yeni bir kanun çıkartmasın. Kanun çıkartıyor, aradan on beş gün geçmesin ki yeni bir kanun çıkartmasın. Yani zorbalık da bu Parlamentonun bir yasama yöntemi oldu.
Yine, bu Parlamento, emir ve komuta zinciri içerisinde çalışıyor, Başbakan "pat" diye emrediyor, AKP çoğunluğu "şak" diye yerine getirmeye çalışıyor. Yani ben, artık, bu kadarına da ayıp diyorum. Kendi iradelerini kullanmayan bir parlamentere parlamenter demek dünyanın hiçbir yerinde herhâlde mümkün değildir.
Yine, bu Parlamentoda çift oy kullanma, olmayanın yerine oy kullanma da bir yasama tekniği, yasama yöntemi olarak kullanılıyor. Yani, insanlar hiç utanmadan, hiç sıkılmadan, yüzleri kızarmadan çift oy kullanabiliyorlar. Dünyanın neresinde görülmüştür, hangi parlamenter demokraside bu vardır? Bunu da anlamak mümkün değil.
Yine, bu Parlamentoda tehdit de bir yasama faaliyeti olarak öngörülüyor. Ben canlı şahidiyim, KİT Komisyonunda, KİT Komisyonunun Cumhuriyet Halk Partili sözcüsü AKP'li bir milletvekili tarafından ölümle tehdit edildi, hakaret ve küfre uğradı.
Yani, bu Parlamentoda çok ilkler yaşanıyor, o anlamda, ben iktidar partisine, iktidar partisinin milletvekillerine, demokratik bir olgunluk telkin etmek istiyorum. Sabahki konuşmamda da söyledim, Sayın Başbakan bana göre darbe tahrikçiliği yapıyor. Lütfen, sizler yapmayın, bu Parlamentonun kuruluş felsefesine uygun davranın.
FATİH ŞAHİN (Ankara) - Ne bağlamda? Nasıl?
TUFAN KÖSE (Devamla) - Hangi bağlamda?
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Ne alakası var? Yani, gecenin bu saatinde?
TUFAN KÖSE (Devamla) - Çok alakası var. O zaman, konuşalım.
Bir beş dakika daha süre veriyor musunuz Sayın Başkanım? Arkadaşlar soru sordular, onlara cevap vereyim.
BAŞKAN - Yarın kaldığımız yerden devam ederiz.
TUFAN KÖSE (Devamla) - Öyle mi? Kaldığımız yerden devam edeyim.
Sayın Başbakan darbe tahrikçiliği yapıyor. Gündüz yaptığım konuşmamda da söyledim?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TUFAN KÖSE (Devamla) - Çorum olayları bir darbe tahriki ise Alaattin Camii'nin bombalanarak Müslümanların katledildiğini iddia etmek de darbe tahrikidir.
BAŞKAN - Sayın Köse, teşekkür ediyorum.
Yarın kaldığımız yerden devam ederiz.
TUFAN KÖSE (Devamla) - Aynı şekilde, Başbakanın söylediği "Camide içki içiliyor, camide edebe aykırı, ahlaka mugayir hareketler yapılıyor." sözleri de darbe tahrikçiliğidir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)