| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 132 |
| Tarih: | 06.07.2013 |
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de biraz önce yaralanan bütün arkadaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Bir insanın bir insana vurmasını vahşet olarak kabul ediyorum, öyle değerlendiriyorum, hele bir de elinde pala, satır, silah olursa bu vahşetin de ötesinde, nitelendirme yapacak kelime bile bulamıyorum. Biz burada, uzun süredir, bir aydır neredeyse süren, bir aya yakın zamandır süren bir zulüm, bir vahşeti hep birlikte Türkiye'de izliyoruz. Biraz önce de burada, yine Taksim'de yaşananları izlerken elbette ki elinde palalarla orada gencecik çocuklara saldıranları görünce bununla ilgili infial duyduk, bu son derece insani bir şeydir.
Ben vicdanı olan herkese sesleniyorum: Sizin de çocuklarınız var, bu sizin de başınıza gelebilir, belki gelmiştir geçmişte. Bu kimin başına gelirse gelsin, ben aynı şekilde buna infial göstermeye, buna karşı çıkmaya devam ederim. Şu veya bu düşüncede diye hiç kimseyi de ayırmadan, böyle saldırıya uğrayanlar karşısında bu infiali her zaman göstermeye devam ederiz.
Sayın Bakan eli palalıların esnaf olduğunu söyledi. İzmir'de de benzer şeyler oldu. İzmir'de, bakın, normal aileler, esnaflar yaşananları videoya çekti, elimizde videolar var. Zaten dava da açıldı. Yani Bakan da müfettiş gönderdi. Yine, Bakanın bize özel olarak söylediği, orada da yine, bu eli sopalıların, çivili sopalıların esnaf olduğu şeklinde, müfettişlerin araştırması sanıyorum o şekilde gelişiyor.
Ama, biz bu eli sopalıları, eli çivili sopalıları polislerle birlikte gördük Sayın Bakan. Polisin arkasında, çevik kuvvetle birlikte çocuklara saldıran, normal aileleri, gecenin on ikisinde, birinde "Nereye gidiyorsun, nereden geliyorsun?" diye sorgulayıp, Murat 124 arabayla oraya gelip, servis araçlarıyla oraya gelip, gece otobüslerle oraya gelip saldıranları polisle beraber gördük. Polisin yanında nasıl oluyor, esnaf ya da başka birisi? Ve biz bunu emniyet müdürüne sorduğumuzda, emniyet müdürü, önce, bunların halk olduğunu söyledi. Emniyet müdürüne "Nasıl oluyor halkla birlikte eli sopalılar, çivililer?" dediğimiz zaman, sonra "Bunlar sivil polis." dedi, "Sivil Polis." diye de resmen açıklama yaptı ve Sayın İzmir Valisi "Eli sopalı, yeleksiz, kasksız polis mi olur?" diye cevap verdi. Emniyet Müdürü "polis" dedi bu arkadaşlar için yani bu saldırganlar için -özür dilerim, "arkadaşlar" lafı ağzımdan istem dışı çıktı- bu vahşeti sürdürenler için. Bu zulmü sürdürenlere emniyet müdürü "Polistir." dedi, "Sivil polistir." dedi ve siz o emniyet müdürü hakkında ne yaptınız, ben merak ediyorum. Emniyet müdürü bence o olayı yönetmiştir. Biz bütün gün emniyet müdürüyle bunu konuştuk.
Evet, İzmir'de yaşanan olaylarda AKP ilçe binası da yakıldı. İlçe başkanı arkadaşımızı aradık, "Geçmiş olsun." dedik. O vahşeti de, onu da kınadık. Hâlâ AKP ilçe binasını yakanlar bulunmadı, yakalanamadı. Orada kameralar var, her şey var. Sayın Bakan, nerede bunun failleri? Bulun bunları, bulun. Provokatör kimdir? Biz de görelim, bilelim. Bu zanlıları bulun diyorum.
İstanbul'da yaşananlar: İstanbul Valisi kendiliğinden sıkıyönetim ilan etmiştir, olağanüstü hâl ilan etmiştir. Diyor ki: "Efendim, normale bir dönsün, o zaman anayasal hakkınızı kullanırsınız, demokratik tepkinizi gösterirsiniz." Anormal durumu yani olağanüstü hâli valinin kendiliğinden ilan etme hakkı var mıdır Sayın Bakan, var mıdır böyle bir hakkı valinin? Olağanüstü hâl ilan etmektir bu, sıkıyönetim ilan etmektir.
Değerli arkadaşlar, bugün de yine orada valiyle konuşuluyor, vali "Beş dakika sonra döneceğim size." diyor eylemcilere ama beş dakika sonra saldırı geliyor, arkasından bu eli palalılara kadar giden bir saldırı geliyor, vahşet yaşanıyor. Milletvekilimizin de yüzüne gaz sıkılıyor gene, Sayın Genel Başkan Yardımcımız Gürsel Tekin'in. Bu durumda biz? Bu millî irade değildir, söylediğimiz.
Burada bu kanun yapmayı da sorguluyorum. Bu meşru mudur arkadaşlar? Yüzlerce kanunu siz getirin, gece?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Ne demek "meşru mu?" Anayasanın 34'üncü maddesinin ikinci fıkrasını bir oku!
ALAATTİN YÜKSEL (Devamla) - Evet, soruyorum, soruyorum. Bu durumda, kendi halkına zulmeden, kendi halkına vahşet uygulayan bir?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - 34'e ikiye bir bak Anayasa'nın.
ALAATTİN YÜKSEL (Devamla) - Efendim, bunu sorgularım, bu meşru mudur diye sorgularım. Bunu Tahrir'de de sorgularım, bunu Tiananmen'da da sorgularım, bunu Taksim'de de sorgularım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALAATTİN YÜKSEL (Devamla) - Bu meşru mudur diye her yerde sorgularım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Anayasa 34'e ikiye bir bak!
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Anayasa?
ALAATTİN YÜKSEL (Devamla) - Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde anayasaya göre böyle bir kanun yapma yöntemi yoktur.
BAŞKAN - Sayın Yüksel, teşekkür ediyorum.
ALAATTİN YÜKSEL (Devamla) - Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - 34'e ikiye bir bak Anayasa'nın.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Tabii tabii, yüzlerce kanunu getir torbaya doldur, "meşrudur" de. Meşru mudur?