| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 133 |
| Tarih: | 07.07.2013 |
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce ifade etmeye çalıştım. Parlamento, iktidarıyla muhalefetiyle bir bütün; birbirimize karşı belli sorumluluklarımız var. Farklı düşündüğümüzde meselenin mecrası daha olmadık bir yerlere kayınca herkes üzülüyor ama Parlamentonun bir bütün olarak kendi hakkına, hukukuna sahip çıkması gerekiyor. Burası, yasama faaliyeti gibi -her kim nereden meşruiyetini alıyor olursa olsun- Türkiye'deki ve demokrasilerdeki mevcut en meşru zemin. Bu zeminin meşruiyeti tartışılmaz ama bu zeminde iktidar-muhalefet ayrımı olmadan şöyle bir yaklaşım içinde olmayı bilmek gerekiyor. Örneğin, bir BDP milletvekili polis tarafından tokatlandığında hep "ama"lı konuşuyoruz yani bir milletvekiline el kaldırılması kötü ama o da şunu şunu yapmış. Bir CHP milletvekili bir yerde gaz yediğinde, cop yediğinde "Evet, olmasa iyi ama?" arkasından devam ediliyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bu Mecliste kimse, bir diğerinin hukukuna "ama" demeden sahip çıkmıyor. Herkes kendi pozisyonunu koruyacak, ondan sonra âdet yerini bulsun diye bir yaklaşımda bulunuluyor. Ama bunlar, sadece bu fiziki müdahalelerle ilgili falan değil. Biraz önce bahsettim, dokunulmazlığı yokken kılına halel gelmeyen milletvekilleri, dokunulmazlıktan sonra zaman zaman polis şiddetiyle, zaman zaman kendi arkadaşlarının fiilî müdahaleleriyle karşı karşıya kalabiliyorlar ama bunların hepsi gelir geçer, bu tip yaralar çabuk kapanır. Biz hepimiz siyasetle uğraşan insanlarız. Birbirimizle, gün gelir bir tatil öncesinde, gün gelir yasama döneminin sonunda, gün gelir birbirimizin seçim bölgesine yaptığımız bir seyahat sırasında helalleşiriz gider ama gitmeyen bir şeyler var. Parlamento, zemin kaybediyor demokrasi içinde.
Geçen sene MİT operasyonu diye ifade edilen, bir savcının MİT müsteşarını ifadeye çağırdığı süreçte Sayın Başbakan durdu ve önce "Bürokratımı yedirmem." dedi. Bir kere bu "yedirmem" terminolojisi de gerçekten insanların insanlar hakkında konuşmaması gereken, hani binlerce yıl öncesinde terk etmiş olmamız gereken bir jargon. Ama iktidar seviyor bunu, kullanıyor. Biz kimsenin kimseyi bu çağda yiyeceğini falan düşünmüyoruz ama o "Ben müsteşarımı yedirmem." dedi. Müsteşarını yedirmedi ama tuttu bu Meclise, yasamaya bir maddelik kanunla, Sayın Recep Özel'in verdiği bir kanunla, bu Meclis tarafından, yargıda görüşülmekte olan bir işle ilgili bir maddelik kanun getirdi ve bu Meclis üzerinden yani yürütmenin yasama üzerinde kurduğu bir tahakkümle gitti yargıya bir saldırıda bulundu ve onun hareket alanını kısıtladı. Bu yetmezmiş gibi, her geçen gün bir başka yaptırımla karşı karşıya kalıyoruz.
Şimdi, geçmiş dönem Sağlık Bakanımız burada, biraz önce ona da ifade etmeye çalıştım. Konunun özünden değil de şakacı bir üslupla söyledim.
Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı, il sağlık müdürlüklerine il insan kaynakları planlama rehberi yollamış. Şimdi, bu rehberi açıyorsunuz; incelenecek, aksayan çok yeri var ama içinde şöyle bir ifadeyle karşılaşıyorsunuz; diyor ki: "Bu rehber 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun 3'üncü maddesi ile 663 sayılı KHK'nın 3, 8, 47'nci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır. Hepimiz biliyoruz ki, bu, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Bunun üzerinde düzenleme yapmayla ilgili bu yazı yazıldığında süre var ama -parantez açmışlar- diyorlar ki: "İptal edilen bu madde bir torba kanun ile aynen çıkarılacaktır."
Şimdi, bunun altında bir bakanın imzası var. Sayın bakanlar bilir, bu imzadan başka bakanlıktaki nüshada bir sürü paraflar var. O paraflarda bir sürü bürokratlar Sayın Bakana diyorlar ki: "Biz bürokratlar olarak Türkiye Büyük Millet Meclisini saymıyoruz, onların ne karar vereceğini önceden biliyoruz ve emrediyoruz. Bir torba kanun ile aynen çıkartılacaktır."
Bu yazı yazıldıktan günler sonra bu torba kanun hakikaten geldi, Bakan arkasında durdu. Eğer iktidar partisi "Ramazan ayı geliyor, tatile girelim." demezse de sağlık torbasını getirip burada görüşeceksiniz. Aynen bu bürokratların dediği gibi komisyondan geçti bu. İşte "Parlamentonun kendi hukukuna sahip çıkması." dediğim mesele bu.
Eğer burada herkesin içi rahatsa benim de içim rahat olsun ama benim içim hiç rahat değil arkadaşlar.
Saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)