| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 133 |
| Tarih: | 07.07.2013 |
REŞAT DOĞRU (Tokat) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 73'üncü maddesinin (d) fıkrasında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bir torba kanunun yaklaşık olarak sonuna doğru gelmeye başlıyoruz. Birçok -71 adet- kanun ve kanun hükmünde kararnamenin çeşitli maddeleriyle ilgili olarak torba kanunda çeşitli hükümler ortaya konuluyor ve bununla ilgili, 142 maddelik değişiklik yapılmasıyla ilgili çeşitli konular ve sorunların çözülmesiyle ilgili olarak verilen önergeleri de hep beraber görüşüyoruz.
İnanıyorum ki, tabii, böyle torba kanunlar olması birçok sorunları beraberinde de getiriyor. Özellikle kanun hükmünde kararnameler, geçmiş dönemlerde gelmesiyle beraber, süratli bir şekilde getirilmiş olmasıyla beraber, sorunları da beraberinde taşıyor. Hâliyle de, bu torba kanunlarla beraber bunları da düzeltmeye çalışıyoruz. Bu görüşmekte olduğumuz maddeyle de, çevreyle ilgili kanuna çeşitli ekler, ilaveler yapılıyor.
Saygıdeğer milletvekilleri, önümüzdeki dönemde, bence, Türkiye'nin en önemli konularından bir tanesi de çevre kirliliği olacaktır. Küresel ısınma her geçen gün artıyor. Küresel ısınmayı şöyle bir değerlendirdiğimiz zaman, bunun esas sebebi, ekosistemlerdeki doğal dengenin bozulması ve insanlardan kaynaklanan çeşitli zararların ortaya konulmasında bu ortaya konuyor.
Tabii, burada, şurası da gerçektir ki, küresel ısınma nasıl oluşuyor, küresel ısınmanın önlemleri ve sebepleri nelerdir, bunların çok iyi değerlendirilmesi lazımdır ancak görmüş olduğumuz kadarıyla çok fazla da çevreye değer verilmiyor.
Bakınız, eğer çevre kirlenmesini önlemek istiyorsak bazı konuların üzerinde çok ciddi manada durmamız gerekmektedir. Bunu da biz 3 ana başlık hâlinde değerlendiriyoruz: Bunlardan bir tanesi, hukuksal önlemler. Hukuksal önlemlerin mutlaka alınması gerekmektedir. Yani, özellikle, ülkemizde, daha önceki zamanlarda çıkartılmış Kyoto Protokolü'ne acaba tam olarak uyuluyor mudur? Bunu tabii düşünmek gerekiyor. Şu an itibarıyla, tam olarak uyulmuş olduğunu da söyleyemiyoruz.
Yine, beraberinde teknolojik önlemler. "Teknolojik önlemler" dediğimizde, arıtma tesisleri, biyolojik mücadele, emisyon azaltma gibi önlemleri sayabiliriz. Bakınız, şu anda, arıtma sistemleri konusunda, ülkemizde belediyelerin bazılarında ciddi manada arıtma sistemlerinin yetersiz olduğunu görüyoruz. Hatta, yine birtakım fabrikalarda arıtma sistemlerinin var olmuş olmasına rağmen, çalıştırılmamış olduğu da görülüyor. Biraz önce söylemiş olduğum, "hukuksal kontroller" dediğimiz yani Çevre Bakanlığı yeterli oranda hem kendisi hem kendi elemanlarıyla hem de diğer faktörler içerisinde çevreyi kontrol etmesi veyahut da alınmış olan önlemlerin yapılıp yapılmadığını kontrol etmesi gerekmektedir. Bu manada da hukuksal olarak bazı kanunları çıkartıyoruz ama bunun uygulanması daha önemlidir. Özellikle bazı fabrikalar, bilhassa "maya fabrikaları" dediğimiz, suyu çok fazla kirleten, küçük akarsular üzerine kurulmuş olan fabrikalar, maalesef arıtma tesislerini çalıştırmıyorlar. "Bunları niye çalıştırmadınız?" diye sorduğumuz zaman da bunların maliyetinin yüksek olduğunu bazen söylüyorlar. Gizli kapaklı olarak o arıtmadığı suyu o küçük akarsuyun üzerine döktükleri zaman da her türlü canlıyı yok ediyorlar, hatta beraberinde eğer o sudan, o dereden veyahut da akarsudan bir tarım arazisi sulanıyorsa tarım arazisinin tamamen kapkara, bir yanık şeklinde olduğunu da görüyoruz. İşte, bu manada da özellikle kanunlar önemlidir ama kanunların uygulanması daha da önemlidir.
Diğer bir konumuz, üçüncü olarak da ekolojik önlemler. Yani "ekolojik önlemler" derken, işte küresel ısınmayı sağlayan "sera gazları" dediğimiz, karbondioksit, azot monoksit gazlarının azaltılmasının göz önüne alınması gerekmektedir. Ama enteresandır, bununla ilgili alternatif enerji kaynaklarını da Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak süratli bir şekilde gündeme getirmek mecburiyetindeyiz. Ama, gerçi bunlar getirilirken de özellikle bakıyoruz, "HES santralleri" dediğimiz, küçük ırmaklar üzerine kurulan santrallerde çok büyük sıkıntılar vardır. Bakınız, benim de milletvekili olduğum -Tokat Milletvekili olarak- Tokat'ımızdan, o Kelkit Vadisi'nden geçen ırmak üzerinde, Yeşilırmak üzerinde, Kelkit Irmağı üzerinde onlarca HES santrali bir anda kurulmuştur. O kurulmuş olan küçük HES santralleri -tabii, büyük barajlara bir şey diyemiyoruz ama- acaba, o, hani, ürküttüğün kurbağanın çıkarttığı ses vardır ya, o sesi karşılıyor mu diye düşündüğümüz zaman da, saygıdeğer milletvekilleri, ekolojik yapının ve dengenin çok bozulduğunu, o floranın, o dokunun nasıl yok edildiğini hep beraber görüyoruz. Özellikle orman tamamen o bölgelerde talan ediliyor, bozuluyor ve beraberinde, oradaki su belirli kaynaklara alınarak, neredeyse, oradaki, ırmağın geçmiş olduğu yerdeki o mikroklima yapısı tamamen yok ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
REŞAT DOĞRU (Devamla) - Böyle bir tabloyla karşı karşıyız.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)