GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, İZMİR MİLLETVEKİLİ HÜLYA GÜVEN VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN GÖZ YAŞARTICI GAZLARIN NE TÜR ETKİLERİ OLDUĞUNUN ARAŞTIRILMASI VE UZUN VADEDE ORTAYA ÇIKABİLECEK İSTENMEYEN ETKİLERİNİN ÖNLENMESİ AMACIYLA 12/6/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 8 TEMMUZ 2013 PAZARTESİ GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:134
Tarih:08.07.2013

HÜLYA GÜVEN (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Taksim Gezi Parkı'nda ve park protestosunu desteklemek için yurt çapında yapılan ve yurttaşlarımız tarafından AKP iktidarının özgürlükleri kısıtlayan uygulamalarının protesto edildiği gösterilere dönüşen eylemleri engellemek amacıyla kullanıldığı belirtilen çeşitli gazların -CS, OC, sarin, portakal gibi gazların- uzun vadede ortaya çıkabilecek istenmeyen etkilerinin önlemlerinin alınabilmesi için Meclis Başkanlığına vermiş olduğumuz araştırma önergesi hakkında grup adına söz almış bulunuyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, 2012 Ağustosunda verdiğim bir soru önergesinde, o zaman kullanıldığı belirtilen biber gazının astıma yol açabildiği ve kapalı alanda kullanıldığında ya da astımlı kişilerin üzerine sıkıldığında ölüme yol açabildiğini ve yasaklanması gerektiğini belirtmiştim. Bu konuda yine milletvekillerimiz verdikleri çeşitli önergelerle, yine sivil toplum kuruluşları da yaptıkları açıklamalarla aynı öneride bulunmuşlardı.

Üzerinden bir yıl bile geçmeden gazların çeşitlendiğini ve yurttaşlara uygulandığını işitiyoruz. Sadece demokratik haklarını kullanmak isteyen, barış isteyen, özgürlük isteyen yurttaşlarımıza biber gazı değil sadece, farklı gazların da kullanıldığı iddia edildi ve bu şüphe ortaya çıktı. Bunlardan birisi de portakal gazı yani Vietnam'da kullanılan ve hâlâ oradaki Vietnamlılar üzerinde etkileri süren portakal gazı. Karaciğer hasarına ve hâlâ engelli bebeklerin doğmasına yol açan bir gaz. Kullanıldığı belirtilen diğer gazlar CS, CR gibi? hatta kullanımı yasak olan sarin gazı da iddia edilmiştir. Her birinin etkisi farklı, üstelik sarin gazının kullanımı yasak dedik ama yakın zamanda, hatırlayacaksınız, Mersin'de ve Adana'da yakalandı.

2012 yılında Sayın İdris Naim Şahin, biber gazının laboratuvar testlerinden geçirildiğini, zararlı, kalıcı etki bırakmadığını söylemişti. Ben sormak istiyorum: Hangi laboratuvar testleri? Depolar tükendiği için acele getirilen gazlar, acele satın alınan gazlar, TOMA'larda suya karıştırıldığı için vücutta yanık oluşturan gazlar, günlerce kusan yurttaşlar, gençler?

AHMET YENİ (Samsun) - Sopalar, taşlar, bıçaklar?

HÜLYA GÜVEN (Devamla) - Üstelik polise emir veriliyor "Acımadan sıkacaksınız." diye. 10'uncu katlara atılıyorlar, hasta, yaşlı, bebek varsa ölsün diye. Sanki Bize oy vermeyen yok olsun." mantığı yürütülüyor. Herhâlde Sayın Başbakanın kendinden saymadığı yüzde 50'nin yok olması isteniyor.

Ne olduğu belli olmayan gazlar, insanların üzerine haşere ilacı gibi sıkıldı. Dünya ayağa kaktı, yine umursanmadı. Durmadan polise "Sık!" diye emir verildi. Bunun son örneğini de yine Taksim Meydanı'nda cumartesi günü gördük. Ama bu arada ben şunu da sormak istiyorum: Bu arada alana sürdüğünüz ve sürekli gaza maruz kalan polislere ne olacak? Gaz maskeleriyle korunduklarını sanan polisler, gelecekte hangi hastalıkların onları da beklediği belli değil.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Dünya Mısır'da niye ayağa kalkmıyor?

HÜLYA GÜVEN (Devamla) - Siz  "Mısır" diyorsunuz ama ben Amerika'dan bir örnek vermek istiyorum. Hükûmetten de bu davranışı bekliyoruz.

Amerika Birleşik Devletleri'nde 17 Eylül 2011 yılında, ekonomik kriz nedeniyle "Wall Street'i İşgal Et" eyleminde, yüksek harçları protesto için kampüste oturma eylemi yapan öğrencilere polis biber gazı sıktığı için açılan dava sonucunda üniversite yönetimi 1 milyon dolar ödemeyi ve mektupla özür dilemeyi kabul etti. Aslında sizlerin daha fazlasını vermeniz gerekmekte, orantısız sıkılan ve ölümlere yol açan müdahaleler yapıldı çünkü.

Peki, bizde ne oluyor? Biber gazı adı altında ne olduğu bilinmeyen gazlar atılıyor. Yurttaşlar nasıl önlem alacaklarını bilmiyorlar. Doktorlar acil müdahale ettikleri için tutuklanıyorlar, hekimliklerini yapmaları engelleniyor. Hatta hekimlere ceza yasası çıkıyor, ruhsatsız müdahale adıyla.

AHMET YENİ (Samsun) - Hocam, şehirleri yaktılar, yıktılar.

HÜLYA GÜVEN (Devamla) - Demokratik haklarını kullanmak isteyen gençler, kadınlar biber gazına maruz kaldıkları yetmiyormuş gibi gözaltına alınıyorlar. Kadınlar Akrep'lerin içinde tacize uğruyorlar. Öğrenci slogan atarsa on yıla çıkıyor. Biber gazı, taciz yetmezmiş gibi eli çivili, sopalı ya da palalı kişiler ortaya çıkıyor, saldırıyor, tekmeliyor ama onlar serbest bırakılıyorlar.

Sayın İçişleri Bakanı genelge yayınladı, "Gazlar yaşlılara, engellilere, kapalı alanlara atılmayacak." Diye, dinleyen oldu mu acaba? Peki, Sayın Muammer Güler daha önce gazın etkilerini bilmiyor muydu? Kullanılmaya başlandığından bu yana konu ile ilgili uzmanlar "Yasaklansın." diye anons yaparlarken şaka mı sanılıyordu? Galiba, artık "Önce gaz atılacak." diye anons yapılmaya başlanmış ama kaçanları da kovalayarak üzerlerine yine orantısız gaz bombası atılmakta.

Şimdi, ben sadece biber gazının akut olan bir iki etkisinden bahsedeceğim. Öksürük, -tabii normal gelebilir- solunum yetmezliği, solunumun durması, solunumun durması -sonucunda tabii ki beynin hasar görmesi mümkündür, tansiyonun ani yükselmesi, bayılma, görülebiliyor yüksek konsantrasyonlarda ise sinir sisteminde kalıcı hasar oluşturabiliyor.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Taş ve molotofların da yan etkisini say.

HÜLYA GÜVEN (Devamla) - Bu kadar çok gaza maruz kalan yurttaşlarımızın sağlığını "Bize oy vermedi." diye düşünmek istemiyor musunuz? Sizler için önemli değil mi? Bir hükûmet ülkesinde yaşayan herkesi kucaklamalı. Öncelikle bu gazın yasaklanması gerekiyor, maruz kalanların da kontrole, sağlık açısından denetime alınması gerekiyor. Tüm yurttaşların demokratik haklarını kullanmalarına izin verilmesi gerekiyor.

Ben bazı kurumların isimlerini vereceğim. Birçok kurum aslında etkileriyle ilgili çok çeşitli açıklamalar yaptılar, bu gazların etkileriyle ilgili. Türk Tabipleri Birliği, eczacı odası, Kimya Mühendisleri Odası?

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sizin arka bahçeniz!

HÜLYA GÜVEN (Devamla) - Ve 18 Haziran 2013 tarihinde acil olarak açıklanan bir basın bildirisinden bahsetmek istiyorum. Burada Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu üyesi dernek temsilciliklerinden oluşan Gösteri Kontrol Ajanları Bilimsel Danışma Kurulu ülkemize ve dünya kamuoyuna bir basın bildirisi açıklamıştır ve burada diyor ki: "Biber gazı kimyasal bir silahtır, acilen yasaklanmalıdır."

Sayın milletvekilleri, ben vicdanlarınıza hitap etmek istiyorum. Artık ülkemizde refah içinde sağlıklı bireyler yetişmesi için tüm gayretlerinizi göstermenizi ve kullanılan gazların etkilerinin ortaya çıkarılması için, uzun vadedeki ortaya çıkacak yine etkilerin önlenebilmesi için verdiğimiz önergemizin gündeme alınmasını istiyor, saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)