GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, İZMİR MİLLETVEKİLİ HÜLYA GÜVEN VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN GÖZ YAŞARTICI GAZLARIN NE TÜR ETKİLERİ OLDUĞUNUN ARAŞTIRILMASI VE UZUN VADEDE ORTAYA ÇIKABİLECEK İSTENMEYEN ETKİLERİNİN ÖNLENMESİ AMACIYLA 12/6/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 8 TEMMUZ 2013 PAZARTESİ GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:134
Tarih:08.07.2013

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin, ülkemizde birçok ilde vatandaşımıza ve yabancılara karşı Emniyet Genel Müdürlüğü personeli tarafından kullanıldığını bildirdiği gazların türlerine göre ve bu gazlara maruz kalan kişilerde akut ve kronik ne tür etkilere neden olduğunun, uzun vadede ortaya çıkabilecek istenmeyen etkilerinin, önlemlerinin alınabilmesi için yapılması gerekenlerin araştırılması adına komisyon kurulmasını talep ettiği önerge aleyhinde konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle önergenin içeriğine baktığımızda, bir kısım gazların kullanıldığı ifade edilmekte. Oysaki resmî kayıtlardan almış olduğumuz bilgilerde, burada bahsi geçen bir kısım gazların, kesinlikle, son dönemlerde meydana gelen olaylarda kullanılmadığı sübuta ermiş durumda. Ancak, tabii, her ne şekliyle olursa olsun, bir toplumsal olayda biber gazı dahi olsa, kullanılmasını hoş karşılamamızı ve biber gazının kullanılmasını burada övecek bir durum içerisinde olmamızı da kimse bizden beklemesin.

Ancak şunu ifade edeyim ki, biber gazı, özellikle son yıllarda kolluk görevlileri tarafından toplumsal olaylara müdahalede sıklıkla başvurulan bir araç hâline gelmiştir. Biber gazı kullanımındaki artış çok sayıda ülkenin yanı sıra Türkiye'de de gözlemlenmektedir. Biber gazı, 1969'da kimyasal silahların yasaklanmasıyla ilgili hazırlanan Cenevre Protokolü çerçevesinde yasak kimyasallar arasına alınmayan bir maddedir. Toplumsal olaylara müdahalede biber gazı kullanılması Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne de uygunluğu değişik kararlarla da ifade edilmiştir.

Öncelikle, kolluğun biber gazına başvurması gereklilik, orantılılık, üçüncü kişilerin zarar görmesinin önlenmesi, ortaya çıkacak sağlık sorunlarına karşı tıbbi müdahale imkânının sağlanması gibi ilkelere tabidir. Güvenlik güçleri karşılaştıkları çeşitli durumlar karşısında zor kullanma yetkisine sahiptirler. Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu'nun 16'ncı maddesinde "Polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir." hükmünü haizdir. Söz konusu zor kullanma araçlarından biri de, göz yaşartıcı gaz ya da biber gazı olarak kanunda tanımlanmıştır.

Kolluk görevlileri biber gazı kullanmaya yalnızca gerekli olduğunda daha hafif araçlarla bir çözüme ulaşamadıklarında başvurabilmelilerdir. Kolluk görevlileri biber gazına orantılılık ilkesi çerçevesinde başvurmalıdırlar. Kullanılacak biber gazı kolluğun karşı karşıya kaldığı durumu çözmeye yetecek düzeyi aşmamalıdır.

Yine, kolluk görevlileri biber gazına başvururken çevrede bulunan üçüncü kişilerin etkilenmemelerini, yahut bu mümkün değilse, olabilecek en asgari düzeyde etkilenmeleri için tedbir almak zorundadır.

Yine, kolluk görevlileri, biber gazına başvurulduğu durumlarda ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarına tıbbi müdahalede bulunabilecek sağlık görevlilerinin bulunmasını da temin etmekle yükümlüdür.

Özellikle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve 1979 tarihli kolluk güçleri görevlilerinin davranışlarına ilişkin kuralları düzenleyen madde de kolluğun güç kullanmasının istisna olması gerektiğini ifade etmektedir. Güç kullanırken de "orantılılık" ilkesini Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu da tavsiyede bulunmuştur. Ancak, başkaca çare kalmaması hâlinde de güç kullanmayı tavsiye etmektedir.

Bu konuda, özellikle biber gazıyla alakalı konuda, Barış ve Demokrasi Partisinin de 11/6/2013 tarihinde, Meclis araştırma komisyonu kurulmasına dair bir önergesi Genel Kurulda okundu ve o günkü Genel Kurulda da Barış ve Demokrasi Partisinin araştırma önergesi aleyhine AK PARTİ Grubu adına da konuşmuş idim. Yaklaşık yirmi beş gün geçmesine rağmen, aynı mahiyette bir önergeyle yine karşı karşıyayız. Bu önergelerde bahsedilen hususları, özellikle değerli konuşmacının burada ifade ettiği, insanın sağlığı açısından yapılması gerekenler ve bu konuda önlemlerin alınmasına dair tüm talepleri yürekten olumlu bulduğumu ifade etmek istiyorum ve bunlar adına herkesin sağlıklıca adım atması gerektiği kanaatindeyim. Ancak, son zamanlarda özellikle burada ifade edilen ve örnek olarak da toplumsal olaylara karşı polisin orantısız güç kullandığına yönelik hiçbir beyanı da bu kürsüden kabul etmemiz mümkün değil.

Öncelikle şunun izahını çok iyi yapmamız lazım: Polisin zorda kalmadığı müddetçe ve karşısındaki muhataplarını uyarmadan asla ve asla böyle bir yönteme başvurmadığını hepimiz biliyoruz. Değerli konuşmacımız da burada çok netliğiyle kendisi ifade etti, "Gaz kullanılmadan önce polisin eylemcileri uyardığını da bizzat biliyoruz ve duyduk." dedi.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Bir dakika önce, bir dakika önce.

İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Şimdi, uyardığı bu kişiler hâlâ kanuna karşı direniyorsa, polisin başkaca yapabileceği hiçbir yol kalmamış ise yasal sınırlar içerisinde bu biber gazını kullanıyor olmasından sizlerin de rahatsız olmaması gerekiyor. Çünkü hepimiz şuna inanıyoruz, diyoruz ki: Bu ülke demokratik, laik, hukuk devleti, sosyal bir devlet. İnsanlar tepkilerini elbette aşırıya kaçmadığı müddetçe, demokratik ölçüler içerisinde elbette ki göstermelilerdir. Ancak, şu son dönemde gerek Taksim merkezinde olmak kaydıyla yurdun değişik noktalarındaki eylemcilerin ve göstericilerin taleplerinin samimi olduğunu, meşru taleplerinin kamu idaresini elinde bulunduran güçler tarafından karşılanmadığı noktasında eğer bir kaygınız varsa, emin olun, yanlış düşünüyorsunuz. Çünkü samimi talepler karşısında gerek Hükûmet yetkilileri gerek yerel yöneticiler her türlü taleplere karşı açık olduklarını ve meşru zeminde hak arama yöntemlerine karşı da duyarsız kalmayacaklarını ifade etmiş olmalarına rağmen?

AYKAN ERDEMİR (Bursa) - Gösteri meşru bir haktır.

İDRİS ŞAHİN (Devamla) - ?hukuk devletinde hukuku aşarak ve zorlayarak hak elde etmeye çalışanlara karşı da, kusura bakmayın, kolluk kuvvetleri gereğini yapmak durumundadır.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Fenerbahçe stadındaki gibi, değil mi? Fenerbahçe stadında olduğu gibi. Çoluk çocuğun üzerine gaz atarak, değil mi? Beşiktaş stadında olduğu gibi.

İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Bu konuda hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin benzer nitelikte kararları hem Cenevre Protokolü hem de Birleşmiş Milletlerin Genel Kurulunda alınmış bir kısım kararlar söz konusudur. Bizler işimize geldiği zaman Avrupa'yı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini referans gösterip, işimize gelmediği zaman da hak arama yöntemlerini hukukun dışına çıkarak etkinleştirme arzusu içerisinde olduğumuzu gösterirsek samimi demokratlığımızdan şüphe edilir ve özellikle şunu ifade edeyim ki: Sarin gazının toplumsal olaylarda kullanıldığına dair bir bulgunun olmamasına rağmen, Adana ve Mersin'de bir şekliyle ele geçmiş bu gazların "Sanki toplumsal olaylarda kullanılıyor." şeklinde burada takdim edilmiş olmasının da Değerli Hocamıza yakışmadığını ifade etmek istiyorum.

Yine, polise, göstericilere karşı kullanılması için emir verildiği beyanını da asla ve asla kabul etmiyoruz. Herkes kendi vazifesini yapmakla yükümlüdür. Polis, görevini yaparken Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu'na uygun olarak görevini yapmaktadır.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Sivil olarak git de bir sor bakalım o polislere, bir konuş bakalım o polislerle, ne diyor, gör.

İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Bunun dışında, oradaki bir toplumsal olayı bastırmak için görevini yapan polis memuruna iktidarın emir verdiği yönündeki bir beyanı burada, Genel Kurulda ifade etmek bir haksızlıktır ve gerçeğin tamamen tersine ve hilafına bir beyan olarak burada değerlendiriyoruz. Asla ve asla bizler, kimsenin görevini yaparken onlara müdahil olmuyoruz. Özellikle de şu son günlerdeki yargıya intikal etmiş bir konuyla alakalı, oradaki esnafın içinde bulunduğu hâleti ve ruhiyeyi en iyi anlaması gerekenler sizlersiniz, "Alandayız." diyorsunuz. Gezi Parkı eylemleriyle birlikte ben bu kürsüden daha önce de ifade ettim, sadece oradaki göstericileri değil oradaki bir esnafı da bir dinleyin, esnafın mağduriyetlerini de görün, ondan sonra çıkıp bu kürsüden onların adına da bir şeyler ifade edin istiyoruz ama biz sizlerden bunu maalesef göremiyoruz.

Şimdi, oradaki esnafın hukuk çerçevesinde yapmış olduğu bir eylemi yargıya da müdahale etmek suretiyle burada Hükûmete yansıtmak ve Hükûmetin sanki bu kişileri tutuklamadığı gibi bir söylem içerisine girmenin de haksızlık olduğuna inanıyorum.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Hakikaten inanıyor musun?

İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Anayasa'nın 138'inci maddesi son derece açıktır, yargı bağımsızdır, kendi işlev ve görevini ifa etmekle yükümlüdür, ona herhangi bir şekilde kimsenin talimat vermesi de söz konusu değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Bu duygu ve düşüncelerle önergenin aleyhinde olduğumuzu bildiriyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)