| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 134 |
| Tarih: | 08.07.2013 |
MUSTAFA MOROĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; EXPO'yla ilgili düşüncelerimi açıklamaya devam edeceğim.
Biraz önceki görüşmelerimizde, bu önergemizin, Kamu İhale Kurumu kapsamı dışında bırakılıyordu EXPO'nun harcamaları haklı olarak. Biz de bu sürecin daha hızlı yürümesi için Kamu İhale Kurumunun kapsamının dışında bırakılmasını uygun buluyoruz fakat bu harcamaların şeffaf bir şekilde yapılabilmesi için -çünkü önemli bir bütçe var ve hem sivil toplum kuruluşlarının hem de İzmir halkının bu bütçenin EXPO'nun kazanılması için nasıl harcandığını bilmesi lazım- bunun için bir önerge vermiştik. Fakat bunun da bizzat Grup Başkan Vekilimiz, AKP Grup Başkan Vekili tarafından ifade edildiği üzere, bunun bir yönlendirmeyle de, Yönlendirme Kurulunun kendisinin hazırlayacağı usul ve esasları belirleyen bir yönetmelikle de belirlenebileceğini, çünkü bunu bir bakanla görüşmeden böyle bir talebin karşılanmasının ve önergeye oy vermemizin mümkün olmadığını ama kendilerinin de uygun gördüğünü, benim de bunlardan usul ve esasların Yönlendirme Kuruluyla belirlenebileceğini ifade etmelerinden de bir parça da olsa memnunluk duyduğumu ifade etmeliyim.
Şimdi, süreç böyle yönetilince, biraz önce anlattığım biçimde yönetilmeye başlayınca, elbette EXPO meselesi de zora giriyor. Başbakanın Mersin Olimpiyatları'nın açılış konuşmasında "İnşallah 2020 Olimpiyatları'nı alacağız ama böyle devam edeceğiz bu etkinliklere." lafıyla da, biraz, acaba, İzmir'le ilgili, EXPO 2020'de gösterilen çabadan, bu uygulamalarından da anlaşılacağı üzere, geri durulmaya mı başlandı diye endişeye kapılmadan edemedik. Nedeni de şu: EXPO 2020 gibi önemli bir proje gerçekleştirilecekse, 2020 İstanbul Olimpiyatları gibi bir projenin gerçekleştirilmesi için başta iktidar, başbakan, bakanlar ve bütün Türkiye olarak çaba göstereceksek en azından burada günlerce tartışılan ve bundan sonra da tartışılmaya devam edecek olan Gezi olaylarıyla ilgili daha sulh içinde hallolunan bir tavır gösterilemez miydi diye de düşünmekten geri alamıyoruz çünkü Başbakanın daha önceki yaptığı konuşmalarda da -büyükşehir belediye başkanıyken yaptığı konuşmalarda da- "Türkiye de darbelerle anılan bir ülke olmaya devam ettikçe, parti kapatmalarla anılan bir ülke olmaya devam ettikçe bu tür uluslararası organizasyonları elde etmemiz ve başarı kazanmamız mümkün değildi." diyordu ve biz de katılıyorduk.
Hakikaten, bugün de 2020 EXPO ve Olimpiyatları almak istiyorsak, bu Gezi Parkı'ndaki orantısız tutumumuzdan, diyalog dışı tutumumuzdan ve özellikle de bundan sonraki sürede de anlatacağım, ifade edebileceğim gibi, muhalefetle iktidar arasındaki ilişkilerdeki diyalogsuzluktan ve yok sayma tutumumuzdan vazgeçmek gerekiyor diye de düşünüyorum: Mesela, dün burada Özgür Özel diye bir milletvekilimiz, Başbakanın konuşması üzerine bir ifadede bulundu, Hepimiz, daha doğrusu hepiniz Başbakanı koruma duygusuyla, belki Özgür Özel'in konuşmalarında neyi anlatmak istediğini bile anlamadan, hep beraber tepki gösterdik -biraz önce burada da gördük- oysa eleştirileri dinlemek, itirazlarımızı ona göre yapmak ve bu uyarıları dikkate alarak bütün muhalefetin ve iktidar milletvekili arkadaşlarımızın Meclis ile Bakanlar Kurulu arasındaki farkı da gözeten bir anlayışla çalışmasını sağlayabilirsek, inanın, Başbakanı daha çok korumuş oluruz. Çünkü istenen şuydu: Başbakan Başbakan olduktan sonra, bakanlar bakan olduktan sonra, belediye başkanları belediye başkanı olduktan sonra kendi partilerinin bakanı, başbakanı, belediye başkanı olmasın; özlediğimiz, hayal ettiğimiz budur. O, bizim de Başbakanımız olsun. Bizim de Başbakanımız olduğunu, kendisine oy vermeyen insanların da Başbakanı olduğunu hatırlayarak, devletin resmî açılışlarında, devletin resmî olanaklarıyla yapılan etkinliklerde bir partiler arası çatışmayı, partiler arasındaki ideolojik, politik, siyasi mücadeleleri körükleyecek ya da onları eleştirecek bir konuşma yapmasın; bunun kadar doğal bir istek olamaz ki. Bunu hepimiz "Evet, öyle olmalı." diye karşılamalıyız, ilk başta da siz karşılamalısınız ve Başbakanı korumanın da böyle olduğunu ifade etmeliyiz.
Yine, Aytuğ Atıcı diye bir arkadaşımız, Sağlık Bakanlığının yaptığı bir genelgeye ilişkin, parantez içindeki cümlenin ne kadar yanlış olduğunu ifade etti çünkü o cümle şuydu: "Biz bu yasayı, önümüzdeki bir torba yasayla çıkartacağız, çıkartılacaktır." diye emir kipiyle emrediyordu. Bununla ilgili yapılması gereken tek şey şuydu: "Aytuğ Atıcı'ya teşekkür ederiz, böyle bir şey doğru değildir, elbette bu yasanın çıkartılmasını sağlayacak olan bakan değildir, Millet Meclisidir." demek lazımdı. İşte, içimizdeki muhalefetle iktidar arasındaki diyalogları böyle sağlayabiliriz diyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)