| Konu: | YOZGAT MİLLETVEKİLİ YUSUF BAŞER'İN BDP GRUP ÖNERİSİ ÜZERİNDE YAPTIĞI KONUŞMA SIRASINDA ŞAHSINA SATAŞMASI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 135 |
| Tarih: | 09.07.2013 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Değerli arkadaşlar, sanıyorum, epey hukukçu var aranızda. Ben burada konuşurken benden daha iyi de duyuyorsunuz. Anayasa Mahkemesi yasayı iptal etti arkadaşlar, bunu anlayacaksınız. İptal olunca ne olacak? İktidar partisi, Hükûmet yeni teklif getirecek bir yıl içinde. Bu, yasa yapmadır, Anayasa'nın gereğini yapmadır ama siz böyle anlıyorsanız bir diyeceğimiz yok, yani bunu yargıya talimat olarak mı söyledim? "Yargıya talimat verin, tutuklu milletvekillerini serbest bırakın." mı dedim? Bu şekilde mi anladınız? E, anladınızsa vallahi, yazıklar olsun diyorum.
Biz size, hukukun, uzun tutukluluğun, Anayasa Mahkemesinin, evrensel değerlerin ne olduğunu anlattık. Elbette ki, değil hukukçu, hukuk nosyonu olan bir kişi dahi yargıya, bağımsız yargıya talimat verilmeyeceğini bilir, haddini bilir. Hiçbir milletvekilinin de haddi değildir arkadaşlar, hiç kimse talimat veremez değil mi, veremez değil mi arkadaşlar? Ama bir kişi hariç: Sayın Başbakan talimat verebilir, "Ben yargıya talimat verdim, BDP için gereğini yapın." 10 bin siyasi tutuklu içeride, milletvekilleri içeride, belediye başkanları, il meclisleri, genel meclisleri, parti yöneticileri, parti genel başkan yardımcıları... Yapmayın arkadaşlar, bunu ben söylemedim. Hadi buyurun. Başbakan yalan mı söylüyor? "diyeceksiniz", "Demedi." mi diyeceksiniz, yani bunu siz yapmadınız mı? Hükûmetin başında Başbakan, partinizin başında Başbakan, talimat vermiş. Demek ki işinize gelince tutuklatmakta yargıya talimat verebilirsiniz ama uzun tutuklulukta adaletsizliği gidermekteyse susarsınız. Bu, yanlış, doğru olan bu, hukuk yapalım, doğru olan bu. (BDP sıralarından alkışlar)