| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 09.05.2012 |
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - Bugün CHP vareste.
Şimdi Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar, kıymetli Kültür Bakanı -Kültür Bakanı yokmuş- biraz önce ya buradaki hatip bizi kandırdı AK PARTİ'li ya da Kültür Bakanı, ikisinden biri doğruları söylemiyor. Çok basit, hiç böyle düzeltme istemeyeceğiniz sarahatte. Sayın Kültür Bakanının son bütçe konuşmasında bölge tiyatroları kuracağını devletin, belediyelere ve devlete bağlı tiyatroların sayısının çoğaltılacağını, bunu yeterince yapamamanın üzüntüsünü itiraf etmek zorunda kaldığını bütçe konuşmasında Sayın Kültür Bakanı söyledi; bu bir.
Bu bir günde ne oldu da böyle devlet desteğinden nedamet getirildi; bu, izahata muhtaç. Sayın sanatçı dostu olduğunu evham eden Hatip, burada yanlış bilgiler verdi. Kendisi de burada. Şimdi onu da düzelteceğim, kayıtlara bu şekilde geçmesin.
Bir: Bana şunun resmî cevabını ister Hatip -böyle söylediğine göre biliyor olması gerekir, üfürmemişse- isterse de Kültür Bakanı cevap vermek zorunda. Şu: Yeni sanatçı dizisi var diye oyuna çıkamayanın yerine kaç tane yeni sanatçıyla sözleşme yapılmış? Bunun sayısını -mademki Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünden de geliyor- rica edeyim, ben de Genel Kurul da bilgilenelim.
İkinci yanlış: 5224 sayılı destek? Sevgili arkadaşlar, devletin cebinden beş kuruş çıkmamaktadır. Sinema seyircisinin aldığı biletlerden yapılan kesintilerle yeni sinema filmlerinin desteğine bir fon oluşturulur. Bu, ikinci yanlış; yalan demeye kıyamıyorum yani.
Üçüncü yanlış: Sayın Hatip, Grup Başkan Vekiliyle konuşurken beni de dinleyin, şunun da cevabını verin: O verilen teşvikler -sinemaya- diyorsunuz ya "100 küsur milyona çıkarttık." Bunun yüzde 15'inden fazlası bedelsiz mi, karşılıksız mı, geri ödemesiz mi; bunu da lütfen Genel Kurula bildirin. Gören de beller, Ali Dağı'nı bağışladınız. Hayır, sinemacı o parayı alır, filmini çeker, ondan sonra gider, devletten aldığı o parayı verir. Karşılıksız olan, verilen, eser yazım ve diyalog geliştirme kalemlerinedir yani senaryo desteğidir, küçük belgeselleredir, onların da bir kısmınadır. Bunların toplamı da -ben o kurullarda görev yaptım- bu sizin söylediğiniz bütçenin yüzde 15'ini geçmez, geçemez çünkü. Tamam.
Şimdi, kalkıp burada böyle bakanlık bülteni... Eskiden AK PARTİ'li arkadaşların eline ilgili bakanlık bir bülten verirdi. Şimdi, Kültür Bakanı içine düştüğü bu ikinci sıkıntılı durum -Allah zebun etmesin, yerinde olmak istemezdim- ikinci zebun durumdan dolayı Hatibe bir bülten bile vermemişler. Onun için, yalan yanlış bilgilendirmeler oldu.
SONER AKSOY (Kütahya) - Senin söylediklerin yanlış.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Şimdi, burada arkadaşlar hep belgeli konuşuyorum ben. Burada, Sayın Başbakana bir hâller oldu, kavramları yerli yerinde ve bağlamında kullanamıyor son zamanlarda. Bunlardan en önemlisi sık sık tekrarladığı Yunus Emre dizesi "Yaratılmışı severiz, Yaradan'dan ötürü." Orijinali böyle değil, bağlamı da bu değil. Kültür Bakanlığının, sizin bağlı bulunduğunuz bakanlıkların yayınladığı Alevi-Bektaşi şiir edebiyatı antolojisinde şiirin özü şudur: "Yaratılmışı sev, Yaradan'dan ötürü." Kime söylenmiş? Altında da açıklaması vardır, zalimlere söylenmiş. Yunus Emre diyor: "Bu kadar zulmetme, yaratılmışı sev, onu da bir Allah yaratmış." (BDP ve CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, siz yanlış tercümeyle bunu alıp "Yaratılmışı severiz." dediğinizde lütfetmiş gibi oluyorsunuz. Bu, bağlamından koparmak gittikçe vahimleşiyor.
İkincisi de sanat, sanat için midir, toplum için midir?
ALTAN TAN (Diyarbakır) - İktidar için oldu şimdi.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - O, Marksist bakış.
Şimdi, Bedrettin Cömert'in Gombrich'ten çevirisi vardır "Sanatın Tarihi" diye, onun girişinde bir laf vardır, onu söylemekle yetineceğim, şu: "Bir kunduracı bile toplumsal alanda memlekete dair, millete dair bir şey söyleyecekse önce kunduracıca bir şey söylemesi gerekir." der. Siz, eğer bir metni slogandan ayırmak istiyorsanız, eğer bir resmi afişten ayırmak istiyorsanız, eğer bir marşı şiirden ayırmak istiyorsanız önce onun şiir olması, önce resim olması, önce film olması yani sanat ihtiva etmesi, bizatihi sanatın bütün öğelerini barındırıyor olması gerekir. İlkokul çocukları bile bu tartışmayı geride bıraktı, Sayın Başbakanın danışmanları daha bu konuda tekâmül edememişler, hâlâ münazara havasında "Sanat sanat için midir, toplum için midir?" Bir cevap biliyorum ama söylemem.
Bu yeni değil, bu bakış yeni değil, bunu sizden önce 12 Eylül yaptı. 12 Eylül, Devlet Tiyatrosunda sözleşmeli çalışanları -şimdi, Darbeleri Araştırma Komisyonuna getireceğim, sanata ne yapmış bunlar- aynı cümlelerle, aynı gerekçelerle yani aynı anadan doğsa arada bir şaşırır, bu kadar olmaz yani "copy press" gibi, diyor ki...
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Devamıdır onun.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - O gün Kenan Evren ne söylemişse bugün Sayın Başbakan aynı gerekçeleri söylüyor. Bir insan kıyımına başladılar. Vasfi Rıza Zobu -bunu bir televizyon programında da söyledim- yeğeni Bilge Zobu Devlet Tiyatrosu sanatçısıydı, yeğenini o vurgundan kurtarmak için Kenan Evren'e şöyle bir dehalette bulundu. "Benim yeğenim o kadar temiz bir çocuktur ki bu diğer tiyatroculara benzetmeyin, kitap bile okumaz." dedi, arşivlere bakın, Kenan Evren bunun üzerine onu affetti.
ALTAN TAN (Diyarbakır) - Başbakan da okumuyor, Başbakan da.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Sizin istediğiniz de çünkü vahim olan tiyatroları satmanız, özelleştirmeniz değil özelleştirin, ben hatta destekliyorum CHP'den farklı olarak, satın, desteği çekin, bakın, bu sanatçıların üstündeki ölü toprağı biraz dağılır, kalkarlar, muhalif olmak fikri akıllarına gelir. Siz muhalefet görmemişsiniz. Sanat daima bir ülkenin en önemli muhalif damarıdır, siz bu kadarına gılgıllanıyorsunuz, hele bir gerçek muhalefetle karşılaşın, bakın, bunlar ekmek derdine düşsün nasıl olacak?
İkincisi: "Özelleştireceğiz ve istediğimizi destekleyeceğiz." diyorsunuz. İşte, sizin iflas ettiğiniz, Maliye Bakanınızı böyle kara kara düşündürecek nokta burası. Niye? Ee, siz her şeye dükkân gözüyle bakarsanız, bu tiyatro da iş yapmazsa kapanacak. Böyle destekleyeceksiniz ya! O "muhafazakâr sanat" dediğinizin üretimine kimse üste bir de para verip gidip seyretmiyor. İşte, sayılar ortada. Siz deyin ki "Kardeşim, şöyle bir yüz akı işimiz vardı, bu kadar insan seyretti." Seyretmiyor. Ee, siz parayı vereceksiniz, batacak; bir.
İkincisi, gadrediyorsunuz muhafazakâr dediğiniz insanlara. Niye biliyor musunuz? Hani "despot" diyor ya Sayın Başbakan, bu despotluk -tırnak içinde kullanıyorum- sanata biraz bulaşmış herkesin kanına sirayet eder, bunun için sanatçıdır. Siz alıp devlet memuru ettiğiniz, devlet memuru gibi kastrasyona uğrattığınız, üretkenliğini bitirdiğiniz, kendi değerlerinize bir bakın. Bir sürü insan vardı, şimdi yeller eser yerlerinde, her biri bir yerde 3-5 bin lira maaşa bağlandı mı, bütün cevherleri gitti, ama sanatçı öyle bir şey değildir. Sanatçı yarın öbür gün sizi bu kararınıza çok pişman edebilir.
Thatcher bile buna tenezzül etti ama teşebbüs edemedi, fakat dili aynıydı. O da "Mızmızlanmayın." diyordu, o da üstten bakan bir dil kullanıyordu, fakat demokrasi bilincinin olduğu yerlerde bu iş aldı başını gitti.
Size bir ev ödevi önermek istiyorum. Seyirlik köy temaşaları nasıl çıkmış, ne işlev görmüş?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
?nereye dönüşmüş, bunlara iyi bakın. Seyirlik köy temaşasından, halk türkülerinden?
Bakın, güzel Türkçe şartı koydu Sayın Meclis Başkanımız, umarım buna riayet ettim ama, Kürtçeyle ilgili bir şeyini söyleyeceğim. Bir Kürt mücadelesi türkülerden doğdu, Kürtçe türkülerden, marş falan da değil, onunla ayakta kaldı. Bakın, yaralandığında anestezi yerine Kürtçe türkü dinleterek insanları ameliyat ettiler.
Onun için, sanatın, türkünün, şarkının, oyunun gücü sizin düşündüğünüzden çok daha fazladır. İçişleri Bakanı gibi zehir hafiyelik yapmayın, orada burada terör aramanıza gerek yok. Şunu arayabilirsiniz: Hepsinin içinde hayat vardır ve hepsi hayatın içindedir, böyle olmayan, zaten tarihin çöp sepetine gider. Genel Kurulu da yanlış bilgilendirmeyin.
Sözlerimi Kültür Bakanına "Allah bu müşkül durumdan kurtarsın." diye dua ederek bitiriyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Önder.