| Konu: | İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ALİ ÖZGÜNDÜZ'ÜN, (2/101) ESAS NUMARALI 2547 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ'NİN DOĞRUDAN GÜNDEME ALINMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 135 |
| Tarih: | 09.07.2013 |
BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben, YÖK'ten bahsedeceğim, üniversitelerin tepesinde olan, Demokles'in kılıcı gibi asılı duran YÖK'ten. AKP'li arkadaşlara şunu sormak istiyorum: AKP'nin 2002 programını hatırlıyor musunuz, aranızda okumuş olanlar veya hatırlayanlar var mı? O programda YÖK'ün kaldırılacağı belirtilmişti. AKP, bunun için söz vermişti ve seçim propagandaları sırasında da sözünü tutacağını vadetmişti. Geldik 2013 yılına, YÖK olduğu yerde duruyor.
Aslına bakarsanız, 1980 darbesinin getirmiş olduğu bütün mevzuat olduğu yerde duruyor. Bir yandan AKP bu 80 darbesiyle ve genel olarak darbelerle uğraştığını söylüyor, öbür taraftan baktığınızda 80 darbesinin yani o rezalet darbenin, insanların bütün hak ve özgürlüklerini kısıtlamış, daha sonra binlerce insanın hapislerde çürümesine, işkence görmesine, ortadan yok olmasına, hapishanelerde pislik yedirilmesine neden olmuş o rezalet darbenin gündeme getirdiği bütün mevzuatı olduğu gibi yerinde tutuyor. Bunlar arasında yüzde 10 barajının düşürülmesi var. Hatırlıyor musunuz, bunun da düşürüleceğine dair söz vermiştiniz 2002 yılında. Bunlar arasında Partiler Kanunu var, Dernekler Kanunu var, Sendikalar Kanunu var, Ceza Kanunu'ndaki kısıtlama getiren maddeler var. Bunların hiçbirine dokunmadınız ve o rezalet darbe yerine Darbeleri Araştırma Komisyonunda en önemli darbe olarak 28 Şubatı ön plana çıkardınız. 28 Şubat da evet, bir darbedir ama 1980'in rezaletiyle karşılaştırılacak bir darbe değildir. Şimdi, dolayısıyla, siz ha bire Cumhuriyet Halk Partisinin 1930'lu yıllarını gündeme getireceğinize bugünün üstünü örtmek için bugünkü hatalarınıza cevap olarak bugün yaptıklarınıza birazcık baksanız ve yapmadıklarınıza baksanız çok daha iyi olur diye düşünüyorum.
YÖK'e kurulduğu günden beri bütün bir üniversite camiası karşı. Bugün buna karşı olduğumu zannetmeyin. Kurulduğu günden beri, o zamanlar üyesi olduğum Üniversite Öğretim Üyeleri Derneğinde YÖK'ün kaldırılması için mücadele verdik pek çok arkadaşla birlikte, yıllar içinde gelip giden öğrencilerle birlikte ama YÖK'ü ele geçirdiğiniz için, kendi adamınızı oraya atadığınız için ve YÖK kanalıyla üniversiteleri zapturapt altına almaya çalıştığınız ve büyük ölçüde bunu başardığınız için YÖK'ü kaldırmıyorsunuz.
Hükûmet için YÖK, aslında, bir hâkimiyet aracı olarak kullanılıyor, rektörleri YÖK kanalıyla atıyorsunuz. Bugün, Anadolu üniversitelerinde, o çok övündüğünüz -ki övünülecek bir şeydir, tabii ki yani çok genç bir nüfusumuz var, üniversite kurulması lazım ama- rektörlerin hepsi, YÖK kanalıyla sizin iktidarınızın başa geçirdiği rektörler uyguladıkları baskı politikalarıyla üniversitenin sesini kestiler. Bilimsel özerklik kalmamıştır, mali özerklik zaten yoktur. Torba yasa diye defalarca bunu gündeme getirdik ve bu kalemli yasaların devleti ne büyük bir zarara uğrattığını ancak oralarda çalışanlar bilebilir.
YÖK'le birlikte gelen hem öğretim üyeleri için hem de öğrenciler için çıkarılmış olan disiplin yönetmeliği bir rezalettir. Bugün, öğrenciler iktidarın baskısı ve kıskacı altındadır. Hopa davasına gitmiştim geçen yıl, 26 tane 1'inci sınıf öğrencisi için kırk altı yıl istiyor savcı, sırf Başbakanı kampüslerine geldiğinde protesto ettiler diye. Bir poşu taktı diye benim bulunduğum Boğaziçi Üniversitesinde bir çocuk yedi yıl hapiste yattı. Dindar ve kindar gençlik kurma kurgusuna karşıdır üniversiteler, karşı olmalıdır. Onun için bu şiddet, onun için bu biat etmeyen bir gençliği karşısında gören AKP iktidarı, Gezi Parkı olaylarından şaşkına dönmüş vaziyette.
Bakın, 80 gençliği bir nesli yok etti, bir nesli yedi. Bu nesli biz de size yedirtmeyeceğiz, kendileri de -o, Başbakan için kullandığınız tabirle- kendilerini yedirtmeyecekler.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)