GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:135
Tarih:09.07.2013

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Yine bir hukuk garabetiyle karşı karşıyayız. Onu söylemekten de artık, burada söylemekten biz yorulduk ama siz bu hataları yapmaktan yorulmadınız. Bu torba kanunun 73'üncü maddesinin (o) bendinin (1) alt bendinde şöyle bir düzenleme yapılıyor: İş müfettişi yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esaslarına ilişkin düzenlemelerin yönetmelikle yapılacağı belirtiliyor. Bu, yönetmelikle yapılmasına ilişkin aslında ilk düzenleme 665 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle 11 Ekim 2011 tarihinde yapılmış ama yine Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş. Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen maddeyi aynı şekilde yeniden önümüze getiriyorsunuz.

Bu şekilde düzenleme aslında gerçekten de Anayasa'ya aykırı. Usulden falan iptal edilmemiş bu, Anayasa'ya aykırı çünkü Anayasa'mızın 128'inci maddesi aynen şöyle söylüyor: "Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir." Ama burada ne yapılmak isteniyor? Yönetmelikle düzenlenmek isteniyor. Bu kadar açık seçik Anayasa'ya aykırılığı olan ve aslında, bu, müfettiş yardımcılarının göreve alınmasında keyfîliklere yol açabilecek olduğundan, bu nedenle yönetmelikle düzenlenmesine anayasa koyucu da "Hayır." dediği hâlde Anayasa Mahkemesinin iptal kararı bir tarafa bırakılıyor, yeniden bu bir temcit pilavı olarak önümüze getiriliyor.

Ben biraz önce Sayın Bakana sordum, "Sayın Bakan, Gezi Parkı'yla ilgili, İstanbul 1. İdare Mahkemesinin bir kararı var, buna uyacak mısınız? Sayın Avni Mutlu böyle bir karar olmadığından bahsediyor." dedim. Şimdi, ben bir milletvekili olarak ve bir hukukçu olarak aslında ülkemde böyle bir soruyu sormaktan inanın çok büyük bir üzüntü duyuyorum çünkü hukuk devleti olan bir ülkede böyle bir soru sorulmaz, zaten işin özelliği gereği, niteliği gereği bu mahkeme kararları dinlenir. Ama bakın, Anayasa Mahkemesinin kararı da uygulanmadığı gibi, yok sayıldığı gibi -öyle bir korkumuz, öyle bir çekincemiz var ki- bu büyük olayların ve halk hareketlerinin çıkmasına neden olan Gezi Parkı'yla ilgili, İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 6 Haziran tarihinde verdiği bu Gezi Parkı'nı da içeren, Yayalaştırma Projesi'nin iptaliyle ilgili mahkeme kararına uyulamamasından endişe duyuyoruz. Buna uyulmaması sonucunda elbette Türkiye Cumhuriyeti'ndeki insanlarımız yani hukuktan yana olan, hukukun üstünlüğünden yana olan, bu ülkenin çağdaşlaşmasından yana olan insanlarımız ve bizler elbette sessiz kalmayacağız. Demokratik direnme hakkımızı burada nasıl kullanıyorsak, gideceğiz, parkta da kullanacağız. O zaman "Siz bu demokratik direnme hakkınızı kullanıyorsunuz." diye bize biber gazı atıldığında ya da bize saldırı yapıldığında işte, asıl diktatörlük o zaman karşımızda bütün vahşetiyle görünüyor demektir. Bir ülkede "Mahkeme kararına uyulacak mı, uyulmayacak mı?" diye sormaktan biz, inanın, çok büyük bir üzüntü duyuyoruz ama sizler gördüğüm kadarıyla hiçbir rahatsızlık duymuyorsunuz. Bu lafları biz taşa söylesek belki taştan bir cevap gelecek ama sizlerden cevap gelmiyor ne yazık ki.

Şimdi, şunu söylemek istiyorum: Bu palalılarla ilgili konuda, palalı saldırı yapanlarla ilgili konuda savcılık değiştirilmiş, başka bir savcıya verilmiş ve yeniden bir soruşturma yapılıyormuş. Ama inanır mısınız, bugün gözaltına alınanlarla ilgili suç nedir, biliyor musunuz? Bugün görevi yaptırmamak için direnme, kanuna aykırı gösteriye silahsız katılarak ihtara uymama. Suç bu, iddia bu. 8 kişi tutuklandı ama o silahla, palayla insanların üzerine saldıran, insanları yaralayan adamlar hâlen daha serbest geziyor ve neredeyse bu meşru gösterilmeye çalışılıyor. Böyle yapılınca, ben evvelki günkü konuşmamda da söylemiştim, vatandaşlar -dün silahlı bir şekilde- silahla bu sefer piyasaya çıkıyorlar.

Bunun sonu çok kötü arkadaşlar. Bu ülke hepimizin ülkesi. Bu ülkede olabilecek bir iç savaş, bu ülkede olabilecek bir çatışma hepimizi çok kötüye götürecektir. Onun için, hukuka uyma konusunda, hukukun üstünlüğünü sağlama konusunda ve aynen Brezilya'da olduğu gibi, Brezilya'daki demokratik hükûmetin vatandaşların talepleri sonucunda o talepleri kabul ederek vatandaşlara ilan etmesi gibi sizler de vatandaşların demokratik taleplerini lütfen kabul edin. Demokratik tavır budur ama diğer taraftan Mursi'nin yapmış olduğu gibi her türlü demokratik talebe karşı bir tavır içerisinde olursanız dünya sizi diktatörlerin yerine koyacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - Elbette ki Mısır'da yaşanan bu katliamı asla kabul etmiyoruz ama bir demokratik hükûmetin yapması gerekeni Brezilya göstermiştir, lütfen brezilya örneğini örnek alın diyorum, saygılar sunuyorum.(CHP sıralarından alkışlar)