| Konu: | BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 135 |
| Tarih: | 09.07.2013 |
HÜLYA GÜVEN (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 478 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin (ö) bendindeki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un (2)'nci alt bendiyle ilgili olarak söz almış bulunuyor, mübarek ramazan ayının barış getirmesi dileğiyle saygılarımı sunuyorum.
Sayın milletvekilleri, bu madde aslında 2011 yılı Ekim ayında değiştirilmiş bir madde, kanunların nasıl yazboz tahtasına dönüştürüldüğünün ve ülkemizin nasıl yönetildiğinin bir örneği daha. Bu kez Bakanlığın uzman ve uzman yardımcılığı kadrolarının kaldırıldığını görüyoruz. Bugüne kadar çalışan uzman ve uzman yardımcıları ne olacak? Yine, mutsuz bir grup daha yaratılıyor. Zaten bugüne kadar hastanelerde, okullarda kadro değişiklikleri nedeniyle işsiz ve mutsuz yurttaş orduları yaratıldı. Yine bu maddede gördüğümüz farklı bir bakış açısı da denetçi yardımcılığına yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezunların da atanabilmesi. Böylece, parası olan, yurt dışında okuyabilenler ya da yabancı uyruklulara iş alanları açılıyor. Bizim ülkemizde okumaya çalışan çocuklarımıza bir haksızlık daha yapılıyor. Eğitimin hâlini hep birlikte görüyoruz. Eğitimsiz ve işsiz kalan çocuklarımıza Hükûmet makarna, bulgur vererek kandırma yoluna gidecek herhâlde. Artık ne engelliler ne gençler ne de kadınlar yardım, bulgur ve makarna istemiyorlar; iş istiyorlar, çocuklarının iyi eğitim almasını istiyorlar, hep birlikte refah ve barış içinde yaşamak istiyorlar. Hükûmetin anlamadığı bir şey var; ne olduğu belirsiz gaz bombalarına, çivili sopalara ve palalara rağmen, Gezi Parkı ile başlayan ve tüm yurda yayılan protestolar. Yaşanan bu süre içinde can kayıplarının yanı sıra onlarca engelli, binlerce yaralı ve tutuklu yaratıldı, ölen binden fazla kuş ve diğer hayvanlar da ayrı.
Dün sayın AKP milletvekilimiz, sarin gazının üzerinde durduğumdan bahsetti; ben aslında portakal gazından bahsettim, onun üzerinde durdum. Hâlen hangi gazlar kullanılıyor sorularımıza cevap alamadık. Aslında, "Sarin gazının Türkiye'de işi ne, Mersin'de işi ne? Niçin, kime kullanılmak üzere getirildi?" bunların cevabının verilmesi gerekiyordu. Sizler protestoları anlamak yerine orantısız güç ile karşılık veriyorsunuz. Yurttaşlar çivili sopa ile dövülüyorlar, kim oldukları belirsiz. Pala ile tehdit ediliyorlar, yakalanan serbest bırakılıyor. Şimdi de silahlar patlamaya başladı. Kardeş kardeşe düşman ediliyor, acaba sebep ne?
Bugün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, 1 Mayıs 2006 yılında 2 yurttaşımıza polisin uyguladığı orantısız şiddet ve kullandığı biber gazı nedeniyle Türkiye'yi 15 bin euro tazminata mahkûm ettiğini öğrendik. Sayın Bakana soruyoruz, tutuklu sayısını veremiyor, hâlâ "Şiddete karşıyız." diyor. Şiddeti uygulayan kim? Ve öyle umuyoruz ki daha milyonlarca euro tazminat ödeyecek ülkemiz. Ülkemiz bunu hak etmiyor. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz bugün? Hekimlerimiz dövülüyor, öldürülüyorlar. Öğretmenlerimiz bıçaklanıyor, çocuklara tecavüz ediliyor, kadınlar öldürülüyor. Her gün yeni ölümcül iş kazalarını işitiyoruz. Bütün bunların nedenlerini araştırmak, çözümünü bulmak ve ülkeyi mutlu insanların yaşayacağı şekilde iyi yönetmek hükûmetlerin görevi değil midir? Hâlâ engellilerimizin sorunu var, emeklilerimizin sorunu var çözümlenmemiş, yaşlılarımızın sorunu var.
Tüm AKP milletvekillerinin ülke sorunlarımızın çözülmesi için çaba göstermeleri umuduyla saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)