| Konu: | SREBRENİTSA KATLİAMININ 18'İNCİ YIL DÖNÜMÜNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 137 |
| Tarih: | 11.07.2013 |
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Srebrenitsa katliamının yıl dönümüyle ilgili söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben Bursa'da Mollaarap Mahallesi'nde doğup büyümüş bir kişiyim. Bu mahallede Bosna ve Sancak bölgesinden gelen kardeşlerimizle birlikte büyüdük. Daha sonra, 1991 yılında başlayan o Sırp ve Hırvat saldırılarında onlarla birlikte bu acıları yaşadık. Srebrenitsa'yı da yine o tarihlerde öğrendik. 250 bin Boşnak şehit olmuş 1991 ila 1995 yılları arasında. Srebrenitsa'da 11-12 Temmuz 1995 günlerinde 12 bin kişi akla gelmedik işkencelerle şehit edildi. Depolara, ambarlara toplanan binlerce kişi organları kesilerek, derileri yüzülerek, yakılarak ve diri diri toprağa gömülerek öldürüyorlardı. Erkeklerin gözleri önünde bütün kadınların ırzına geçiliyordu. Hamile kadınların karınlarını deşerek cenin kesmek de bu Sırp alçaklarının çok hoşlandıkları işkencelerdendi. Kaçmayı başaranları köpeklere parçalatıyorlardı.
Sorarım size, annesinin önünde 1,5 yaşındaki bebeği parçalayıp derisini yüzerek etini kızartıp annesine zorla yedirmek için ne türlü bir canavar olmak gerekir? Ancak bütün bu alçak katiller sadece tetikçilerden ibarettir. Ne yazık ki bu soykırımın gerçek failleri, her biri tek dişi kalmış canavar olan yine Hristiyan Batı dünyasıdır. Birleşmiş Milletler Barış Gücü, NATO ve başta Hollanda olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinin askerleri bu vahşete seyirci kalmış, hatta çok sayıda Sırp'la birlikte soykırıma iştirak etmişlerdir. Srebrenitsa'da sokaktaki adama sorarsanız, size Hollandalı askerlerin Boşnak kadınlarına nasıl tecavüz ettiklerini anlatacaklardır.
Esasen, katliamdaki sorumluluğundan dolayı bugüne kadar sadece Sırp General Radislav Krstiç 2001 yılı Ağustos ayında Lahey'deki Milletler Arası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından soykırım suçlusu bulunup kırk altı yıl hapisle cezalandırılmış ve böylece Srebrenitsa'da yaşananlar modern tarihin ilk soykırımı olarak resmen tarihe geçmiştir. Portekizli hâkim Almiro Rodrigues mahkemenin kararını Krstiç'in yüzüne "General Radislav Krstiç, siz soykırım suçundan, insanlığa karşı işlenen suçlardan ve savaş kurallarını çiğnemek suretiyle cinayet işlemekten dolayı suçlu bulundunuz. General Krstiç, siz oradaydınız, siz binlerce Bosnalı Müslüman'ın katledilmesinden suçlusunuz, siz insanlara inanılmaz acılar yaşatmaktan suçlusunuz, siz 1995 yılının Temmuz ayında kötülüğe, şerre rıza gösterdiniz. İşte, bu yüzden, mahkeme sizi suçlu bulmuş ve sizi kırk altı yıl hapse mahkûm etmiştir." şeklinde okuyarak Srebrenitsa'da o meşum temmuz günlerini, yaşananları temelde kötülük ve şer olarak tanımlamıştı.
Bu soykırımda asıl sorgulanması ve yargılanması gereken Sırp canilerden çok, Srebrenitsa'yı güvenli bölge ilan ederek Boşnakların silahlarını toplayıp onları Sırp katillere teslim eden, hava harekâtını kasıtlı olarak engelleyen Birleşmiş Milletlerin yetkilileri olsa gerek.
Srebrenitsa ve Bosna'nın her yerinde bu soykırımları yapanların kurbanları olan Müslüman Boşnaklara hep aynı lafı söyledikleri naklediliyor: "Siz Türkleri artık burada görmek istemiyoruz." Sırplar açıkça Osmanlı'dan intikam aldıklarını söylüyorlarmış. Bosna'da işkenceyle öldürülenler bizim insanlarımız, ırzına geçilenler de bizim kadınlarımız lakin bu şuur elbette bizim milletimizde var.
O günlere yine çarpıcı bir örnek, küçük bir çocuk yaralandığında, annesinin kucağında annesine sorar "Anne, küçük çocukları küçük mermilerle mi vururlar?" diye. Ama gerçek öyle değildir, ayrım etmezler küçük-büyük ve çocuk, annesinin kucağında şehit olur.
Bosna'da, veda ederken herkese "Allah'a emanet." derler, ben de bütün şehitlerimizi ve Bosna bölgesindeki, Srebrenitsa'da şehit olanlarımızı Allah'a emanet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)