GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:137
Tarih:11.07.2013

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İkinci yıl yine yasamanın son günlerinde gelenekselleşmeye başlayan, çok olumlu bir iş yapıyoruz. Bu sene dört partinin iş birliğiyle, yapılması gereken düzenlemeleri?

(AK PARTİ ve MHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Sayın Başkan, bir daha başlatır mısınız.

BAŞKAN - Sayın Özel, hitap edin Genel Kurula, lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Geçen sene de son gece uzlaşıyla çok doğru işler yapmıştık. Bu gece de her partinin milletvekillerinin gönlünden geçen bir işi hem de bu sefer dört partiyle birlikte çok güzel bir uzlaşmayla, çok doğru işler yapıyoruz. Üzerinde konuştuğumuz maddelerde, özellikle bu madde ve öncekinde Kırıkkale'de ve Afyon patlamalarında hayatını kaybeden şehitlerimizin mevzuattaki eksiklikten dolayı alamadıkları hakları veriliyor, bu çok doğru bir yaklaşım. Vazife malulü diye bir uygulamanın olmaması, evinden ayrılıp asker ocağına katıldıktan sonra kişinin başına ne gelirse gelsin, hepsinin aynı haklardan yararlanması gerektiğini ilkesel olarak savunuyoruz. Bütün şehit ailelerine, çocuklarını kaybetmiş olan bütün annelere, babalara bir kez daha rahmet diliyoruz, onların yüreğindeki yangını en içten duygularımızla paylaşıyoruz Cumhuriyet Halk Partisi olarak.

Benim ifade etmek istediğim bir diğer husus: Dün burada yine hepimizin yüreğini hoplatan bir konuya değinmiştim, 8 tane Gezi tutuklusuna Metris'te yapılan kötü muameleyle ilgili, o konudaki şüphelerle ilgili. Adalet Bakanlığından bugün öğle saatlerinde, onun altına imza atan 30 milletvekilinin odalarına -biz, Adalet Bakanına ulaşamadığımız için, konutuna yıldırım telgraf çekmiştik- bir cevap geldi. Cevabı okuyunca içim rahatlamıştı açıkçası. Demek ki iddialar doğru değilmiş diye düşünmüştüm ama akşam saatlerinde gelen somut bilgiler tamamen tersinde -bu cevabı da sizlerle daha sonra paylaşacağım- Adalet Bakanlığında bu basın açıklamasını kim kaleme aldıysa, hani Ahmet Kaya'nın şarkısındaki gibi "Nereden baksan tutarsızlık", nereden baksan bir eksiklik var. Şimdi, diyor ki birincide: "Buradaki kişiler, görevi yapan güvenlik güçlerine direnmekten yakalandıkları için hepsi aynı yere konulamaz, ayrı ayrı konulmaları lazım." Beni çocukların avukatlarından bir tanesi, Yelda Hanım aradı ve dedi ki: "Biz de inanamıyoruz çünkü çocuklar toplantı ve gösteri yürüyüşüne muhalefet olan 2911 sayılı Kanun'dan tutuklandılar ama hem Bakanlığın açıklaması hem de Metris Cezaevi'nin uygulaması `polisin görevine engel olmak' denen ve adli bir suçtan dolayı tutuluyorlar. Adli suçlu olunca, aynı suça karışan adli suçlular ayrı dağıtılıyor. Oysaki tutuklama gerekçesi elimizde ve suçları siyasi, bu yüzden de birlikte kalmaları gerekir. Metris'te bu imkân yoksa mutlaka bunların Silivri'ye yollanması gerekir." Peki, dedim, öyle diyorsunuz da bakın altta ne diyor; Bakanlık demiş ki: "İlgili kişilerin kaldıkları bölümlerde cinayet, hırsızlık, gasp, uyuşturucu, cinsel suçtan kalan kimse yok." Hemen bana? Çocukların isimlerini okumayacağım ama sizlerle paylaşabilirim: A.S., U.A., O.T., M.Y., bütün çocuklar? Mesela, bir tanesi, eniştesini ve kız kardeşini öldürmekten; diğeri, kendi eşini öldürmekten; diğeri, kan kardeşini öldürme kastıyla yaralamaktan; bir diğeri, bıçaklı yaralama ve gasptan yani her birinin koğuşundaki isimleri verdi avukat hanım. Akıl alır gibi değil.

Devam ediyoruz; oruç tutmayanlarla ilgili bir şey var, ben onu dile getirmemiştim ama dile gelmiş İnternet sitelerinde başka kaynaklardan. Burada diyor ki: "Oruç tutan, tutmayan karışık bütün koğuşta." Bir çocuğun koğuşunda oruç tutmayan kimse olmadığını "Nasıl yemek yiyeceksin burada? Neden oruç tutmuyorsun?" baskısı geldiğini söylüyor.

Yine bir diğer mesele var, diyor ki: "Kurum müdürü -son açıklama- 8'iyle de tek tek görüştü ve yazılı beyanlarını aldı `şikâyetçi değilim' diye." Çocukların avukatı diyor ki, ben de konuştum: "Ortacılığı düzgün yaparsan, çayı pişirirsen, temizliği mükemmel yaparsan bu koğuş sana cennet olur, yoksa cehennem olur." gibi bir yaklaşım söylenmiş. "Neden imza attın?" "Ben nasıl imza atmayayım? `Koğuştaki durumum kötü' desem, akşam yine o koğuşta yatacağım. Avukat hanım, lütfen bir şey yapın." demişler ve bu temizliğe ve muameleye zorlanan çocuklardan bir tanesi, vücudunda 3 tümör tespit edilmiş, radyoterapi gören bir arkadaşımız. Bakanlığın açıklamasının iler tutar, tutulacak yanı yok.

Bu salondaki herkesten, özellikle de Sayın Bakandan bu konuya yarın bir el atmasını rica ediyoruz. Yarın savcıyla görüşülecek, bu çocukların uygun bir hapishaneye naklini talep ediyoruz.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)