| Konu: | SÖZLEŞMELİ ERBAŞ VE ER KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP BAŞKANVEKİLİ YALOVA MİLLETVEKİLİ MUHARREM İNCE'NİN; TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 138 |
| Tarih: | 12.07.2013 |
MHP GRUBU ADINA MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) - Sayın Bakan, Meclisi selamladıktan sonra, önce sizin dikkatinizi bir hususa çekmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Sayın Başkan; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, bu millet hiç kimseye "Sen Türk'sün" dememiştir, zorla kimseyi Türk yapmamıştır; bu millet ve bu devlet herkese "Sen de Türk'sün" demiştir. Büyük bir tarihin arkasından büyük bir medeniyetin devam ettiricisi olarak ve yedi düvele karşı varlığını korumuş bir millet olarak "Sen kenarda kalma, kendini yabancı hissetme, hepimiz aynıyız, sen de Türk'sün." demiştir. Göreviniz icabı ve geçmişiniz icabı siz bunu biliyorsunuz, siz bunu biliyorsunuz Sayın Bakan.
ÖZDAL ÜÇER (Van) - O yüzden mi Zilan katliamını yapmıştır, o yüzden mi Dersim katliamını yapmıştır, o yüzden mi Amed katliamını yapmıştır?
MÜNİR KUTLUATA (Devamla) - Bu milleti, bu yüce milleti, bu yüce gönüllüğünden ötürü devamlı suçlamak bu milletin oyuyla iktidar olmuş bir iktidarın mensuplarına yakışmıyor.
Şimdi, yasaya geliyorum, tasarıya geliyorum.
Değerli milletvekilleri?
ÖZDAL ÜÇER (Van) - Herkese zorla "Türküm" dedirtiyorsunuz. Her sabah çocuklara "andımız" diye bir yenin okutuyorsunuz.
MÜNİR KUTLUATA (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu tasarının adı uzun ama amacına göre adlandırmak gerekirse, bu tasarı askerliği Türk vatanını koruma görevi olmaktan çıkaran, Türk ordusunu da silahlı terör örgütü güçleri önünde engel olmaktan çıkaran bir tasarıdır. Tasarı bunu 17 ve 18'inci maddeleriyle yapıyor. 17'inci madde Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun 2'nci maddesinin birinci fıkrasını değiştiriyor, diyor ki: "Askerlik harp sanatını öğrenmek ve yapmak mecburiyetidir."
OKTAY VURAL (İzmir) - Lejyoner yani.
MÜNİR KUTLUATA (Devamla) - Aslına bakıyorsunuz İç Hizmet Kanunu'nda orijinal hâl şudur: "Askerlik Türk vatanını, istiklal ve cumhuriyetini korumak için harp sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyetidir." "Türk vatanını, istiklal ve cumhuriyetini korumak için" kısmını çıkarıyorsunuz. Merak edilen konu şudur, bu tasarının İç Hizmet Kanunu'nun 35'inci maddesinin arkasına saklanmasından şüpheleri celp eden husus şudur: Neden bunu çıkarıyorsunuz? Kanunu getirenlere soruyorum, tasarıyı getirenlere soruyorum. Mademki bunu çıkarıyorsunuz, bakın yeni bir madde yazmıyorsunuz, bir kanun maddesinin baştaki sebep olan hükmünü çıkarıyorsunuz, kalan kısmını yazıyorsunuz. Kalan kısmı nedir? "Harp sanatını öğretmek." Baş kısım nedir? "Türk vatanını, istiklal ve cumhuriyetini korumak" o zaman neden şunu yapmıyorsunuz, dürüstlük bunu gerektirir, demek gerekir ki: "İlgili maddenin İç Hizmet Kanunu'nun 2'nci maddesinin birinci fıkrasından `Türk vatanını, istiklal ve cumhuriyetini korumak için' kısmını çıkarıyoruz." dersiniz, o zaman yeni bir madde yazmadığınıza göre kalan kısım kanun hükmü olarak devam eder. Bunu diyemiyorsunuz, çünkü bunu demiş olmak maksadı ele vermiş olur. Burada bile maksadın gizlendiğini çok açık şekilde görüyoruz.
Şimdi, askerlik vatanı korumak için yapılmayacak ise askerlik ne için yapılacak, bunun bilinmesi lazım. Askerlik ne için yapılacak, bunu kürsüye çıkan kanunun ilgilileri ve sorumluları açıklaması lazım. Öyle anlaşılıyor ki, demek istiyorsunuz ki: "Harp sanatı bir altın bileziktir öğren, nerede uygularsan uygula." Kanunun şekli budur. Eğer bu hâle getiriyorsanız, o zaman, bunu, taşeronlara mı vereceksiniz, kurslar eliyle mi yerine getireceksiniz, bunları da burada açıklamanız gerekirdi.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Madde 18'de o yazmıyor.
MÜNİR KUTLUATA (Devamla) - Madde 18'de çok daha kötü şeyler yazıyor. Şimdi madde 18'e geliyorum. İftihar ettiğiniz madde 18'e şimdi geliyorum.
Şimdi, bu kanunda bu değişikliğin zamanlaması da çok enteresan. Bakın, değerli milletvekilleri, bu değişiklik yani askerliği Türk vatanını koruma vazifesi olmaktan çıkaran değişiklik sözleşmeli askerlik uygulamasının iflas ettiği, iflas ettiği de, söz konusu bu kanun tasarısının daha giriş genel gerekçesinin ilk cümlelerinde açıklanıyor; "İflas etti." deniliyor, deniliyor ki, ifadeyi aynen alıyorum: "2013 yılı için 24 bin, 2014 yılı için 33 bin olarak öngörülen sözleşmeli personel alma konusu, sadece 579 olarak gerçekleşebilmiştir." Bakın, 57 bin fiilî kadroya karşı 579 sözleşmeli asker temin edebilmişsiniz yani sadece yüzde 1'ini temin edebilmişsiniz. Buradan görmüş olmalısınız ki, hiç bilmiyor olsanız bile buradan görmüş olmalısınız ki bu iş parayla, maaşla yaptırılamaz, bu iş vatan sevgisiyle yaptırılır. Daha bu konu görüşülürken aynı kanunun içinde, diğer taraftan, siz bunu vatan vazifesi olmaktan çıkarıyorsunuz. Bunu sizlerin takdirine bırakıyorum.
Tasarının 18'inci maddesine gelince: Değerli milletvekilleri, tasarının 18'inci maddesi bakın, 35'inci maddeyi düzenliyor. 35'inci madde çok kısa bir madde: "Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Türk yurdunu ve Anayasa'yla tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini korumaktır görevi." vazife bu. Şimdi, siz bunu çıkarıyorsunuz, diyorsunuz ki: "Vazife, Türkiye'ye dışarıdan gelecek tehditlere karşı Türk yurdunu korumaktır." Eğer burada maksat, "Bu 35'inci madde ihtilallere gerekçe yapıldı." diye bunu düzeltmek olsaydı, siz bunu çok net bir şekilde tahkim ederdiniz; yanlış anlamaya, mazeret olmaya sebep olmasın diye tahkim eder, ihtilallere mazeret edilemeyecek hâle getirir, güçlendirirdiniz. Bizim de bir itirazımız olmazdı, bu geçerdi ama siz bu genel şikâyet konusu olan, yanlış anlaşıldığı zannedilen bir maddeyi bahane etmek suretiyle Türk ordusunu terör güçlerinin önünden çekiyorsunuz. "Terör güçleri yurt dışına çıkıyor" derken, çıktı mı, çıkmadı mı, diye Türkiye'yi tartıştırırken, çıkmadığını sonra kendi ağzınızla ifade etmişken, Türk ordusunu fiilî olarak olmasa bile görevi itibariyle yurt dışına çıkarmış oluyorsunuz. Bunlar gerçekten yakışmıyor. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, eğer 35'inci maddeden şikâyet var idiyise bu, bu tarzda tahkim edilir ve yanlış anlamalara fırsat verilmezdi. Eğer siz 35'inci maddeyi ihtilal gerekçesi olarak görüyorsanız, o zaman ihtilallerin de meşru olduğunu kabul etmiş duruma düşersiniz. İhtilaller hiçbir şekilde meşru değildir, hiçbir maddeye de dayandırılacak hâli yoktur. Ayrıca Anayasa'mızda"Kaynağını Anayasa'mızdan alamayan hiçbir gücün kullanılması meşru değildir." denildiğine göre hiç kimse bunu ihtilal gerekçesi, önceden de yapmış olamaz, şimdi de ihtilal gerekçesi sayılamaz. Ama neden bu Türk Silahlı Kuvvetlerinin görevi bu şekilde daraltılıyor ve içerideki alan silahlı terör örgütüne bırakılmış oluyor?
Şimdi, iktidarın bir sıkıntısı vardı. Terör örgütü, "Yurt dışına çıkıyorum." demek suretiyle anlaşma, sözleşme, terör örgütüyle pazarlık yapılan zelil masalarda, zelil görüşme masalarında Türk milleti ve Türk ordusu yenilmiş, kaybetmiş taraf olarak Hükûmet tarafından kabul edilip bu görüşmeler yapılırken göstermelik bir yurt dışına çıkış hareketliliği bekleniyordu, öyle gösteriler yapıldı ve sonunda gelindi denildi ki: "Bu sırada Türk Silahlı Kuvvetleri ne yapacak? Görevi teröristi etkisiz hâle getirmek ve vatan bütünlüğünü korumak. bu sıkıntı konusuydu, ve verilen şifahi talimatlarla Türk güvenlik güçleri seyirci konumuna getirildi.
Şimdi, bu kanunla yapılan, değerli milletvekilleri, eğer bu tasarı kabul edilirse bölücü güçlerle mücadele etmek Türk ordusunun görevi olmaktan çıkarılıyor ve iktidarın Türkiye'de alanı, bölücü silahlı güçlere fiilî teslim hâli resmiyet kazanmış oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜNİR KUTLUATA (Devamla) - Bu bakımdan bu vicdani sorumluluğu, bunun yarın sorulabilecek Türk milleti nazarında hesabını göze alabilenler varsa bu kanunun geçmesi için gayret sarf edecekler, değilse Türk milletinin bu kadar örselenmesi ve bölünmesi yolunda katkı yapmanın vebaline girmemek gerekir düşüncesiyle yüce Meclisi bu yanlış yoldan çevirecekler. Takdir sizin.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)