GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SÖZLEŞMELİ ERBAŞ VE ER KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP BAŞKANVEKİLİ YALOVA MİLLETVEKİLİ MUHARREM İNCE'NİN; TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:138
Tarih:12.07.2013

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu kürsü milletin kürsüsü; bizler de bu kürsüyü onun adına kullanıyoruz. Bugün devletine ve milletine hizmet eden bir kişinin, bir uzman erbaşın şahsıma gönderdiği bir mektubu sizlerle paylaşmak istedim, onların sesi olmak istedim. Bu cümleleri, en güzel yıllarını, gençliğini vatan savunmasına ve milletine hizmetkârlığa adamış birinin, âdeta büyük aşkından karşılık görememiş bir sevgilinin duyguları olarak gördüğüm için sizlerle de paylaşmak istedim, olur ya, senelerdir ifade ettiğimiz sıkıntıyı belki onun cümleleri sizlere daha iyi anlatır diye. Uzman erbaş kardeşimiz, 45 yaşını doldurduğundan üzerindeki üniforması, ayağındaki botları çıkarılmış, binlerce uzman erbaştan sadece birisi.

Şöyle diyor bu kardeşimiz: "Sayın Vekilim, geçen hafta cuma günü itibarıyla yirmi yıl önce gönüllü olarak girdiğim Türk Silahlı Kuvvetlerine ve gönüllü olarak giydiğim üniformamı zorunlu olarak çıkarmak zorunda kaldım. Son cumaydı, üniformama veda edecektim. Sabah zor kalktım ve üniformamı çok değişik duygular içerisinde elim titreyerek giydim ve botlarımı bağladım. İçimden servise binmek gelmiyordu, iş yerine yürüyerek gittim. İşe son kez üniformayla gitmek benim için çok zor oldu. Yolda giderken hep düşündüm `Ben bir yerde hata yaptım da yirmi yıldır giydiğim, üzerimde şerefle taşıdığım üniformamı zorla mı çıkartıyorlar?' diye. Sicilim pekiyiydi. 60 adet takdirim vardı. Dosyamda hiçbir cezam yoktu. Bir gün dahi istirahat almamıştım. Bir yıl yurt dışında görev yaptım. Yıllarca, çocuklarım hastalandığında eşime `Sen götür, benim işim var.' dedim. Yıllarca gönüllü hafta sonu mesaiye kaldım ama şimdi bakıyorum, 45 yaş sınırı nedeniyle dört saat sonra bu üniformayı giyemeyeceğim. Gönül isterdi ki kendi isteğimle ayrılayım. İşe gidene kadar bunları düşündüm. Sıkıntılar başlamıştı eşim ve benim için, psikolojimiz bozulmuştu. Evdeki yaşanan olaylardan çocuklar da etkilenmişlerdi. İşte o gün gelip çatmıştı ama o günü yaşamak çok zordu, ancak onu yaşayan bilirdi. O son gün saatler geçmek bilmiyordu ve öğlen olmuştu. Öğleden sonra komutanımdan son iznimi aldım ve eve geldim. Botlarımın bağlarını çözdüm, içeri girdim, üniformamı her zamanki yerine astım. Botlarım üç gündür kapının önünde duruyor, ne eşim ne de ben botlarımı içeri almıyoruz. Sanki botlarımı yeniden giyecekmiş gibi her sabah onlara umutla bakıyorum.

Herhangi bir kimse özel bir şirkette 1.000 lira ile işe girse, yirmi yıl sonra ikiye, üçe katlanır ama ben mesleğe yeni başlayan uzman arkadaşımla yirmi yıldır hep aynı maaşı aldım, çünkü kamu kurum ve kuruluşlarında tek ek göstergesi olmayan biziz. Bir yılda herhangi bir nedenle üç ay istirahat alsak atılırız, bir yılda otuz gün disiplin amirlerimizden ceza alsak ya da mahkeme kararıyla bir gün ceza alsak işten atılırız.

Bütün herkese kadro verdiniz, uzman erbaşlara neden kadro verilmiyor, neden bizlere sahip çıkılmıyor? En zor şartlarda, terörle mücadelede en ön saflarda mücadele ettiğimiz için mi," diye soruyor.

"Sayın Vekilim, 45 yaşından sonra Türk Silahlı Kuvvetleri bizi istemiyorsa, devlet memuru yapsınlar 56 yaşına kadar. 2010 ağustos yasasında 45 yaş sınırıyla sözleşmesi feshedilen uzman erbaşlar maaş bağlanana kadar memur edilir denildi ve memur oldular. Yanlarındaki memurlar 56 yaşına kadar çalışabilir iken `Sen uzman erbaşsın, gününü doldurup emekli olacaksın' denildi. 6000 sayılı Yasa, uzman erbaşları memur değil mağdur etti." diyor.

Değerli arkadaşlar, bu ve benzeri birçok sitemlerde bulunuyor. Gerçekten bu sese kulak vermemiz lazım çünkü 43 bin uzman erbaş adına konuşuyor bu kardeşimiz ve bu kardeşimizin oğlu da bir mektup yazmış yine. Kısaca şunu söylüyor: "Babamın haksızlığa ve adaletsizliğe maruz kaldığını düşünüyorum. Bu durumda benim gibi nice uzman erbaş çocukları var, ben sadece onlardan biriyim. Bu sorunun giderilmesinin üniversite hayallerimin gerçek olmasını sağlayacağını düşünüyorum." diyor.

Kıymetli arkadaşlar, bir de 8 yaşında bir kızı var, o da kendi kalemiyle derdini anlatmak istemiş, bir ev çizmiş. Bu "Bugüne kadar bir evimiz olmadı, ben resmini çizip gönderiyorum." diyor.

Kıymetli arkadaşlar, bu satırlar, bu çizgiler samimi çizgiler. Bu siyaset üstü bir mesele.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

S.NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Gelin bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak çözelim ve umut içinde olan birçok uzman erbaşa da Parlamentomuzun şefkatini gösterelim diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)