GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SÖZLEŞMELİ ERBAŞ VE ER KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP BAŞKANVEKİLİ YALOVA MİLLETVEKİLİ MUHARREM İNCE'NİN; TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:138
Tarih:12.07.2013

ALİ DEMİRÇALI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 479 sıra sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 5'inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde demokratik süreci kesintiye uğratan darbeler Türk Silahlı Kuvvetlerine de kan kaybettirmiştir. Darbe dönemlerinde yüzlerce, binlerce asker yasa dışı görüş ve inanç edinmek suçlamasıyla mahkeme kararı olmadan ordudan atılmış, açlık ve sefalete mahkûm edilmiş, birçoğu fiziki olarak da işkenceden geçirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, haklarında hiçbir mahkûmiyet kararı olmadan, yasa dışı görüş ve inanç edinmek suçlamasıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenlerin mağduriyetini telafi etmek için 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na geçici madde 32'ncinin eklenmesini kabul etmiştir. Söz konusu yasa 22 Mart 2011 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Gerek Sayın Başbakan gerekse Hükûmet üyeleri sık sık, Yüksek Askerî Şûra kararlarıyla ordudan atılan askerlerin göz yaşlarını dindirdiklerini, hayır dualarını aldıklarını söylemektedirler. Zulmü ve haksızlığı telafi etmek, darbelerle açılmış yaraları sarmak, mazlumların göz yaşlarını dindirmek hiç kuşkusuz onurdur. Lakin uygulamada yasanın mağduriyetlerinin tümüyle giderilmediği, darbecilerin açtığı yaralara geçici madde 32'nin açtığı yaraların eklendiği anlaşılmaktadır.

28 Şubat 1997 sürecinde irticai faaliyet ile suçlanıp Yüksek Askerî Şûra kararıyla ilişiği kesilen askerlere özlük hakları iade edilirken, önceki darbe mağdurlarının umutlarının boşa çıkartıldığı görülmektedir. Örneğin yasanın hak başlangıcının 12 Mart 1971 olarak belirlenmesine karşın, 12 Mart 1971 muhtırasından sonraki dönemde ilişiği kesilen askerlerin geçici madde 32'den yararlanma başvuruları reddedilmiştir. Ret gerekçesi olarak 12 Mart döneminde mahkeme yolunun açık olduğu ileri sürülmüştür. Bu durum Türkiye Cumhuriyeti'nin imzaladığı etkin başvuru ve adil yargılanma haklarını düzenleyen uluslararası sözleşmelere açıkça aykırıdır. 12 Mart darbesi mağduru askerler gibi, olağan dönemde kararnamelerle ilişiği kesilen askerler de haksızlığa karşı etkili başvuru ve adil yargılanma hakkını kullanamamışlardır.

Yine, görüş ve inançları nedeniyle okullarıyla ilişiği kesilen askerî öğrenciler ağır derecede mağdur olmuşlardır. Rütbe takmasına bir gün kala, bir hafta kala disiplin notu birdenbire düşürülerek harbiyeden atılan öğrenciler, er olarak kışlaya gönderilmek suretiyle cezalandırılmışlardır ve aileleri ağır tazminat yüküyle ezilmişlerdir. Keza, olağanüstü dönemlerin yargı bağımsızlığından ve yargıç güvencesinden yoksun sözde mahkemeleri eliyle hüküm giyen personel de yasadan yararlandırılmamıştır.

Kısacası, 2011 yılında yürürlüğe giren geçici madde 32, Yüksek Askerî Şûra kararlarıyla açılan yarayı sarmıştır ama önceki darbeler dönemlerinde açılan yaraları daha da kanatmıştır. Aradan aylar, yıllar geçmiş ama Hükûmet, geçici madde 32'den yararlanmayan mağdurlar için hiçbir adım atmamıştır. Bu çalışmanın sürüncemeye bırakılması, geçici madde 32 mağdurlarının yaralarını kanattıkça kanatmaktadır. Yüksek Askerî Şûra mağdurlarının yaralarını saran, gözyaşlarını dindiren Sayın Hükûmetin, 12 Mart ve 12 Eylül darbesi mağduru askerlerin de yaralarını sarması, gözyaşlarını dindirmesi, hayır dualarını alması vicdan borcudur.

Sayın Bakan, çok açık ve net bir açıklama yapmalısınız. Bu mağdurlar için bir düzenleme yapacak mısınız, yoksa "Bizden bu kadar." deyip kaderleriyle baş başa mı bırakacaksınız?

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)