| Konu: | SÖZLEŞMELİ ERBAŞ VE ER KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP BAŞKANVEKİLİ YALOVA MİLLETVEKİLİ MUHARREM İNCE'NİN; TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 138 |
| Tarih: | 12.07.2013 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli üyeler; 479 sıra sayılı Tasarı'nın İç Hizmet Kanunu'nun 35'inci maddesini değiştiren 18'inci maddesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Meclis bugün Türkiye demokrasisi bakımından bir psikolojik eşiği aşma noktasına gelmiştir. Bu, Türkiye demokrasisi bakımından sevinç duyulacak bir durumdur. Keşke bu durumu 12 Eylülden hemen sonraki Meclis yapsaydı, keşke bundan önceki meclisler yapsaydı, keşke 23'üncü dönem yapsaydı, keşke 12 Eylül 2011 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önerge üzerine yapılmış olsaydı. Ama bugün de bu değişikliğin yapılmış olması sevindiricidir. Umarım, bundan sonra Türkiye darbe ve darbeleri konuşmaz ve Türkiye demokrasisi darbeler dışında demokrasisini geliştirmek amacıyla bütün eksiklerini giderir.
Değerli arkadaşlar, Amin Maalouf son kitabı Doğu'dan Uzakta'nın girişinde Fransız kadın filozof Simone Weil'in bir sözüne atıfta bulunuyor: "Kaba kuvvetle ilişkiye maruz bırakılan her şey alçalır. Darbeyi indiren de, darbeyi yiyen de aynı kirlenmeyi yaşar." Siyaset de halen darbelerin tahribatını yaşıyor. Hukuk darbelere dayanak ve gerekçe sunamaz. Böyle bir şey hukukun kendi kendini inkârı olur. 35'inci madde darbeleri meşrulaştıracak bir hüküm değil, ancak, darbeciler, bu maddeyi hukuku katleden darbeci eylemlerini ve sonrasındaki insanlık suçlarını meşrulaştıracak bir sığınak olarak gördüler ve en kötü şekilde istismar ettiler. Bu nedenle, 35'inci maddeyi sıradan ya da masum bir hukuk kuralı olarak görmek mümkün değildir. Kirli ve kanlı bir sığınağın adıdır 35'inci madde. Bu Meclis bunu temizlemekle demokrasi, hukuk devleti ve insanlık onuru adına tarihî bir görevi ifa etmiş olacaktır.
Esasen, 35'inci maddeyi bugüne kadar hukukumuzda muhafaza etmiş olmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına da büyük bir ayıptır. Bundan önceki dönemlerin bu ayıpta da payı büyüktür. Bu nedenle, bugün bunun yapılacak olması da çok önemlidir. Gecikerek de olsa bu ayıbı temizleyerek tarih karşısında darbelerin bedelini doğrudan canıyla, bedeniyle, hayatının maddi ve manevi alanlarıyla yaşamış insanlarımıza karşı vicdan borcumuzu yerine getirmiş olacağız. Ayrıca gelecek nesillerin hafızasına açık alınla yerleşeceğiz.
Lakin sadece 35'inci maddeyi değiştirmek yetmez. Hukuk düzenimizi, darbenin ürünü ve darbeci anlayışın yansıması olan bütün kanunlardan kurtarmak zorundayız. Bütünsel bir temizlik yapmak zorundayız. Bu da yetmez, yönetim pratiklerini de darbeci ruhtan arındırmak zorundayız. Bu da yetmez, darbeci mantığa akraba olan her türlü zihniyet unsurunu da siyasal hayatımızdan ve toplumsal dokumuzdan silmek zorundayız.
Demokratik yollarla seçilmiş yönetimleri zorbaca devirmenin hiçbir izahı, hiçbir mazereti, hiçbir meşruiyeti yoktur ve olamaz. Bu anlamda, darbe nerede ve kime karşı yapılırsa yapılsın milletin iradesine karşı ağır bir suçtur, demokrasiye karşı ağır bir suçtur, dahası insanlığa karşı bir suçtur. Darbeleri olduğu kadar darbecilik heveslerini, darbe beklentilerini ve darbe destekçiliğini kayıtsız şartsız lanetlemek demokrasinin, insanlık onurunun ve vicdanın gereğidir. Bu görevi, bugün, bu kürsüden yerine getirmekten şeref duyduğumu, tüm halkımıza ve kamuoyuna huzurlarınızda bildiriyorum ve İç Hizmet Yasası'nın 35'inci maddesinin değişecek olmasından demokrasimizin büyük bir kazanç sağlayacağını umuyor ve darısının diğer antidemokratik hükümlerde olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP, AK PARTİ ve BDP sıralarından alkışlar)