| Konu: | SÖZLEŞMELİ ERBAŞ VE ER KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUP BAŞKANVEKİLİ YALOVA MİLLETVEKİLİ MUHARREM İNCE'NİN; TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 139 |
| Tarih: | 13.07.2013 |
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 479 sıra sayılı Kanun'un 29'uncu maddesiyle ilgili verdiğimiz önergeyle alakalı söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gülhane Askerî Tıp Akademisi, yüz on beş yıllık şerefli geçmişiyle çok değerli hizmetler vermiş bir kurumdur. Tabii, burada, bu maddede yine bu kurumun yönetimiyle alakalı ufak bir değişiklik yapılıyor. Aslında, tabii ki oranın daha iyi hizmetler yapabilmesi, sağlık hizmetlerini daha iyi yapabilmesi açısından her türlü değişikliği öngörmekte fayda var diye düşünüyorum.
Burada, günlerdir torba yasada ve bu 479 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nda uzunca saatlerdir tartıştığımız konulara baktığımızda, daha çok kanunların içeriğinden ziyade, bu kanunların neyi getirdiği, neyi götürdüğü, ne yapmak istediği üzerinde tartışılıyor. Bazen de haddini aşan mecralara da ulaştığına da şahit oluyoruz.
Ben, konu sağlıkken âcizane, burada, yine askerdeki intihar vakaları, eğitim zayiatlarıyla ilgili -tabii ki herkes kendisine göre birtakım yorumlarda bulunur ama- eksik gördüğüm bir şeyi buradan ifade etmek istiyorum. Hepinizin bildiği gibi gençlerimiz askere alınırken sağlık kontrollerinden geçiriliyor. Ben de askerliğimi 207'nci dönem Topçu Asteğmen olarak yaptım ve sağlık kontrolünden geçenlerden bir tanesiyim. Sadece fiziki özelliklerinize bakıp herhangi bir hastalığınızın var mı yok mu olduğunu sorarak bir sağlık muayenesinden geçip askere alınıyorsunuz. Bu tür vakalarda, intihar vakalarında veya bir arkadaşını bir şekilde yaralayan, öldürenlerin durumlarının ne olduğuyla alakalı herhangi bir inceleme yapıldı mı, yapılmadı mı bilmiyorum ama askerde benim şahit olduğum, o fiziki birtakım kontrollerden geçmesine rağmen psikolojik hastalıkları olan "psikopat" dediğimiz insanlar, şizofren noktasında olan insanların oradaki varlıklarına ben bizzat şahit oldum. Onlar, o askerliklerini bitirmesi, defalarca kaçıp vukuat işlemelerine rağmen yine o kışlada, o bölükte veya bataryada askerliklerini bitirmesi için ısrarla devamı noktasında bir karar vardı, hâlen daha bu tür uygulamalar var mıdır yok mudur bilmiyorum ama, özellikle psikolojik anlamda bu sağlık kontrollerinin yapılmasında bu tür sakıncaları olan, psikolojik problemleri olanların da askere alınmasında veya bunların askerliklerinin yaptırılmasının daha farklı metotlarla olması noktasında bir gayret veya işte bir kanun veya bir yönetmeliğin olmasında fayda var diye buradan ifade etmek istiyorum.
Yine, bütün bu kanunlar çerçevesinde üzülerek, hayretle ve ibretle de izliyoruz ki yine uzunca yıllardır artık "Türk" kelimesi neredeyse suç olarak tanımlanacak hâle gelir oldu.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Buna kimsenin gücü yetmez!
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) - Burada nerede bir "Türk" kelimesi varsa, Anayasa başta olmak üzere, işte burada da şahit oluyoruz, rahatsız olanlar bu kelimelerin bir an önce kanunlardan ve Anayasa'dan çıkması için uğraş veriyorlar. Dolayısıyla bunlar, elbette beyhude davranışlar, beyhude çabalar diye düşünüyorum.
Şunu ifade edeyim: Hani kurbağa ısıtma metodundan bahsediliyor, aşağı yukarı uzunca süredir bu uygulanıyor Türkiye'de. Asıl hedef, asıl amaç kurbağayı pişirmek olduğu hâlde, yavaş yavaş ısıtarak, bir şeyleri insanlara böyle alıştırarak yapıyorlar ama son olarak şunu söyleyeyim: Bu kurbağa, o kurbağayı pişirmek isteyenler şunu bilsinler, onların bildiği kurbağalardan değil. Hiçbir zaman bu kurbağayı orada haşlayıp pişiremeyecekler. O kurbağa, o sıcaklık derecesini hissettiği anda o kazandan sıçrayıp kendine dönecektir.
Hepinize saygılar sunuyorum: (MHP sıralarından alkışlar)