| Konu: | YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 117 |
| Tarih: | 06.06.2013 |
CHP GRUBU ADINA AYKAN ERDEMİR (Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yüce Meclisi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Bizleri bilgisayar ekranları ve televizyon ekranları başında takip eden yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Sayın Bakan, hâlâ kitap okuyorsunuz!
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Değerli milletvekilleri, öncelikle hem sizlerin hem milletimizin başı sağ olsun demek istiyorum. Gösterilerde hem 2 gencimizi hem de Adana'da 1 komiserimizi kaybettik.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Sayenizde.
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - "Sayenizde" diyor bazı milletvekilleri. Gönül isterdi ki milletvekilleri bu zor anımızda biraz daha sorumlu konuşsalar, biraz daha sorumluluk sahibi konuşsalar.
MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) - Biraz da siz öyle olsanız.
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Biraz daha sorumluluk sahibi olsalar. Evet, bugün, ben gençlerimize, polislerimize seslenmek istiyorum.
Değerli polis arkadaşım, ben, uzun yıllar sizin gibi 657'ye tabi bir memur olarak çalıştım ve üniversitede çalıştığım yıllarda, bugün bir polisin aldığından daha düşük bir maaşla çalıştım. Niye bunu söylüyorum? Çünkü ben, maaş aldığım günü kredi kartının ödemesinin son gününe denk getirmeyi bilen bir insanım. Çünkü ben, bir baba olarak, aynı sizin gibi, hangi markette bebek bezinin hangi günler indirimli satıldığını bilen bir babayım. Çünkü ben, yine polis arkadaşlarımız gibi, Türkiye'de süpermarketlerde pek çok üründe hırsızlığa karşı alarm yokken, bebek mamasında alarm olduğunu bilen bir babayım. Çünkü ben, sevgili arkadaşlarımız, sevgili polislerimiz sizin gibi, emeğiyle çalışan, ücretli çalışan bir vatandaşım, bir emekçiyim.
İşte, değerli polis arkadaşım, bugün meydanlarda, bugün şehirlerde, bugün parklarda karşında gördüğün gençler, inan ki hem senin hem benim kısacası bizim çocuklarımız için talepte bulunuyorlar.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sorumluluğa bak, sorumluluğa! Sorumluluğa bak, hizaya gel!
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Bizim çocuklarımızın gölgesinde oynayabileceği ağaç istiyorlar. Bizim çocuklarımızı gönül rahatlığıyla salabileceğimiz parklar istiyorlar. Bizim çocuklarımız da haftada bir et yiyebilsin istiyorlar. Bizim çocuklarımız da ufak sınıflarda, öğretmen eksiğinin olmadığı, öğretmen açığının olmadığı sınıflarda eğitim görebilsin istiyorlar.
ÜLKER CAN (Eskişehir) - Onun için çalışıyoruz biz de.
ORHAN KARASAYAR (Hatay) - Onu isteyen bizleriz, bizler.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Biz çok ağaç diktik, merak etmeyin.
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Değerli polis arkadaşım, burada kesintisiz olarak laf atan AK PARTİ'li milletvekillerine bakmayın siz çünkü onlar çocuklarınızın bezi, çocuklarınızın maması, çocuklarınızın parkı, çocuklarınızın okulu ne demek, ne yazık ki artık bilmiyorlar. Belki biliyorlardı ama artık unuttular çünkü artık onlar sizden, bizden yani biz çalışanlardan, biz dar gelirlilerden koptular. Evet, belki Harun gibi gelmişlerdi ama ne yazık ki bugün, artık Karun'laştılar!
İşte, sevgili polis arkadaşım, bizim geleceğimiz daha iyi olsun diye, çocuklarımıza daha özgür, daha eşit, daha güzel bir Türkiye kalsın diye, bugün, belki sizin, bizim de çocuğumuz hak istiyor.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Bursa'da hangi ilçede sorun var?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hangi tiyatroda eğitim aldın?
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Belki sizin, bizim de çocuğumuz eşitlik istiyor, özgürlük istiyor, adalet istiyor?
ÜLKER CAN (Eskişehir) - Onun için mücadele veriyoruz.
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - ?ve bakın, ekmekten önce özgürlük diyor çünkü aç aç çıkıyor sokaklara.
Evet, değerli polis arkadaşım, o Adana'da ölen 22 yaşındaki Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolu Üyesi Abdo Can var ya, Abdo Can?
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Polise söveni de söyle.
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Cebinden ne çıktı biliyor musunuz? 5 lira çıkmadı, kredi kartı da çıkmadı, bir Atatürk resmi çıktı. Biliyorum ki sizin de yüreğinizde Atatürk sevgisi var. Biliyorum ki sizin de cebinizde Abdo Can gibi, 5 lira yok. Biliyorum ki sizin de derdiniz Abdo Can gibi, kredi kartı nasıl ödenecek, faiz acaba ne kadar, acaba minimum miktarı ödeyip bu ayı da kurtarabilir miyim. Biliyorum ki sevgili polis arkadaşım, senin de benim de bu hayattaki en büyük derdimiz çocuklarımız, hayatımızın merkezinde çocuklarımız var ve biliyorum ki sen de çocuğun için her şeyi yapmaya hazırsın.
İşte, ben de sevgili polis arkadaşım, evet, meydanlardaydım. Belki karşı karşıyaydık, belki göz göze bakıyorduk, belki sen gaz sıkıyordun, belki sen su sıkıyordun, belki sen bizim Erzincan Milletvekilimiz Muharrem Işık'ı döven 10 arkadaştan biriydin ama sevgili polis arkadaşım, bil ki, inan ki, göz göze geldiğimizde de, bize gaz sıktığınızda da ben biliyorum ki senin gözünün arkasında, senin aklında çocuğun var, benim de aklımda çocuğum var. Beni eşim oraya niye gönderdi biliyor musun sevgili polis arkadaşım? Kızlarımız için gönderdi. Bir kızım 3 yaşında, diğer kızım 7 yaşında ve ben de senin gibi, inan ben de senin gibi istiyorum ki özgür büyüsünler. (CHP sıralarından alkışlar) Ben onlara bir kere bile fiske vurmadım, vurmam. Biliyorum ki sen de bir kere kendi çocuğuna fiske vurmadın, vurmazsın.
İşte o yüzden diyorum ki, gel, bugün "Fiske vur" diyenlere, "Gaz sık" diyenlere, "Su sık" diyenlere, "Biber gazı kapsülünü yere paralel, tam alnının ortasına at," diyenlere "Hayır" de. Bu çocuk senin de çocuğun, bu gençler senin de çocuğun ve gel, daha güzel bir Türkiye'yi birlikte kuralım. O gençlerle birlikte kuralım. Gel, daha güzel bir Türkiye'de, çocuklarımızın daha özgür yaşadığı bir ülkede, kimsenin buyurmadığı, kimsenin kibrinden, zorbalığından, nobranlığından bizim çocuklarımızı itip kakmadığı bir Türkiye yaratalım. Gel polis arkadaşım, gel genç arkadaşım, hayatımızı kendimiz yaşayalım. Ne yemek istiyoruz, ne içmek istiyoruz, biz karar verelim. Ne giymek istiyoruz, ne seyretmek istiyoruz, biz karar verelim. Neyi dinlemek istiyoruz, hangi gazeteyi okumak istiyoruz, biz karar verelim. Baskısız, zulümsüz, sansürsüz bir ülke olsun. Gel, kendi milletvekillerini bile korkutan, kendi milletvekillerine bile hakaret eden, kendi milletvekillerine bile şiddet uyguladığı, basına, kulislere düşen bir zorbalıktan bu ülkeyi birlikte kurtaralım.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) - O araçları kim yaktı? O araçları polis mi yaktı, sen mi yaktın?
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Gel, kurtaralım, bu Meclisteki bütün milletvekillerini özgürleştirelim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Gel, sevgili polis arkadaşım, AK PARTİ'li milletvekilleri de kurtulsun, onlar da kurtulsun bu zulümden, bu baskıdan.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) - Şehirleri kim savaş alanına çevirdi? Sen mi çevirdin, polis mi çevirdi?
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - İnan, göreceksin, onlar da bu baskı kalktığı gün, daha özgürlükçü, daha liberal olacaklar.
ÜLKER CAN (Eskişehir) - Polise kim saldırdı?
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Bunu nereden biliyorum biliyor musunuz? Çünkü, ben her zaman o rengâhenk ve rengârenk gençlerimizle birlikte, bir arada üniversitemizde, Orta Doğu Teknik Üniversitesinde yaşayabildim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, konuyla ilgili, maddeyle ilgili bir tek cümle kullanmadı, sürekli provokasyon yapıyor ama müdahale etmiyorsunuz. Maddeyle ilgili bir tek kelime etmedi, sizin hatibi uyarmanız gerekiyor.
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Benim öğrencilerim şunu biliyor: Benim başörtülü öğrencim de benim dersimdeydi, benim Alevi öğrencim de dersimdeydi, benim Kürt öğrencim de dersimdeydi, benim gey öğrencim de benim dersimdeydi. Başörtülü öğrenciyi savunduğum için cemevini savunduğumda da samimi olduğumu biliyor ve askerî darbeye karşı çıktığım için polis darbesine de karşı çıktığımda samimi olduğumu biliyor ve Erdoğan'ın ceberutluğuna karşı çıktığımda diğer tüm ceberutluklara da karşı çıktığım için samimi olduğumu biliyor.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - İstediğiniz olmadı, olmayacak da.
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - İşte, sevgili genç arkadaşım, işte sevgili polis arkadaşım, siz aslında birsiniz, siz aslında bu ülkenin halkını dinlemeyi unutan, halkını görmeyi unutan, halkıyla konuşmayı unutan, onlarla gönül gönüle olmayı unutan ceberut liderinin mağdurlarısınız.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Ne demek o! Sayın Başkan, Sayın Başbakana "ceberut" deniliyor, müdahale etmiyorsunuz.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) - O araçları kim yakıyor, polis mi yakıyor?
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Hepimiz aynı ceberut sistemin, hepimiz aynı baskıcı sistemin, hepimiz durmadan bağıran, durmadan saygısızlık eden, dinlemeyi unutmuş, baskıyı, gemi azıya almış bir sistemin mağdurlarıyız.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) - Sen Dersim'i konuş, sen Dersim'i konuş!
CHP olarak Dersim'i konuş! İstiklal mahkemelerinde gördük?
AYKAN ERDEMİR (Devamla) - Ama, biliyorum ki hep beraber özgürleşeceğiz, daha iyi bir yaşam mümkün, bu daha iyi bir yaşamı hep birlikte kuracağız.
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)