GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ VE DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:133
Tarih:07.07.2013

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bir süredir emeklilerin sorunlarını konuştuk. Millî gelirin artışından pay alamamalarını, açlık ve yoksulluk sınırı altında ezilmelerini, bir maaş promosyon sözünün tutulmadığını, intibak beklerken infilak edildiklerini ve en sonunda yüzde 3 gibi alay edilecek bir zamla emeklilerin karşı karşıya kalmalarını konuştuk. Bunların hepsi emeklilerin hak ettiklerinden daha kötü şartlarda yaşamalarını sağlıyor. Ama, bir de emeklilerin hak ettikleri bir maaşları var. Emekli dediğiniz, şu kadar yıl prim ödersem emekli olacağım diye devletle bir akit yapıyor, sonunda da bir maaş alıyor veya maaşından kesilen primlerle emekliliğe hak kazanıyor. Emekli olmuş, 800 lira, 900 lira maaş alıyor.

Şimdi, siz iktidar partisi olarak, bir önerge getirseniz ve örneğin, 1.500 lira maaş alan emeklinin maaşını 1.200 liraya indirmeye kalksanız Türkiye'de yer yerinden oynar ama bunu sizin adınıza birileri yapıyor. Kim  yapıyor? Sosyal Güvenlik Kurumu yapıyor. Çünkü dünyanın her yerinde insanlar ilaçlarını alırken maliyete ortak edilsinler diye değil, bir farkındalık olsun, iğneyi kendilerine çuvaldızı sosyal güvenlik sistemine batırsınlar diye sembolik katılım payları alınır. Türkiye'de de siz gelmeden önce raporlulardan hiç alınmazdı, kronik hastalardan, emeklilerden yüzde 10, çalışanlardan yüzde 20 katılım payı alınırdı. Şimdi -daha önce bu kürsüden birkaç kez de ifade ettiğimi hatırlıyorum- emeklilerden 10 çeşit katılım payı alınıyor, 3 farklı kaynaktan 10 çeşit katılım payı. Kısaca hatırlatmak isterim, mutlaka biliyorsunuz ama, o eski ilaç toplamının yüzde 10'unu ödedikleri katılım payını ödemeye devam ediyorlar ama "muayene katılım payı" diye bir şey çıktı; devlet hastanelerinde 5 lira, özel hastanelerde 12 lira. Reçete ücreti ödüyorlar yani muayene bir reçete ile sonuçlandıysa 3 TL.  Ayrıca, reçetelerine yazılan ilaç 3 kalemden fazlaysa her kalem için 1 TL. Bunu 3 yapmak istediniz, muhalefetten gelen çok önemli bir direnişin sonunda, 1 TL yaptınız, devam ediyor. Eş değer ilaç fiyat farkı ödüyorlar yani yazılan ilacın en ucuzundan yüzde 10 pahalısına kadarını devlet ödüyor, üstünü emekli cebinden ödüyor yani eczanedeki "Teyzeciğim, devlet bu ilacın parasını ödemiyor, bunu istiyorsan fark ödeyeceksin." lafının karşılığı.

Bunun yanında, özel hastane fark ücreti ödüyorlar. Hiç alınmayacaktı. "15'i geçmeyecek.", 30, nihayet 90, geçen burada yetki verdik, yüzde 200'e kadar özel hastane fark ücreti ödüyorlar. Ve tetkik fark ücreti. "Size yazılan bu tahlil için devlet şu parayı ödüyor, üstünü ödersen tahlilini yaparım teyzeciğim." parası. Ve erken muayene fark ücreti ödüyorlar. "Teyzeciğim, amcacığım; sen geçen hafta dâhiliye doktoruna gelmişsin. Daha on günün dolmamış, erken geldin. Doktor parasını devlet ödemiyor, sen ödeyeceksin." parası ödüyorlar. Bunun yanında, öncelikli tetkik ücreti. Bir film çekildi, bir tomografi çekilecek ve bir kanser şüphesi var yani tahammül yok zaman kaybına, "Bunu öğleden sonra istiyorum, süre üç ay sonraya. Mesai bitince gel, cumartesi, pazar gel; 250 lira ver, MR'ını çekelim, git." parasına "öncelikli tetkik ücreti" diyoruz maalesef. İstisnai sağlık hizmeti? Eskiden, dize bir ameliyat yapılacak, diz komple açılır, tedavi, nekahet süresi aylar sürer. Şimdi iki küçük delik delinerek yapılan bir laparoskopik cerrahiye, daha doğrusu, bedende olursa laparoskopik cerrahi, dizde olursa artroskopik cerrahiye "istisnai sağlık hizmeti" diyoruz. Farkını ödeyene bunu yapıyorsunuz, ödeyemeyen garibanın dizini tekrar açıyorsunuz veya buraya 15 santimlik bir kesi yapıp oradan yapacağınız operasyonu yapıyorsunuz.

Bunlar gerçekten kabul edilebilecek şeyler değil ve bunların sonucu ne oluyor? Maaşlardan yapılan kesintiler. Bunun da karşılığını anlatayım. Ziraat Bankasının önü, ATM'nin dibi; bir tanesi emekli, yanında güvenlik görevlisi. Teyze diyor: "Maaşım eksik yatmış." İşte, bunun karşılığı bu; maaştan yapılan haksız, hesapsız ve bilinmeyen kesintiler, takip edilemeyen kesintiler. İçeri gidiyorsunuz "Eczaneye gidin." Eczaneye gidiyor: "Şu ilaçlar alındı, özel hastaneden bunlar alındı." Maaş 1.400 liradan indi 1.100 liraya. Hangi kuvvet cesaret edebilir bir emeklinin 1.400 liralık maaşını 1.100 liraya indirmeye? Yapamazsınız, yani inanılmaz bir infial çıkar ama yapıyorlar. Buradan, size çaktırmadan, bu torba yasalarla, sizin verdiğiniz yetkilerle yapıyorlar; teyzeler, amcalar mağdur oluyor. Ziraat Bankasındaki feryadın sebebi budur. "Katılım payı" dediğiniz, maliyete ortak etme değil, farkındalık yaratmaktır. "Cambaza bak." deyip cepten para çekmekle veya "Aç cüzdanı, bir bakayım, kuş uçuyor." deyip para almakla katılım payı alınmaz.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)