| Konu: | CHP GRUBUNUN, MALATYA MİLLETVEKİLİ VELİ AĞBABA VE ARKADAŞLARININ 2011 GENEL SEÇİMLERİNDE HALK TARAFINDAN SEÇİLMİŞ OLMALARINA RAĞMEN, HÂLEN KAÇMA ŞÜPHESİ VE DELİLLERİ KARARTMA OLASILIĞI SEBEP GÖSTERİLEREK CEZAEVLERİNDE TUTULAN 7 MİLLETVEKİLİNİN HUKUKİ DURUMLARININ ARAŞTIRILMASI VE TUTUKLULUK HÂLLERİNİN SONLANDIRILMASI İLE GÖREVLERİNE BAŞLAMALARININ SAĞLANMASI AMACIYLA 22/10/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERMİŞ OLDUĞU MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 22/10/2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 22.10.2013 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şunu bir göstermek istiyorum arkadaşlar size. Okunmuyor değil mi? Bunun adı "mazbatadır", hani 12 Haziranda, seçimden bir gün sonra, sizler de seçildiğinizde il seçim kuruluna gidip size böyle bir mazbata vermişlerdi milletvekili oldunuz diye. İşte, bizim tutuklu milletvekilleri de... Bu Faysal Sarıyıldız'ın mazbatası, bu onun seçildiğine dair mazbata.
Şimdi, Faysal Sarıyıldız, Selma Irmak benim Şırnak'tan milletvekili arkadaşlarım, Nisan 2009'dan bu yana tutuklu arkadaşlar. Hem de Oslo görüşmelerinin yapıldığı en şey zamanlarda, en hararetli saatlerde -Sayın Atalay burada- ateşkes görüşmelerinin yapıldığı, barışın ve çözümün konuşulduğu çok önemli günlerde. 2009 yerel seçimlerinde 50 olan belediye başkanlığı sayımızı 100'e çıkarınca, hemen akabindeki hafta, 14 Nisanda parti örgütlerimize operasyon yapıldı. Bu yapılan operasyonlarda -o zaman DTP vardı- 3 eş genel başkan yardımcısı, 3 merkez yürütme kurulu üyesi, 3 parti meclisi üyesi, 11 kadın meclisi üyesi, 13 örgütlenme komisyonu üyesi, 2 belediye başkan yardımcısı, 7 yerel yönetimler komisyonu üyesi olmak üzere 54 kişi partide tutuklandı.
Sayın Ağbaba burada demin açıkladı bir raporunda, kim neden suçlanıyor. Yani hepiniz matematik bilirsiniz, geçtiniz, diploma aldınız. Nisan 2009, şimdi de Ekim 2013, tam dört yıl sekiz aydır tutukludurlar arkadaşlar, farkında mısınız? Dört yıl sekiz ay.
Peki, bu tutuklamanın özel yetkili mahkemede sürdüğünü biliyor musunuz? Biliyorsunuz. Neden yargılandığını biliyor musunuz? Fikirlerinden. Hangi fikirlerinden? Hatip Dicle'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde daha geçen hafta mahkûm ettiği fikirlerinden dolayı tutuklular. Yani şiddete çağrı yapmamışlar, şiddet uygulamamışlar, bir siyasi partinin faaliyetlerini icra ederken o fikirlerinden dolayı özel yetkili mahkemede tutuklanmışlar. O özel yetkili mahkeme kapatılmış. Orada düşman hukuku uyguluyor ve beş yıla yakın tutuklu.
Peki, istenen ceza -burada hukukçusunuz-. TCK 314'te istenen ceza beş yıl. Bu milletvekili dört yıl sekiz aydır tutuklu. Allah, vicdan, izan versin bu mahkemelere, bu yargıçlara, bu adalete! Ne iş bu! Bırakın milletvekili olmalarını, normal vatandaş dahi olsalar beş yıl ceza istedin, hadi Terörle Mücadele Kanunu ile yüzde 50 artırdınız, yedi buçuk sene, beş yıldır tutuklu, daha yargılaması sürüyor. E, bunun temyizi var, bunun Yargıtayı var... E, sen istediğin cezayı vermişsin, cezada geriye dönüş yok ki. Ceza adaletinde geriye dönüş yok. Bırakın siyasi temsili, milletin iradesini, hukuku, eşitliği, adaleti, burada bir zulüm var, zorbalık var, zorba hukuku var. Gücü yeten "Ezerim." diyor. Şimdi, size şunu söylemek istiyorum: Bu arkadaşlarımızdan sekiz ay sonra, bu sefer diğer belediye başkanlarımıza operasyon yapıldı ve şu an 10 bine yakın siyasi parti mensubumuz, çoğu belediye başkanı, içeride.
Şimdi sormak istiyoruz ve bunu çok açık olarak soracağız: "Barış süreci.", "Çözüm süreci." diyoruz, "Bir yıldır silah patlamadı." diyoruz, "Bir anne ağlamadı." diyoruz, "Bir kişinin canı yanmadı." diyoruz. Bu bir yılı, bu geçirdiğimiz boşa giden zamanı, bu ülkenin geleceğini düşünerek daha dikkatli olmak gerekmiyor mu? Yani düşünce, örgütlenme özgürlüğü önündeki engelleri kaldırmak, fikirlerin yarışmasını sağlamak, siyasi temsilin önünü açmak, bunların hepsi doğru ama ben bir hukukçu olarak şunu size söylüyorum: Bütün milletvekilleri, üç partinin de bütün milletvekilleri ilk günden beri hukuksuz bir skandal olarak tutukludurlar. İlk seçildikleri günde, önceki örnekleri sıralandı, 50'ye kadar olan yıllarda, nasıl ki seçildiği anda milletvekili serbest bırakıldıysa bırakılması lazım. Anayasa 83'e 2 ne diyor? 14'ün istisnası var değil mi arkadaşlar? Bakın "Anayasa'nın 14'üncü maddesindeki durumlar hariç." diyor. Şimdi, ben bir hukukçu olarak getireceğim 14'üncü maddeyi size.
Sayın Aydın, Kubat; siz de hukukçusunuz, lütfen, bakın. Önde hukukçular oturuyor.
Şu 2001'de, Ecevit koalisyonu döneminde 14'üncü maddenin son fıkrası değiştirildi, diyor ki: "Bu durumların belirlenmesi ve uygulanacak müeyyide çıkarılacak bir kanunla belirlenir." Şimdi, ben soruyorum size, bu kanun çıktı mı? Çıkmadı. Ee, 2001'den bu yana çıkmayan kanuna göre nasıl tutuklu bu milletvekilleri? Hürriyetleri gasbedilmiş, hürriyetleri tahdit edilmiş; zulüm ediliyor, açıkçası bu. Orada özel yetkili mahkeme "Ben mahkemeyim, bildiğimi okurum, bildiğimi yaparım." demesi bir yana...
Geleceğim bir noktaya daha. Biz üç parti değil... Evet, Meclis Başkanı üç partiyi çağırdı tutuklu milletvekili olayını konuşalım diye. Grup başkan vekili olarak o gün, o tarihlerde Sayın Pervin Buldan'la beraber bu çalışmanın içindeydik ve CHP'den, MHP'den de grup başkan vekilleri vardı. Açıkça söyledim, AK PARTİ'lilere de, diğer partililere de: "Kardeşim, Anayasa 83'e 2'nin -14'üncü maddesinin- değişmesi lazım. Bu özel yetkili mahkemelerin kafası almıyor, alacak şekilde değiştirelim." MHP dedi ki: "Yok kardeşim, bu bölücülüğü, yıkıcılığı teşvik eden suç dışarıda kalır." "Yapmayın, tutuklu milletvekiliniz var." dedik. Bakın, ilk siz zarar gördünüz. Yine de ikinci görüşmede Meclis Başkanı dedi ki: "Üç parti anlaşın, bunu çözelim." O zaman görüştük ve CMK'da bir değişiklik öngördük, onu da kaleme aldık. Emine Ülker Tarhan vardı o zaman çalışmanın içinde, Sayın Hamzaçebi de vardı ve o üç parti uzlaştık, Meclis Başkanına verdik. "Artık milletvekilleri serbest kalacak." dedik. Meclis Başkanı "Durumu Başbakana ileteceğim." dedi. Başbakana gitti, geldi, orada fren koptu, halat koptu.
Bakın, arkadaşlar, bu milletin iradesiyle, bu Meclisle bu şekilde oynanmaz. Neredeyse bir sene sonra seçime gideceğiz. Bu milletvekillerinin bu şekilde tutuklu kalması zulümdür, bu Meclisin iradesine hakarettir. Yarın anayasa oylaması yapacağız. Anayasa değişikliğinde 6 tane oy farkı olduğu zaman bu tartışma yaratacak. Her milletvekilinin bir oyu var. Bugünden itibaren Meclis Başkanının bu hukuksuzluğu sona erdirmesi için parti gruplarıyla görüşeceği yarınki kahvaltıda bu olayı ilk, birinci madde olarak gündeme alması lazım. Bu ayıptan kurtulmamız lazım. Bu ayıptan kurtulamazsak ahdolsun seçimde de bunun hesabını sorarız. Budur, gideriz seçime, anlatırız sizin ne kadar demokrat olduğunuzu, ne kadar da milletin iradesine saygılı olduğunuzu. Şırnak'taki milletin iradesi irade değil de başkaları mı irade oluyor? Bunu da anlatırız.
Saygılarımla. (BDP sıralarından alkışlar)