| Konu: | BDP GRUBUNUN, ŞANLIURFA MİLLETVEKİLİ İBRAHİM BİNİCİ VE ARKADAŞLARININ SURİYE KRİZİ VE SIĞINMACILAR NEDENİYLE ŞANLIURFA'DA YAŞANMAKTA OLAN EKONOMİK VE SOSYAL GÜVENLİK SORUNLARININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 1/10/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERMİŞ OLDUĞU MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 30 EKİM 2013 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 30.10.2013 |
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin Meclis araştırması önergesi aleyhinde AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Burada, benden önceki hatip arkadaşlarım, meslektaşlarım birçok konuyu dile getirdiler. Ancak, sözlerimin başında, öncelikle, gerek Ceylânpınar'da gerekse Akçakale'de ve elbette ki Reyhanlı'da -konu Suriye olduğu için söylüyorum, özellikle Ceylânpınar ve Akçakale, bu araştırma önergesinde Şanlıurfa diye geçtiği için söylüyorum- hayatlarını kaybetmiş olan değerli hemşehrilerimize, kardeşlerimize, ağabeylerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Acılarını paylaşıyorum, acıları bizim acımızdır diyorum. Sabaha kadar Ceylânpınar'daki hadiseleri oradaki tüm yetkili arkadaşlarımla beraber, kaymakamımızla beraber takip ettim. Doğrudur, 10 vatandaşımız, kardeşimiz hayatını kaybetmiş, 40'a yakın vatandaşımız da yaralı olarak kayıtlara geçmiştir. Ve Ceylânpınar'ın, özellikle, yoğun bir şekilde yaşanan gergin ve stresli ortamdan dolayı oradaki insanların durumunu da biliyorum, paylaşıyorum.
Ancak, hepimiz çok iyi biliyoruz ki, uluslararası hukukta değerlendirdiğimizde, dönüp baktığımızda, bir ülkenin kendi iç meselesindeki hadiseleri çok detaylı bir şekilde ele almakta fayda var. Yetkili tüm mercilerimiz, yaşanan hadiseler doğrultusunda gerek Millî Savunma Bakanlığı gerekse Genelkurmay Başkanlığı angajman kuralları çerçevesinde misliyle cevap verildiğini ifade ettiler. Uluslararası hukuk bize neyi gerekli kılmışsa ülke olarak biz bunları yapmaya devam ediyoruz.
Öncelikle, Suriye hadisesi cereyan ederken ilk gün neyi dile getirdiysek Hükûmet olarak -Sayın Başbakanımız başta olmakla- bulunduğumuz noktada aynen ilk gün neredeysek şu anda da o noktada bulunduğumuzu ifade etmek istiyorum. Ancak, uluslararası boyutuyla baktığımızda, "Mısır'da bir darbe var." dediğimizde bizimle beraber duruş sergileyen birçok Arap ülkesi Suriye'deki hadisede farklı bir politika içerisine girmişlerdir.
Şunu demek istiyorum: Bugüne kadar üniversitelerde öğrendik, öğrettik. Dış politika menfaat eksenlidir, dış politika çıkar eksenlidir. Doğrudur, bir yere kadar. Ancak, AK PARTİ iktidarlarıyla beraber biz dış politikaya ve iç politikaya yeni bir kavram getirdik, onun adı "değerler siyaseti"dir. Yani, salt kapitalist argümanlarla, bizim menfaatimiz bugün dış politikada, Suriye'de çadır kentleri kurmamak, yaşanan insanlık dramına kayıtsız kalmak, içeride bir tampon bölge oluşturmak ve menfaatlerimiz doğrultusunda bu daha iyidir deyip kayıtsız kalmak değil. Biz, ezberleri bozma yolunda, son derece statükonun dışında, proaktif bir dış siyasetin nereden nereye bizi getirdiğini rahatlıkla görüyoruz.
Bugün itibarıyla çadır kentlerde sayıları 500 binin üzerinde olan kardeşlerimizi ağırlıyoruz.
Tarih, örf, âdet, gelenek ve göreneklerimiz ve komşuluk ilişkilerimiz, akraba bağlarımız çerçevesinde bu insanları ülkemizde barındırıyoruz. Tamamen ülkemizin vatandaşlarının ödemiş olduğu vergiyle, yüzde 90-95'inin ödemiş olduğu vergiyle bu rakam 2 milyar doları bulmuş bir durumdadır. Çok şükür ki biz "İnananlar kardeştir." anlayışını, çok şükür ki biz büyük bir devlet olmanın ve şanı ve şerefi olan bir devlet olmanın gereğini artık bir bir uyguluyoruz.
Peki, Ceylânpınar'da karşıda Resulayn, Akçakale'de Tel Abyad, Suruç'ta Kobani... Bunu vurgulamadan geçemeyeceğim. Akçakale'nin karşısında Türk ve Kürt nüfusun yoğun olduğu Suriye sınırındaki bir hadise yani Resulayn'da... Tel Abyad'da ağırlıklı nüfus Arap ve Suruç'ta, Kobani'de ağırlıklı nüfus Kürt. Buradan şunu ifade etmek istiyorum: Bölgede bir Arap-Kürt savaşını arzulayanlar, bunun doğru olmadığının, bunun hiçbir tarafa yaramayacağının, bunun bizim politikalarımızla ilgisi olmadığının altını çizmek istiyorum. Biz, Arap'ın da, Kürt'ün de, Türk'ün de, etnik ve dinsel yapısı ne olursa olsun, kanının akmasını istemiyoruz. Temel uygulamış olduğumuz siyasetin özeti de budur. O zaman, yeniden Ceylânpınar'a dönüyoruz. Seken kurşunlarla elbette ki bir gergin ortam, elbette ki bir stresli ortam olmuştur. Başta ifade ettim. Sabaha kadar Ceylânpınar'daki tüm hadiseleri yetkili arkadaşlarımla beraber izledim, bu konuşmamı yapmadan önce de oradaki -tüm arkadaşlarımla- durum nedir diye takibe aldım. Oradaki halkımızın stresini anlıyorum fakat yaklaşan yerel yönetim seçimleri dolayısıyla bunu iç politika malzemesi olarak kullanmak isteyenlerin de doğru yapmadığını ifade etmek istiyorum.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Ya ayıp! Ayıp ya! Yaşamını yitiren insanlar var. Bunu seçimle...
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Şöyle demek istiyorum: Yaşamını yitiren benim acımdır sayın vekilim.
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Ayıptır! Yani burada söylemeyelim mi, yaşamını yitiren insanlar var.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Bakın, sizi dinledim. Kimseyi de kastetmiyorum, isim de vermedim. Bunu bu şekilde ifade edenlerin olabileceğinin doğru olmadığının altını çizmek istiyorum.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Allah, Allah!
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Şimdi, bakınız değerli arkadaşlar, bir kurşun sekmesi olduğu zaman kurşunun üzerinde "Bu bir PYD kurşunudur." yazıyorsa ben bilmem, "Bu bir El Nusra kurşunudur." diye yazıyorsa onu da bilmem.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Okumadınız mı?
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Ancak, Suriye'deki yaralı vatandaşımız nereden gelirse gelsin, yeniden büyük bir devlet olmanın vebaliyle, gururuyla...
ÖZDAL ÜÇER (Van) - Reyhanlı'daki bomba yüklü aracın kime ait olduğu biliniyordu da... Reyhanlı'daki bomba yüklü araca bile bile göz yumdunuz.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - ...biz onları hastanelerimizde tedaviye almışız, almaya da devam ediyoruz. Hiçbir zaman, hiçbir vatandaşın, karşıdan gelen yaralının hiçbir kimliğini sormadan, hiçbir kimliğini almadan -oradan gelen insanların üzerinde kimlik de yok değerli arkadaşlar- biz onları alıp hastanelerde tedavi ediyoruz.
ÖZDAL ÜÇER (Van) - O zaman niye kimliksizi tutukluyorsunuz?
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Sayın Valimiz, bu hadisenin gerçekleştiği günden bu güne büyük bir gayretle çaba sarf ediyor.
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Kimliği olmayanları o zaman nasıl tutukluyorsunuz?
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Sayın Bakanımız Faruk Çelik Bey, Urfa milletvekilleri bu hadiseler gerçekleştiği günden bugüne gecemizi gündüzümüze katarak bölgedeyiz, ayrılmıyoruz. Ancak, uluslararası boyuttaki bu hadisenin getirdiği yer ve uluslararası hukukun bize tanıdığı meşruiyet kuralları ve hukuk çerçevesinde, bizim de angajman kuralları çerçevesinde misliyle cevap verdiğimizi zaten ifade ediyoruz. Bu hadise bu ülkede bir ekonomik darboğaz açmıştır, mantık ve kural bunu gerekli kılar. Bizim dış ticaretimizin bir kısmı Suriye'yledir ve komşu ülkelerin birçoğu da Suriye'yle beraber ticaret yapmıştır. Biz de aynı şekilde Suriye'yle ticaret yapmışızdır. Dolayısıyla, Suriye'deki bu hadisenin karşılığında bizim de ticaretimizde, aynı zamanda ihracatımızda bir düşüş meydana gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Doğal olan, tabii olan bir sonuçtan bahsediyoruz. Devletimiz, Hükûmetimiz tüm kayıtlarını tutuyor, incelemelerini yapıyor ve aynı zamanda çadır kentteki sayılar bellidir, ülkemizdeki giriş çıkışlar son derece kontrol altındadır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gök.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Bölgenin yetkilileri ve valisi son derece büyük bir çaba ve özveri içerisinde gecesini gündüzüne katarak bir uğraş içerisindedir. Herkes bir iyi niyetle burada mücadele göstermektedir. Herkese göstermiş oldukları bu sağduyudan dolayı teşekkür ediyorum.
Özellikle, Ceylânpınar'da, Akçakale'de, Suruç'ta insanımızın göstermiş olduğu bu sağduyuya bir kez daha teşekkür ediyor ve...
BAŞKAN - Ben de size teşekkür ediyorum.
ABDULKERİM GÖK (Devamla) - ...Barış ve Demokrasi Partisinin vermiş olduğu bu araştırma önergesinin aleyhinde olacağımızı belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)