| Konu: | AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 106 |
| Tarih: | 15.05.2012 |
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın 16'ncı maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Evet, Türkiye'nin önemli gündemlerini oluşturuyoruz. 2/B'yi yani bir noktada Türkiye'deki orman ve zirai kullanımları olan, daha doğrusu toprağa dayalı, "2/B maddesi" diye bilinen kanunu görüştük. Arkasından, yine gayrimenkullerimizle ilgili, yabancılara mülk satışı hakkındaki kanunu da görüştük ama bu yıl, Türkiye, görüyorum ki tamamen menkul ve gayrimenkuller üzerine odaklandı. Yani bu arada, afet riski yasasının yarısını, 12 maddesini bundan önce görüştük ve belirli bir süre ara verdik. Aklımıza bazı sorular geliyor. Acaba, Türkiye'de bunun altyapısı hızlı bir şekilde hazırlanmadan, kaynakları bulunmadan, gündemde fazla tartışılmadan, alelacele getirilmesi mi? Yoksa farklı bir şekilde, tüm yasaları hiç, yok sayan, 11 tane ana, temel maddemizi, belediyeleri, yerel özel idareleri direkt ilgilendiren böyle bir kanunu, kamuoyundan bütün yetkileri alarak, bir başka deyişle "Çevre Bakanlığımıza ve dolayısıyla da en son TOKİ'ye verilir." anlayışı içerisinde Başbakanlığa bağlı, bir başka anlayışla tek elden yönetilen bir rant sisteminin kararını mı veriyoruz? Bence, en son söylediğim, başkanlık sisteminde elinde yetkileri toplayan bir döneme giriyoruz.
Bakın, bu 16'ncı maddede de yine, bundan önce çıkan 5366 sayılı Kanun'da yapılan değişikliğe ilave olarak söylenecek şu var: İnsanların eline buradaki tarihî eserleri onarma hakkını verdik, projelerini yapma hakkını verdik, "Bunları uygun hâle getirin." diye vatandaşlara süre de veriyoruz, "Bunları yapın." diyoruz ancak bunları yapmadığı süre içerisinde bu maddeye ilave yaparak, Türkçesi "Siz bunu yapamadınız ve biz, buna resen el koyuyoruz ve bu anlamda da bütün masraflarını sizden alacağız, tahsil edeceğiz." diyerek "Yönetmeliği de daha sonra çıkaracağız." ifadesini kullanıyorsunuz. Zaten, bundan önce, bu yasada vardı. Vatandaş günümüzde, o yasadaki, o binayı kullanışlı hâle getirebilseydi, parası olsaydı, o günkü kredilerini ya da verilebilecek elindeki olanaklar sağlansaydı zaten vatandaş bunu yapmaya başlardı. Bu, resen kullanmak, ona bir ekonomik anlamda onun elindeki malı bundan sonraki ilave edilecek ikinci ilavede de bizim tayin edeceğimiz bilirkişiler tarafından ücretlerin de tespit edilerek onların belirleyeceği anlamda da fiyatlandırılarak taksitlendirileceği belli olmayan, ucu açık bir kanunu görüşüyoruz. Bence, bunun başlangıç itibarıyla? Nasıl diğer, bundan önceki maddelerde getirdiysek, hukukun üstünlüğü de yok olan bir anlayış tarzı içerisinde, hukuka gittiğimizde durdurma kararı verilemiyorsa burada da resen "paran olmadığı zaman, olanaklar tanınmadığı zaman el koyacağım" anlayışı çıkıyor. Bence, daha önceki maddelerdeki uygulamaların bunun yerine konması yerine onların ekonomik tedbirlerini alması çok doğaldır.
Bu vesileyle Türkiye'de, merkezîleşmenin yerinden yönetimden çok, 2002'den beri yerinden yönetimi savunan, demokrasiyi savunan, yerinden yönetmeyi savunan bir anlayıştan uzaklaşarak başkanlık sistemine bu kanunlarla geleceğimizin yasal düzenlemelerini yapıyoruz. Burada çok dikkatli olmak zorundayız. Onun için de şunu diyorum: "Benim mülküm var, artık tapu hakkı benimdir." deme anlayışını, bu yasalar çıktıktan sonra bu ülkenin vatandaşları olarak bizler elimizden her an gidebilecek anlayışı içerisinde olacağımızı bilelim diye söylüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ SARIBAŞ (Devamla) - Yüce Meclise en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.