| Konu: | BİR ÜNİVERSİTE ADI İLE BİR İLÇE ADININ DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 30.10.2013 |
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bir Üniversite Adı ile Bir İlçe Adının Değiştirilmesi Hakkında 492 Sayılı Kanun Teklifi'nin lehinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Coğrafik yer isimleri doğal, sosyal ve kültürel ortamlardan etkilenirler. Anadolu coğrafik konumu sebebiyle binlerce yıldır farklı kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Bu özelliğinden dolayı yer adlarından her biri farklı kültürün izlerini taşıyabilir. Türkiye'deki coğrafik yer isimlerinde değişiklik yapılması sadece bugün yapılan bir iş değildir. Osmanlının son döneminden bugüne kadar 30 bin civarında coğrafik yer ismi değiştirilmiştir. Bu değiştirilen isimlerin yerine verilen yeni isimler bazen o yörede yaşayan insanlar tarafından hemen kabullenilmiş, bazen de aradan uzun yıllar geçmesine rağmen kabullenilmemiştir. Demokratikleşme paketi içerisinde yer alan hususlardan biri de bazı yer isimlerinin değiştirilmesidir. Bu çerçevede, uzun yıllar boyunca Tillo ismiyle anılan ve daha sonra Aydınlar olarak ismi değiştirilen ilçemizin isminin yeniden Tillo olarak değiştirilmesi gündemimize alınmıştır. Yine, bu teklif Nevşehir Üniversitemizin isminin de Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştirilmesini öngörmektedir.
Demokratikleşme sürecinin devam edeceğini, toplumsal değişmelere paralel olarak ihtiyaç oldukça yeni paketlerin gündeme gelebileceğini Sayın Başbakanımız ifade etmiştir. Haberleşmenin gelişmesi, İnternet teknolojisinin yaygınlaşması ile birlikte sosyal değişmeler hızlanmıştır. Her gün değişen bir toplumun değişmeyen yasalarla yönetilebilmesi mümkün değildir. Önemli olan, yasaları değişimin yönüne göre ayarlamak, siyaseti ihtiyaçlara göre tanzim etmektir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti devleti 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarından ibarettir. Biz bu coğrafyaya 960'lı yıllarda geldik. Geldiğimizde bu coğrafyada Süryaniler, Rumlar ve Ermenilerle karşılaştık. 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi'yle de bu coğrafyayı vatanlaştırdık. Ardından büyük imparatorluklar kurduk Selçuklu gibi, Osmanlı gibi. Bin yıldır bu topraklardan geçen her imparatorluğun ve devletin kültürünü bize ait kılarak bizleştirdik, bizim kültürümüz hâline getirdik.
Ülkemizde hiçbir şehir, bölge etnik veya mezhepsel sıfatla tanımlanamaz. Manisa ne kadar Manisalılarınsa o kadar da Diyarbakırlıların, o kadar da Trabzonlularındır. Diyarbakır ne kadar Diyarbakırlılarınsa o kadar da Manisalılarındır. İsimler coğrafyanın tapusudur. AK PARTİ ve Hükûmetimiz bunun bilincindedir. AK PARTİ kimseye üzerinde yaşadığımız coğrafyanın tapusunu vermeyecektir. Yaptığımız şey, sadece, topluma mal olmuş, toplumun bütün kesimleri tarafından kabullenilen bir ismi iade etmekten ibarettir. Etnik sahiplik ve aidiyete sebep olacak isimlendirmeler gündemimizde yoktur.
Anadolu topraklarına "Türkiye" ismini Batılılar "Türklerin yaşadığı yer" anlamında vermişlerdir ve bu topraklarda biz bütün kültürel değerlerden istifade ederek bize ait olan bir kültür ve medeniyet inşa ettik. Bu medeniyetin adına zaman zaman "gözyaşı medeniyeti", zaman zaman "ilmihâl medeniyeti", zaman zaman "kitap medeniyeti", zaman zaman "Türk-İslam medeniyeti", zaman zaman da "Türk medeniyeti" adını verdik.
Değerli milletvekilleri, gerek Osmanlıyı gerek Selçukluyu gerekse Artukluları kuran asıl unsur Türkler olmakla beraber, tebaası Türklerle Araplardı, Kürtlerdi, Süryanilerdi ve Bizans'ın zulmünden kaçan Ermenilerdi. Devletlerimizin kurucuları Türklerdi. "Türk" bir kavmin adı, "Türk" bugün bir kültürün adı, "Türk" bugün bir vatandaşlığın adıdır. Her millet bir isimle tanımlanır.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Başbakan öyle demiyor ya!
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Bu ülkeden başka bir ülkeye giden kişi ve heyetler Türk milletinin bir parçası olarak tanımlanır. İçimizde yaşayan her etnik ve mezhepsel yapının inkâr edilmeden, asimile olmadan yaşaması ve yaşatılması dün de vazifemizdi, bugün de vazifemizdir.
Değerli milletvekilleri, ortak kimliğe sahip olmayan topluluklar ortak duygu ve tavırlar meydana getiremezler. Onun için, devletler ortak bir kimlik oluşturmak için bütün güçlerini seferber etmişlerdir. Ortak kimlik, ortak tarih, kültür, ortak dil ve alfabeyle oluşur. Ünlü sosyolog Gellner ortak kimlik geliştirmede eğitimin en önemli faktör olduğuna işaret etmiştir. Tarih, dil ve alfabe gibi kimlik oluşturmanın ana unsurları ancak eğitim yoluyla verilebilir. Tarih, ortak bir geçmişten geldiğimizi gösteren, mazide kurulan bağları atiye taşıyan bir köprüdür. Tarih, bize ortak değerlerimizin, hatıralarımızın bir dökümünü verir. Bize hep aynı süreçlerden geçtiğimizi hatırlatır; ortak isimler, ortak hatıralar yoluyla aramızda duygusal bir bağ ve ona bağlı olarak bir kimlik kurmaya yardımcı olur.
Ortak kimlik oluşturmanın bir diğer önemli unsuru da ortak vatan algısıdır. Vatan, sadece üzerinde yaşadığımız coğrafyayı işaret etmez, aynı zamanda tahayyül ettiğimiz coğrafyayı da kapsar. Çoğu zaman idraklerimize giydirdiğimiz vatan ile üzerinde yaşadığımız vatan farklıdır. Hayallerimizdeki vatan, içinde yaşadığımızı da içine alır ama ondan daha büyük bir alanı ihata eder.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti devletini kurduktan bir süre sonra çok partili hayat denemesi olmuş fakat akamete uğramıştır. Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmak 1946 yılında ve o günden bugüne kadar rahmetli Adnan Menderes ve diğer siyasiler ve rahmetli Turgut Özal ile demokratikleşme hamleleri sürdürülmüştür. Millet artık sandığa kadar aktör, sandıktan sonra figüran değildir. Vesayetçilere artık prim verilmemektedir. Türkiye demokratikleşiyor. Demokratikleştikçe de halkın nabzını tutan bir anlayış hâkim kılınıyor.
AK PARTİ, on bir yıllık iktidarında demokratikleşmenin ve siyasetin alanını genişletmeye çalışmış; insan hak ve özgürlüklerini daha ileri noktalara taşımanın, fikir hürriyeti, teşebbüs hürriyeti ve inanç hürriyetini 76 milyona şamil kılmanın çabası içerisinde olmuştur.
Değerli milletvekilleri, geldiğimiz noktada olağanüstü hâlin kaldırılması, gözaltı sürelerinin kısaltılması; yargıda, eğitimde, sağlıkta birçok reformun yapılması demokrasiye inancımızın göstergeleridir. Demokrasi cumhuriyetle, cumhuriyet demokrasiyle bir anlam ifade eder.
Katsayı adaletsizliğinin kaldırılmış olması, inanç hürriyeti noktasında üniversitelerde başörtüsü probleminin ortadan kaldırılması; darbe dönemlerinin, insan hak ve özgürlüklerinin hukuki, ekonomik yaralarının sarılması; darbeleri araştırma komisyonunun kurulması, kamuda başörtüsü serbestliğinin getirilmesi gibi çalışmalarımız demokratikleşme konusundaki samimiyetimizi gösterir.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Seni disipline vermesinler!
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, kültür dünden bugüne bir milletin yaşam biçimi ve her alanda biriktirdiklerinin toplamıdır. Dün Tillo isminin Aydınlar olarak değiştirilmesi yanlıştı. Yaşayan isimler bize aittir. Biz dili statik değil, dinamik kabul ederiz. Değişime, gelişime ve dönüşüme inanırız. İnsanlar gibi milletler de terakki ederler. Yaptıklarımız makul, insani ve meşru taleplerin karşılanmasından ibarettir.
HASAN ÖREN (Manisa) - Nasılsa seçmenler dinlemiyor!
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Bu yaptıklarımız devletin varlık ve birliğini koruma yönündeki hakkını ortadan kaldırmaz. Toplumun talepleri, insanların toplumdan talepleri insan haklarına ve demokrasiye uygun olduğu kadar üniter yapımıza halel getirecek evsafta olmamalıdır. Bu yaptıklarımız da üniter yapımıza halel getirecek şeyler değildir. Ülkenin birlik ve bütünlüğünü koruma yönünde bir tedbir, ayrıştırma ve çatışma yönündeki her çabaya karşı demokratik bir duruştur. Yaptıklarımız kimseye verilen bir taviz değildir, insani ve hukuki taleplere bir cevaptır.
Değerli milletvekilleri, dilimize mal olmuş, Türkçemize mal olmuş, milletimiz tarafından anlaşılan her kelime, her isim bizimdir. Bunlar velev ki Arapça, Farsça, İngilizce, Süryanice veya Kürtçe olsun, fark etmez; hepsi bizimdir. Birilerinin dediği gibi, "İzmir'i Smyrna, İstanbul'u Konstantinopolis mi yapacaksınız?" sorusu doğru bir soru değildir. İzmir'in Smyrna, İstanbul'un Konstantinopolis olması toplumun geneli itibarıyla talep edilen bir konu değildir. Adı İzmir olan vatan parçası bizim, Smyrna olan bizim değildir. İstanbul olan vatan parçası bizim, Konstantinopolis olan bizim değildir. Coğrafyanın bir kısmını dışlayarak, üniter yapıya zarar vererek, farklılıklarımızı ön plana çıkararak, yaşayan isimler dışında isimler dayatarak gelinen talepler makul değildir, karşılık bulmayacaktır, bunlara prim verilemez. Ama, uzun yıllar Tillo olan bir ismi yeniden o ilçemize vermek makul bir taleptir.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Trilye gibi mi?
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - AK PARTİ, bizi önce farklılaştırıp sonra çatıştırmak, sonra da bölmek isteyenlerin planlarını kolaylaştıracak hiçbir işe imza atmaz. Demokrasi, ortak bir yaşama zemini oluşturmanın aracıdır. Kimseyi memnun etmek için Türkiye'nin birliğinden, bütünlüğünden taviz vermeyiz. Yapacaklarımız bölünmenin ve çatışmanın zemini olacak şeyler değildir; yaptığımız, demokrasiyi muhkemleştirmek, ileri demokrasiyle tanıştırmaktır.
Değerli milletvekilleri, Aydınlar ilçesinin ismini yeniden Tillo ismine dönüştürmenin yanında Nevşehir Üniversitemizin isminin de Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştirilmesi çok yerinde bir talep ve öneridir. Hacı Bektaş Veli Hazretleri, bu toprakların vatanlaştırılmasında ve İslamlaştırılmasında önemli rol oynamış, Alevi-Bektaşi ve Sünni geleneğinden gelen, herkesin kendisine büyük bir saygı ve sevgi beslediği bir değerdir. Onun için, hayatının bir kısmını geçirdiği ve mezarının olduğu bir ilimizdeki üniversitenin isminin, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi olarak değiştirilmesi çok makul bir şeydir. Bunun örneklerini Burdur Mehmet Akif, Ankara Yıldırım Beyazıt, Kahramanmaraş Sütçü İmam, Manisa Celal Bayar'da görmekteyiz. Onun içindir ki Hacı Bektaş Veli Hazretleri gibi milletimiz için önem taşıyan ve Anadolu'nun manevi mimarlarından olan bir şahsiyetin ismini bir üniversiteye vermek güzel bir gelişmedir.
Korkularımızla bir ülkeyi yönetmek mümkün değildir. Milletimizden gelen makul talepler çerçevesinde bir yerin isminin değiştirilmesi, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne halel getirmez, bilakis orada yaşayan insanımızı devletine daha da bağlar.
Bu duygu ve düşüncelerle, teklifin hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)