GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MUHARREM AYINA VE KERBELA OLAYI'NA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:12
Tarih:05.11.2013

İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kutsal aylarımızdan biri olan muharrem ayı ve Kerbela olayları münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sizlere bu önemli günde klişeleşmiş cümlelerle konuşmak istemiyorum. O nedenle, bugün, insanın insana zulmünün ve vahşetinin hiçbir zaman unutulmayacağını ve tarih sayfalarından silinmeyeceğini anlatmak istiyorum.

Bunların en önemlilerinden birisi sayılan Kerbela olayları İslam tarihinin en trajik olaylarından olup bugün dahi tüm Müslüman alemini derinden etkilemeye devam etmektedir. İmam Hüseyin ve çoğunluğu kadınlardan oluşan 73 canın katledilişi yüzyıllardır hafızalardan silinmemiş ve kendini insan olarak hisseden herkesin yüreklerinde her yıl yeniden yaşanmaktadır.

Şiirlerinin temel hamuru Allah olan Anadolu'nun eşsiz gönül ve söz ustaları, Alevi şairleri de bu trajik olayları yüzyıllarca duygularına dökmüş, üzüntülerini ve öfkelerini dile getiren yüzlerce metsiye ve şiir yazmışlardır. Biz Aleviler, bunları kendilerine ilke edinmiş, yüzyıllarca bu inançla bugünlere gelmişizdir. Muharrem ayı da aslında yaşadıkları büyük acının üzerine kurulmuş bir yas ayıdır. Bu yası tutarken bile nefsi terbiye amaçlanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, sözlerime yukarıda sözünü ettiğim ustalardan biri olan ve yaşananların güzel bir özetini yazan Esseyid Hulusi Efendi'nin mersiyesinden alınmış şu bölümü ile devam etmek istiyorum:

"Söyler kelamıhakkı, batıl güruh işitmez,

Gittikleri tarike gebr-ü mecûsi gitmez,

İslâm'a bu cefayı kâfir de olsa etmez,

Müslim denilmez asla bu kavmieşkıyaya.

Düştü Hüseyn atından Sahrây-ı Kerbelâya,

Cibril var git haber ver Sultan-ı Enbiyaya."

Bu mersiyede güç ve iktidar hırsının gözleri kör ettiği, bu vahim olayları hiçbir Müslüman veya kendine insanım diyen hiçbir kişi tarafından işlenemeyeceği gerçeği anlatılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ehlibeyit, özünü insan sevgisinden bulur ve bütün düşünceleri bir insan hakkı olarak kabul eder. Hiç kimseyi inancından dolayı hor görmez. Asıl olan, bilgi, candan dostluk, merhamet, eşitlik ve erdemli insan olmayı çıkarmaktır.

Hacı Bektaş Veli'nin dediği gibi: "Okunacak en büyük kitap insandır, yolumuz ilim, irfan ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur." Bu sözleri, ehlibeytin inanç ve felsefesini çok güzel dile getirmektedir. Kerbela'da yaşanan olaylar ise bütün bu değerlere karşı işlenmiş iktidar hırsı ile kendini besleyen bu gözü dönmüşlük, onlarca masum insanın, hayatlarını kaybetmesine neden olmuştur.

Değerli milletvekilleri, İmam Hüseyin insanın insana kulluğuna karşı çıkmış ve canı pahasına bu düşüncelerini savunmuştur. Bugün burada onu hâlâ hatırlıyor ve anıyorsak bunun nedeni onun haklı davası uğruna Kerbela'da verdiği onurlu ve yiğit mücadelesidir. Daha önceleri de dile getirdiğim gibi inanç toplumlar için çok hassas bir konudur. Toplumun hiçbir ferdi inancına müdahale edilmesini istemez. Bu nedenle dayatma ya da yasaklamalar inanç boyutunda hiçbir zaman çözümcü bir yaklaşım olmamış, tam tersine toplumsal çatışmalara ve ayrışmalara neden olmuştur. Ortak akıl ile hareket etmek toplumda sorunları olduğunu iddia eden grupların taleplerine kulak vermek, sorunların çözümünü daha da kolaylaştıracaktır. Aksi takdirde, ortaya çıkacak istenmeyen gerilimler kimseye bir fayda sağlamayacaktır. Hazreti Ali'nin dediği gibi fikir çatışmalarından hakikatler çıkar.

Değerli Halk Ozanımız Âşık Veysel de bir beytinde "Nedir bu Alevi Sünni ayrımı, insan olmadıktan sonra Alevi olmuşsun, Sünni olmuşsun ne anlamı var?" diyerek önemli olanın insan odağında buluşarak farklı dil, din, inanç ve etnik kökenlerin bir arada barış içerisinde yaşayabilmelerinin önemine değinmiştir.

Değerli milletvekilleri, tarih, bu insanlık dramını sayfalarından hiçbir zaman silmeyeceği gibi zalimleri de affetmeyecektir.

İmam Hüseyin ve efradı ise insana zulüm edenlere karşı onurlu direnmenin sembolü olarak tarihteki yerlerini bugünkü gibi koruya devam edeceklerdir. İyi ahlaka gönül vermiş ehlibeyti anlamak ve bunu bugünü anlamanın anahtarı olarak gelecek nesillerimize aktarmak da bizlerin görevidir.

Bu vesileyle sözlerime son verirken, İslam Aleminin acılarını bir kez daha paylaşıyor, ülkemizdeki toplumsal barış ve huzur ortamının bozulmamasını, insanların kardeşçe ve barış içerisinde yaşaması dileklerimle hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)