| Konu: | MİLLÎ VE AHLAKİ DEĞERLERE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 05.11.2013 |
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Son zamanlarda, ayrıştırma, kamplaştırma ve kutuplaştırma gemiyi azıya almış, millî ve ahlaki değerleri örseleme ve hırpalama faaliyetleri bütün hızıyla sürmektedir. Toplumu birbirine bağlayan, millî, ahlaki ve tarihî bağlar birer birer kopartılmaktadır. Türk toplumunun ortak yanları ve müşterek değerleri küçümsenip yok sayılmakta, farklılıklar ve ayrılıklar ise kutsanmaktadır. Türk milleti, AKP'nin örsünde "kimlik, etnisite ve mezhep" olarak ayrıştırılıp dövülmektedir. Çeşitli odaklar dinî değerlere "irtica", millî değerlere "ırkçı" sıfatı yükleyerek bölücülüğe akaryakıt nakletmektedirler.
Toplumu bir tutkal gibi birbirine yapıştırması gereken değerler iktidar yetkilileri tarafından birbirine karşıt ve birbirinin alternatifi hâline getirilmeye çalışılmaktadır. Başbakan Erdoğan'ın Van konuşması bu anlamda Türk milletine karşı açılmış bir savaştır. Yüce Türk milleti önünde ant içen bir şahsın "Dönüp sen illa Türk milleti olarak dayatırsan, öbürü der ki 'Hayır, Kürt milleti', öbürü çıkar 'Hayır, Laz milleti' der. Niye bunu böyle diyorsun, 'millet' hepsini kavrar."
Türk milleti egemenliğini bir kez, o da kendisini yok sayarak Anadolu'yu işgal eden emperyalistlere karşı dayatmıştır, onun dışında hiç kimseye herhangi bir dayatma söz konusu değildir.
Tayyip Erdoğan'ın mantığı şöyle bir manzara ortaya çıkarmaktadır: Müslümanım derseniz, birileri de Hıristiyanım der; Sünniyim derseniz, birileri de Aleviyim der; Türk milleti derseniz, birileri de Kürt milleti der; Türk dili derseniz, birileri de Gürcü dili der; Türk sanat müziği derseniz, birileri de Laz sanat müziği der; Türk atasözü derseniz, birileri de çıkar Çerkez atasözü der; türkü derseniz, birileri de çıkar arabi der. Böyle dersek bölücülük olur, o hâlde millet "söz" desin, "saz" desin, "sanat" desin, "müzik" desin geçsin. Bu anlayışın adına dense dense konjonktürtürel kimlik endeksli kişilik anlayışı denir.
Türk ya da Türk milleti kavramı Başbakan Erdoğan'ın sandığı gibi herhangi bir milletin ya da herhangi bir etnisitenin karşıtı değildir. Daha açıkçası, Kürt ya da herhangi bir etnisiteyle Türk milleti kavramı birbirinin alternatifi de değildir. Türk'ü Kürt'ün ya da Kürt'ü Türk'ün karşıtı olarak görmek ve göstermek bölücülüğün AKP versiyonudur. Başbakan Erdoğan yan yana getirilmesi gereken kavramları karşı karşıya getirmek suretiyle siyasi rant için toplumu bölüyor, etnik fitnenin ateşine de benzin döküyor. Başbakan Erdoğan'a göre en iyisi, "Türk milleti" demeyelim, onun yerine "millet" diyelim. Biz de hadi "millet" diyelim, hem de "Türk'süz" olsun ama bunun Fransız'ı var, Alman'ı var, Yunan'ı var, İtalyan'ı var, Arap'ı var, Gürcü'sü var. "Millet" dediğinizde acaba hangisini kastediyorsunuz? Kim, bunu nasıl anlayacak? Sonra, niye insanlar Tayyip Erdoğan'ın hatırına asıllarını inkâr etmiş olsunlar ki.
HALİDE İNCEKARA (İstanbul) - Bağırma, niye bağırıyorsun?
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Türklerde aslını inkâr eden haramzadedir, haramzade! "Türk'e Türk demeyin" diyen geçmişte Bulgar Jivkov vardı. "Yunan" diyordu Türk'e "Türk" demeyin diye oradaki soydaşlara. Şimdi de Türkiye'de Tayyip Erdoğan diyor "Türk'e Türk demeyin." diye.
Buradan yüksek sesle ilan ediyorum: Türk milleti kavramını Anayasa'dan çıkarmak, millî bayramları folklorik bir ritüele dönüştürmek, "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım" sözlerini okullardan kovmak "Ne mutlu Türk'üm diyene" sözlerini anıtlardan kazıtmak, Türkiye Cumhuriyeti'ni tabelalardan sökmek, önüne çıkan camiyi yıkmak, Türk milletine düşmanlık etmektir.
MURAT YILDIRIM (Çorum) - Hadi oradan!
ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - AKP "Türk milleti demeyiniz" derken, gerçekten Malazgirt'i, Mohaç'ı, Çanakkale'yi, Sakarya'yı, Dumlupınar'ı Türk milletinden geri istiyor. Buna izin vermeyeceğiz. AKP'nin millî değerlere karşı yaptığını ancak ve ancak bir işgal hükûmeti yapabilir. Türk milleti, zamanı geldiğinde namahremine uzanan eller konusunda Sütçü İmam, milliyetine ve vatanına kasteden kollar konusunda da Hasan Tahsin olmayı bilmiştir, bundan sonra da bilecektir. Türkiye'yi Türk'süzler ve köksüzler değil, "Ben bir Türk'üm; dinim, cinsim uludur." diyenler kurmuştur, onların çocukları da yaşatacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)