GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ARTVİN MİLLETVEKİLİ UĞUR BAYRAKTUTAN'IN, (2/1086) ESAS NUMARALI CEZA İNFAZ KURUMU İSMİNİN; TOPLUMDAKİ ALGIYI DEĞİŞTİRMEK VE MAHKUMLARIN TOPLUM YARARINA EĞİTİLİP REHABİLİTE EDİLMESİ İÇİN ADININ ADLİ REHABİLİTASYON VE EĞİTİM MERKEZİ OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA KANUN TEKLİFİ'NİN DOĞRUDAN GÜNDEME ALINMASINA İLİŞKİN ÖNERGESİ (4/125)
Yasama Yılı:4
Birleşim:12
Tarih:05.11.2013

TUFAN KÖSE (Çorum) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Tabii, Sayın Başkanım söyledi konuşmamız yeterli diye ama iktidar partisi milletvekillerinin cezaevi sorunu gibi bir sorunları olmadığı için, oradaki insanları unuttukları için, cezaevlerini unuttukları için onlara göstermemiz gerekiyor Sayın Başkan. O yüzden bu doneleri getiriyoruz. Biraz sonra ben de göstereceğim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "ceza infaz kurumu" isminin "adli rehabilitasyon ve eğitim merkezi" kısaca AREV olması yönünde vermiş olduğumuz kanun teklifi üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlarım, kanun teklifinin amacı, ülkemizde son yıllarda bir suçlu eğitim merkezine dönüşen, daha doğrusu suç eğitim merkezine dönüşen, insana dair olanın, insani olanın, insani olan birçok değerin kalmadığı, yok edildiği, hatta insanlığı kalmadığı, toplumdan yalıtılan ve topluma unutturulmaya çalışılan ceza infaz kurumlarını bir kez daha kamuoyunun gündemine sokmaktır. Bu anlamda, infazın felsefesinin de ve amacının da değişikliğinin ilk ateşini yakmaktır. Ülkemizde ceza infaz kurumları, fiziki koşulları, çalışanların sayılarıyla, koğuşlarının kapasitelerinin 3-4 katı tutuklu ve hükümle barındırmasıyla, havalandırmasıyla, hücrelerin güneş görmemesiyle, tedavi imkânlarıyla, Ceza İnfaz Tüzüğü ve bu konuşmanın süresi içerisinde anlatılamayacak birçok uygulamalarıyla mahkemelerin verdiği cezanın yanında ayrıca bir cezalandırma yöntemi olmuştur. Hoş geldin dayağı bunlara bir örnektir, çırılçıplak arama bunlara bir örnektir, keyfî uygulanan disiplin cezaları bunlara bir örnektir. Çırılçıplak aramaya direndikleri için Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatlar 30'ar gün hücre cezası almışlardır. Dahası ceza infaz sistemimiz ve özellikle siyasi tutuklu ve hükümlülere uygulanan infaz rejimi onlardan intikam almanın bir aracı hâline gelmiştir. Devlet intikam almaz sayın milletvekilleri. Devlet rehabilite eder, rehabilite etmelidir, edebilmelidir, en azından bunun gayretini vermelidir, göstermelidir.

Mevcut sistem ceza evinde cezasını çeken kişiden yeni bir suçlu yaratma sistemidir. Örneğin, cezaevine basit bir hırsız olarak giren bir şahıs cezaevinden yankesici olarak çıkabilmektedir. Adam yaralama suçuyla giren katil olarak çıkmakta, terör örgütüne yardım yataklıktan giren bir kişi terör örgütünün yöneticisi olarak cezaevinden ayrılmaktadır. Bakın, cezaevlerinden tahliye olanların geri cezaevine dönme oranları bakımından da dünyada en önde gelen ülkelerden birisiyiz. Bu oranlar yaklaşık bizim ülkemizde yüzde 40 civarındadır, geri dönme oranı. Gelişmiş ülkelerde bu oranlar yüzde 10'lar civarında. Amaç, mahkemelerin cezalandırdığı insanlara ikinci bir ceza çektirmek değil, onları rehabilite etmek, topluma iyi bir yurttaş olarak kazandırmak olmalıdır.

Değerli arkadaşlarım, mevcut koşullar peki böyle midir? Cezaevi yaşamı genel toplum yaşamının olumlu yönlerine olabildiğince yaklaşmakta mıdır? İçeride olan kişilin akıl, ruh ve beden sağlığı korunabilmekte midir?

Şimdi, sizlere -Başkanım istemiyor ama- göstereceğim, paylaşacağım. Bakın, burası 8 metrelik duvarlarla çevrili bir hücrenin havalandırması ve 8 metrekarelik hücreler. Sadece ikinci fotoğrafta göreceğimiz -şöyle basın mensubu arkadaşlarıma da göstereyim- bir gözetleme kulesi, yirmi dört saat açık ve yemeğin verildiği bir kapı. Yemeğin verildiği bir kapı da değil küçük bir göz. Böyle bir ortamda akıl ve ruh sağlığının korunması mümkün müdür? Akıl ve ruh sağlığı korunabilir mi böyle bir ortamda? Az evvel Artvin Milletvekili arkadaşım söyledi, Sayın Başbakanın "Tek parti dönemi, tek parti dönemi." diye diline doladığı dönemde Kemal Tahir'ler, Yaşar Kemal'ler daktilolarıyla en güzel romanlarını, şiirlerini o dönemde yazdılar, en güzel örneklerini. Peki, bu dönemde cezaevlerindeki bu hücrelerde herhangi bir yazı aleti var mı, bilgisayar var mı? Diyorlar ki: "Bilgisayar odaları var." Bilgisayar odalarında da birer saat bilgisayar kullanma hakkı var yani yazılarını bile yazamıyorlar, evet.

Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; herkesin, hepimizin cezaevine girme riski olduğunu düşünürsek, içerideki insanlar için de yaşamın devam ettiğini ve bir gün tekrar cezaevine dönmemek üzere dışarıdaki hayata döneceklerini unutmamamız gerekiyor.

Bu vesileyle kanun teklifimize olumlu oy vermenizi diliyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Köse.