GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 10/753, 10/754, 10/755, 10/756, 10/757, 10/758, 10/759, 10/760, 10/761, 10/762, 10/763, 10/764, 10/765 SIRA SAYILI MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİNİN ÖN GÖRÜŞMESİ NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:12
Tarih:05.11.2013

AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk sporunda yaşanan doping vakalarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla dört siyasi parti tarafından Meclis araştırması açılmasına ilişkin verilmiş önergeler üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlarım.

Anayasa'mızın 56'ncı maddesi, devletimizi herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlü kılmaktadır. Anayasa'mızın 58'inci maddesi ise, devletimizi istiklal ve cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerimizi alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumakla görevlendirmektedir. Benzer şekilde 59'uncu madde de devletimizin her yaştan vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirler almakla, sporu kitlelerle yaymakla ve başarılı sporcuları ödüllendirmekle yükümlü olduğunu belirtmektedir.

Toplumumuzun beden ve ruh sağlının geliştirilmesi ve daha sağlıklı gelecek nesiller yetiştirilmesi için elimizden geleni yapmalı ve gerekli tüm kaynakları seferber etmeliyiz. İnanıyorum ki Meclisimizin tüm üyeleri bu konuda benimle hemfikirler ve atılacak olumlu adımlara destek vermekle tereddüt etmeyeceklerdir.

Fiziksel ve ruhsal açıdan daha sağlıklı nesiller yetiştirilmesi için günümüzde başvurulan en önemli ve en etkili referansların başında spor gelmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler spora ciddi yatırımlar yapmakta ve sporun toplumsal bir taban kazanması için gayret göstermektedirler.

2007 ve 2011 yılları arasında Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı olarak görev yaptım. Sayın Bakanımızın da biraz evvel ifade ettiği gibi Türk sporunda dopingle mücadele süreci kararlılıkla devam etmektedir. Benim de Federasyon Başkanı olduğum süre içerisinde sporculardan belirli periyotlarla doping numunesi aldık ve bu süreç içerisinde de gerçekten başarılı sonuçlar elde etmiş olduk ama bir süreç. Federasyon Başkanı olarak konuşuyorum, bu işi yaşamış birisi olarak konuşuyorum, tabii, sporcularımız gerçekten ülkemizi temsil ederken başarılı olmak için üstün performans ortaya koymaya çalışıyorlar. Bu süreci iyi yönetmek gerekiyor. Bunun bir yansıması olarak da üniversitelerimizde sporcu sağlığı merkezleri var. Ben Güreş Federasyonunda görevdeyken Çapa Tıp Fakültesinin Sporcu Sağlığı Merkezine gittim, onlarla bir anlaşma yaptım ve bu süreçte her sezon başında sporcularımızı, millî sporcularımızı, ülkemizi Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonalarımızda temsil eden sporcularımızı burada kontrolden geçirdim, her biri hakkında bir kimlik oluşturuldu ve oranın yöneticisi Profesör Doktor Bülent Bayraktar'la beraber belirli periyotlarla kamplar öncesi veya kamplar dışında hem sporcularımıza hem antrenörlerimize hem kulüplerimize eğitimler verdik dopingle ilgili.

Şimdi, Sayın Bakanımızın süreçte sıfır tolerans konusunda yaptığı ve Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün yürüttüğü çalışmalar gerçekten önemli çünkü sporda şu anda, profesyonel sporculara baktığımızda inanılmaz derecede rekorların değiştiğini görüyoruz ve bu rekor değişmeleri de, tabii, sporun kanseri olarak nitelendirdiğimiz dopingi tetikliyor. Bakıyorsunuz, daha önceleri yılda 30-40 maç yapan bir sporcu bugün 70-80 maç yapıyor, dolayısıyla bu makası kapatmak için de sağlık yönünden destekler alıyor. Bu kaçınılmaz bir realite ama bunu bilinçli, bilimle beraber yürütmek gerekiyor. Benim demek istediğim doping değil, sporcu tabii ki büyük enerji ve efor sarf ediyor ama bunu yaparken de bilimsel olarak neyi eksik vücutta, neler gerekiyor, bunların tespit edilerek buna göre bir yol haritası çizilmesi gerekiyor.

Tabii, doping, Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından yasaklanmış olan maddelerin veya yöntemlerin sporcu tarafından bilinçli veya bilinçsiz şekilde kullanılması olarak tanımlanıyor.

Şimdi, sporda 2009 yılından sonra getirilen bir yaklaşım var: Biyolojik pasaport ve bunun yanında "Adams" dediğimiz, antidopingle ilgili bir yönetim sistemi var, bir havuz var. Bu havuza dünyadaki önemli sporcular alınıyor. Bu havuzda sporcu kendisinin nerede olduğunu -bilgisayar ortamında bu data sistemine giriyor- "Şu gün şu antrenmandayım, bugün şuradayım, yarın buradayım." diye- beyan edecek.

Tabii, sporda bütün ülkeler, özellikle IOC dopingle mücadelede çok kararlı. Bizim ülkemizde de bu noktada -ben uzun yıllardır hem spor yöneticiliği yaptım hem de federasyonda görev aldığım- süreç içerisinde devletimiz, Spor Bakanlığımız bu konuda üzerine düşen görevleri yapıyor ve yapmaya devam ediyor. Hele hele son zamanlarda -Bakanımızın da ifade ettiği gibi- Hacettepe Doping Merkezindeki planlanan yatırımlar gerçekten Türk sporu için önemli yatırımdır. Çünkü sporcumuzun sağlığını korumak bizim -biraz evvel de Anayasa maddesinde ifade ettiğimiz gibi- en önemli görevlerimizden bir tanesi.

Bakıyorsunuz doping sayıları artmış, rakamlar onu gösteriyor. Tüm dünyada bu böyle. Bakıyorsunuz Fransa'da bisikletçilerde, İtalya'da bisikletçilerde, diğer branşlarda, her tarafta görüyorsunuz çünkü artık dopingle mücadelenin metotları, bilimsel metotları değişti. Ve herkes kararlı. Bu bir kanser, spordaki kanser. Ve en büyük zarar da sporculara geliyor. Sporcular belli bir yaştan sonra bu kendisinin gizli olarak aldığı bu maddeler nedeniyle genç yaşta hayatlarını yitiriyorlar. İşte bizim burada tüm partilerin, parti gruplarının verdiği önergelerle kurulacak olan komisyon gerçekten çok önemli bir görevi, yürütülmekte olan bir süreci desteklemek amacıyla önemli bir işlev sağlayacak. Bakıyorsunuz, Gençlik ve Spor Bakanlığının bünyesinde SESAM diye bir kuruluş vardı. Bu sporcuların sağlıklarıyla ilgili süreci yönetiyordu. Benim -Sayın Bakanımız da söyledi- arzuladığım en önemli şeylerden bir tanesi de -zaten onun ifadesini söyledi- olimpik hazırlık merkezi. Bunun kurulacağını Sayın Bakanımız ifade etti. Olimpik hazırlık merkezi ne demek? Bakıyorsunuz, olimpiyatlarda başarılı olmuş ülkelerde, Fransa'da Rusya'da Amerika'da böyle olimpik merkezler var. Sporcular buraya geliyor. Burada bilimsel olarak kendilerinin bilgileri ortaya çıkartılıyor. Nasıl bir antrenman metodu uygulayacağı, nasıl bir süreç içerisinden geçeceği planlanıyor. Gerçekten bu bana göre çok önemli bir adım. Sayın Bakanımızı ve emeği geçenleri tebrik ediyorum. Çünkü bu çok önemli bir rakam.

Şimdi, yalnız, spordaki rakam, bakıyorsunuz, spor endüstrisi 600 milyar dolar civarında. Doping sektörünün rakamı da 10 milyar dolar civarında. Spor endüstrisindeki bu gelişme işte bu dopingi tetikleyen en önemli unsurlardan bir tanesi. Peki bunu nasıl aşacağız? Bununla ilgili, Meclisimizde 2005 yılında Değerli Ankara Milletvekilimiz Haluk İpek başkanlığında kurulmuş bir komisyonun raporu var. Bu raporu ben okudum. Bu raporun 140'ıncı ve 152'nci sayfaları arasında dopingle ilgili tespitler yapılmış. Bu tespitlere göre önerilerde bulunulmuş. Bu rapor başta Ödül Yönetmeliği ve belirli branşlardaki denetimin yetersizliği olmak üzere çeşitli etkenlere değinen komisyon raporu mevcut uygulamaların da dopingle aktif mücadele için gözden geçirilmesi ve doping kontrol faaliyetlerinin artırılması gerektiğini belirtmiştir. Özellikle Ödül Yönetmeliği'nde yapılan son değişiklikler spor kamuoyunda destek bulmuştur. Millî sporcularımızın üst düzey uluslararası müsabakalarda elde ettikleri her bir madalya için çok yüksek miktarda nakdi ödüller verilmesi ister istemez sporcu ve antrenörleri etkilemiştir. Bu nedenle Ödül Yönetmeliği'nde yapılan son düzenlemeler yerinde olmuş ve sporcuların tek seferlik değil sürdürülebilir başarısı için destek sağlamıştır, bu çok önemli.

Şimdi, dopingli çıkan sporcular için "Şu kadar çıktı. Bu kadar çıktı. Şöyle oldu. Böyle oldu." diye ben bunlar üzerinde durmayacağım, çünkü diğer, önceki konuşmacılar da ifade ettiler.

Ama şunun hakkını vermemiz lazım: Gerçekten bu mücadele sadece Gençlik ve Spor Bakanlığımız ve federasyonlarımız tarafından yapılacak bir süreç değil. Böyle olunca bu eksik kalıyor. Buna medya desteği de lazım, halkımızın da desteği lazım, üniversitelerimizdeki sporcu sağlık merkezlerinin de desteği lazım. Bu topyekûn bir çalışma. Çünkü görüyoruz ki -ben bizzat yaşadım- sporcularımızla bir turnuvaya gittiğimizde sporcumuz, bu işin içerisinde hakikaten masumane gözüküyor, ne olduğunu bilmiyor. Bizim bu genç sporcularımızı eğitimden, sıkı bir eğitimden ama sıkı bir eğitimden geçirmemiz gerekiyor, birebir takip etmemiz gerekiyor. Buradaki başarının sırrı, bana göre, eğitim, eğitim, eğitim. Ve burada, bu süreci çok iyi şekilde götürmemiz gerekiyor, üniversitelerdeki sporcu sağlığı merkezlerinin hepsini aktif hâle getirmemiz gerekiyor, onlarla birlikte çalışmamız gerekiyor, doping merkezinin zenginleştirilmesi gerekiyor ve bu süreci hep birlikte götürmemiz gerekiyor.

Tabii, spora yapılan yatırımlar, sporla ilgili şeyleri söylemeye gerek yok. Türkiye, gerçekten, son yıllarda yaptığı, spora yaptığı altyapı yatırımlarıyla, uluslararası organizasyonlarla pek çok başarı elde etti ve bu başarıları elde etmeye devam ediyor. Tabii, bizim sporcu ayağını da gerçekten iyi planlamamız, iyi götürmemiz gerekiyor.

Şimdi, eğitim noktasında birkaç hususu daha belirttikten sonra sözlerimi tamamlayacağım.

Şimdi, bu sporcuların -kamplara gittiğimiz zaman görüyoruz- spora başlayış yaşı değişik branşlara göre 10 yaşından, 12 yaşına, 14 yaşına değişiyor. Bizim, sporculara ilk etapta dopingin ne kadar kötü bir şey olduğunu, nelerin doping olduğunu, nasıl davranması gerektiğini anlatmamız lazım. Bir müsabakaya gidiyorsunuz, sporcuya dışarıdan birisi bir şey veriyor. İçmemesi lazım. Biz bu konuda sporcularımızı eğittik ve eğitmeye de devam ediyoruz. Gerçekten bu çok önemli. Hiç bilmediğiniz bir adam, size selam veren birisi bir şampiyonada elinize bir şey verebilir, onu içebilirsiniz. İçtiğiniz zaman onun içerisinde ne olduğunu bilmiyorsunuz çünkü doping sporcunun kendi sorumluluğu, kendi sorumluluğu. O yüzden sporcu bir şeyi yaparken bu yaptığı spor içerisinde profesyonelliği çok iyi algılamalı. Bizim yöneticilerimiz de bu süreci çok iyi yönetmeli, iyi takip etmeli, antrenörleri de bilinçlendirmeli ve bu süreci bu şekilde başarıyla götürebileceğimizi düşünüyorum.

Bu Meclis araştırma önergesi herkesin katılımıyla gerçekten güzel bir tablo. İnanıyoruz ki bu süreç sonucunda Türk sporunda doping olaylarının görülmediğini, doping olaylarının asgariye indirildiğini ve ülkemizin, Türk sporunun bir yol haritasının, dopingle ilgili yol haritasının çıkarılacağını göreceğiz. Ben bu önergelerde katkısı olan herkese teşekkür ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)