GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 10/753, 10/754, 10/755, 10/756, 10/757, 10/758, 10/759, 10/760, 10/761, 10/762, 10/763, 10/764, 10/765 SIRA SAYILI MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİNİN ÖN GÖRÜŞMESİ NEDENİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:12
Tarih:05.11.2013

HAKAN ŞÜKÜR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; doping olaylarıyla ilgili Meclis araştırma önergemiz hakkında söz almış bulunuyorum. Aziz milletimizi ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, konuşmama başlamadan önce, ülkemizi ilgilendiren ve yaklaşık yarım saat sonra oynanacak olan Şampiyonlar Ligi'nde Galatasaray'ımıza ki, eski formasını giydiğim takımım Galatasaray'a yürekten başarılar diliyorum.

Ülkemizin son yıllarda hemen her alanda sergilediği başarı öyküsü, sağladığı değişim ve dönüşüm hiç kuşkusuz spora da yansımaktadır. Son on bir yıllık dönemde Türk sporuna, sporcularımıza, gençlerimize büyük yatırımlar yapıldı, yüzlerce modern tesis inşa edildi, birçok uluslararası organizasyon başarıyla gerçekleştirildi.

Profesyonel sporun içinden gelen ve bu alanda ülkeme hizmet üretmeyi onur addeden biri olarak, Türk sporunun son dönemde kanayan yarası hâline gelen yasaklı madde kullanımı, yani doping konusunda daha somut ve sistematik adımlar atıldığını ve daha da fazlasının yapılacağını müşahede etmekteyim. Olimpiyat ruhu ve "fair-play" olgusunun sporun her alanına nüfuz edebilmesi için dopinge karşı mücadelenin sadece yapılacak testler veya cezalarla değil, önleyici tedbirler ve bilinçlendirme çalışmaları neticesinde olacağını bugün geldiğimiz konum itibarıyla görmekteyiz.

Dopingle mücadele programları spor için temelde değerli olanın korunmasını amaçlamaktadır. Bu temel değer "Sporun ruhu" olarak adlandırılır ve olimpiyat ruhunun esasıdır. Nasıl dürüstçe oynayacağımızın göstergesidir aslında. Sporun ruhu insan ruhunun, bedeninin ve zekâsının aynasıdır. Ahlak, dürüstlük, performans, sağlık, karakter, kurallara saygı, dayanışma gibi değerlerle ifade edilir.

Dünyada doping konusunda çatı kuruluşu olan WADA yani Dünya Dopingle Mücadele Ajansı etkin ve güncel bir biçimde sporun daha temiz ve daha adil olması adına bilimsel olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Amaç temiz sporcunun hakkını korumaktır. Ülkemizde ise Millî Olimpiyat Komitesi altında faaliyet gösterin Dopingle Mücadele Komisyonu, dopingle mücadeleyi kurumsallaştırmak ve gerçekleştirilecek iş birliğinin ana ilkelerini belirlemek ve dopingle mücadeleyi yürütmek amacıyla 24 Mayıs 2011 tarihinde Spor Genel Müdürlüğüyle imzalanan protokol sonrası 2011 yılın haziran ayında kurulmuştur. Komisyon tarafından Dünya Dopingle Mücadele Kurallar (CODE) çerçevesinde oluşturulan Türkiye Dopingle Mücadele Talimatı, WADA tarafından onaylanarak 23 Eylül 2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. WADA kurucular kurulunun 20 Kasım 2011 günü Kanada'nın Montreal kentinde yaptığı toplantıda, Türkiye dünya dopingle mücadele kurallarına uyumlu ülkeler listesine alınmıştır. Tüm bu çalışmalar spor federasyonlarımıza tebliğ edilerek ülkemizde ilgili çalışmalar başlatılmıştır. Fakat mevcut durum itibarıyla süreçlerin daha da detaylandırılarak ilgili kamu kurum ve kuruluşların konuya dâhil edilmesi büyük önem arz etmektedir. Yasaklı maddelerin temin edilmesi konusundaki hususların yeniden düzenlenmesi bu konuda aracılık yapanlara gerekli cezaların verilmesi ve bu husustaki denetimlerin yaygınlaştırılması gerekmektedir.

Sporda yasaklı maddelerle ilgili bilimsel olarak hazırlanmış olan içeriklerle sporcu ve antrenörlerimize eğitim programları düzenlenmesi, sporcu ortak veri tabanı oluşturulması ve bu maddelerin temin yollarının tespit edilerek ilgili önlemlerin alınması gibi başlıklar bizi temiz spora götürecektir.

2012 yılında WADA tarafında yapılan testlerin büyük çoğunluğu idrar örneklerinin tahlili ile gerçekleştiğini görüyoruz. Geçtiğimiz yıl sporculardan alınan numunelerinin yüzde 88'i idrar numunesi, yüzde 5'i kan numunesi ve yüzde 6'sı biyolojik pasaporttan kaynaklanan verilerdir. Ayrıca yine aynı yıl numunelerin yüzde 53'ü müsabaka dışında, yüzde 47'si müsabaka döneminde alınmıştır. Doping kontrollerinin artık sadece müsabakalarda değil müsabaka dışı dönemlerde de alınıyor olması işin gelmiş olduğu ciddi noktayı bize gösteriyor. Sporcunun kontrolden haberdar edildikten sonra kontrol sonlanana kadar hiçbir şekilde yalnız kalamayacağı, numuneyi verirken dahi kontrol memuru tarafından izlenmesi WADA tarafından şart koşuluyor, bu çok önemli. Maalesef ki geçmiş dönemlerde doping kontrolü esnasında kaçan veya vermeyi reddeden sporcularımız da ceza almak durumuyla karşı karşıya kalmışlardır. Müsabaka dışı dönemlerde numune alınmasıyla ilgili olarak sporcunun özel hayatına müdahale edildiği düşünülebilir fakat şunu da belirtmek gerekir ki Dünya Dopingle Mücadele Ajansı WADA'nın Doping Kontrol Yönetmeliği'nin sporculara yönelik 1'inci maddesi "Her zaman ve her yerde idrar veya kan numuneniz alınabilir." olarak yer almaktadır. Böylesi bir husus temiz spor için vazgeçilmez ise tüm sporcu, antrenör ve yöneticilerin bu yönergeleri dikkate alması ve hayata geçirmesi vazgeçilmezdir.

Hacettepe Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Türkiye Doping Kontrol Merkezi yakın zamanda WADA akreditasyonunu tekrar alarak bu konuda bölge coğrafyasına hizmet verecektir. Dünyada şu anda WADA'ya akredite 33 merkez bulunmaktadır. Bunların önümüzdeki beş yıl içerisinde sayısı 40 ile sınırlı kalacaktır. Bu sebeple merkezin faaliyete geçmesiyle ülkemizde birçok branştaki numune sayısının artacağından ve bu sayıların uluslararası standartlara yükseleceğinden şüphem yok. Türkiye bugün artık sağlık ve spor alanında geçmişle mukayese edilemeyecek ölçüde geniş imkânlara ve altyapıya sahip bir hâle gelmiştir. Yakın zamanda Sayın Başbakanımızla ki Kızılcahamam'da bu sunumu ben kendim gerçekleştirdim İstanbul'da yapılması planlanan Türkiye'nin ilk sporcu hastanesi, daha doğrusu sporcu sağlık merkezi projesi bizlere önemli bir rehber olacaktır. Az evvel Aytuğ Bey'i dinlememe sebebim biraz da budur, Sayın Bakanımızla bununla ilgili bir konuyu görüşmek üzere yanına gittim ve bunun çok önemli bir rehber olacağını düşünüyorum ben ve bununla da ilgili çalışmalar yapıyoruz. Sporcu arkadaşlarımız, akademisyenler, bu konunun uzmanları, çok değerli muhalefet partisi milletvekilleri bu komisyon içerisinde mutlaka ki değerli fikirlerini bizlere vereceklerdir, onlarla da bunu daha genişletebiliriz.

Spor geçmişimize baktığımız zaman, yanlış veya eksik bilgilendirme sonucu, tedavi amaçlı kullandığı ilaçlar yüzünden ceza almak durumunda kalan benim de çok yakın arkadaşlarım var, isimlerini söylemek istemiyorum. Gereksiz, tedavi amaçlı kullandıkları, biraz bilinçsizlikten, biraz da kontrol edilememezlikten kaynaklanan cezalardı bunlar, bizleri de çok derinden yaralamış ve üzmüş. Aynı zamanda, bu arkadaşlarımız en aktif dönemlerinde çok uzun süreler spordan uzaklaşmak durumunda kalmıştır. Bu beni ayrıyeten üzmüştür ve bununla ilgili de kendimi görevli kabul ediyorum. İnşallah, bu komisyonda hep beraber güzel çalışmalar yaparız.

Ayrıca, az evvel bahsettiğim merkezde, sporcu sağlık merkezinde bugün dünyada sadece atletizm ve bisiklet branşlarında kullanılmakta olan biyolojik pasaport ile -Sayın Bakanımız kısmen ifade etti ama çok detaylı konuya girmedi- kontrol yöntemi kapsamında çalışmalar yapılarak, sadece müsabaka döneminde değil, uzun periyodik dönemler hâlinde sporcu verilerinin takibi mümkün hâle gelecektir. Bununla ilgili çalışmalar yapıyoruz. 2009 yılında dünyada 6.082 biyolojik pasaport tahlil edilmişken, bu rakam geçen yıl 18.223 olarak gerçekleşmiştir.

İstanbul Sporcu Sağlık Merkezi Projesi ile ilgili olarak, sporun ve sağlığın birçok alanındaki akademisyenden destek almaktayız. Bu bağlamda, "dopingle mücadele" başlığı da hastanenin faaliyet göstereceği alanlar içerisinde önemli bir yere sahip olacaktır, bundan emin olabilirsiniz. Bu alanda ortaya koyacağımız mücadele de kısa zamanda meyvelerini verecektir. Sağlıklı nesillerin başarıya ulaşması daha temiz ve doğru yöntemlerle olacaktır.

Bu vesilelerle yüce Meclisinizi tekrar selamlıyor ve teşekkür ediyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)