GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:13
Tarih:06.11.2013

BDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 490 sıra sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı'nın birinci bölümü üzerinde Barış ve Demokrasi Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, günümüzde serbest piyasa ekonomisinin egemen olduğu ülke hukuklarında, tüketim olgusuna bağlı olarak tüketici kesimi ön plana çıkaran yaklaşımlarda, tüketiciler korunması gerekli zayıf kişiler grubu içinde ele alınmaktadır. Bu bağlamda, tüketici kesimini oluşturan kişilerin korunması, kendine özgü, bağımsız ve sosyal hukuk alanına giren temel bir konu olarak incelenmektedir. Bireylerin daha iyi çevre koşullarında ve daha rahat bir biçimde yaşama arzusu, üretim ve tüketim ilişkisi içinde gerçekleşen yapısal farklılaşma nedeniyle değişime uğramıştır. Bu bağlamda tüketici, devleşen karteller, haksız işlem koşulları, haksız rekabet, fahiş fiyat artışı, ağır kredi koşulları, oldubittiye getirilen işlemlerle karşı karşıyadır. Bu durum, tüketicinin korunmasına yönelik olarak getirilmiş düzenlemelerin ne kadar haklı ve gerekli olduğu hususunu açıkça ortaya koymaktadır. Hukukun ve hukukçunun görevi de tüketicinin bu ortamdan çıkarılması için gerekli koşulların oluşmasını sağlamak olmalıdır.

Bize göre tüketici, temel gereksinimlerinin giderilmesi ve sağlıklı bir çevrede yaşama gereğinin yerine getirilmesi için seçim hakkını kullanabileceği bir ortamda eğitilmiş ve bilgilendirilmiş olarak güvenlik içinde ekonomik faaliyetlere katılan, bu katılımı nedeniyle uğrayabileceği zararı tazmin edilen, bu haklarının korunması, sürdürülmesi ve geliştirilmesi hususundaki taleplerini oluşturacağı örgütler aracılığıyla ya da bireysel olarak kamuoyuna duyurma hakkına ve taleplerinin dikkate alınmasını isteme yetkisine sahip kabul edilen kişidir.

Sayın milletvekilleri, dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de tüketiciler üretim faaliyetlerinin giderek sayılamayacak derecede çeşitlenip karmaşıklaşmasının yarattığı üretici ve tüketici sorunlarıyla karşı karşıya olmanın getirdiği sıkıntılarla iç içedir. Ancak çıkacak kanun bazı hususlarda iyi düzenlemeleri içermekle birlikte, bazı hususlar açısından tüketicilerin haklarında önemli kısıtlamalar yapmakta, mevcut hâlden geriye giderek önüne geçilemez tehlikeler içermektedir. Bu anlamda, Başbakanın çok yakındığı faiz lobisine bizzat Hükûmet eliyle halkı teslim etmektedir.

Kanunun daha hazırlanma aşamasında iken, hemen hemen bütün tasarı ve tekliflerde olduğu gibi, konu hakkında yeterli bilgili ve ilgili akademisyenlere bırakılmadığı için, Avrupa Birliği direktiflerinin eksik veya yanlış tercümeleri, kanun yapım tekniği açısından dili ve kaleme alınışında hatalar olması, genel kanun metinlerinde işlenen kavramlara uzak kalınışı, kanun için boşlukları çokça bırakılması ve özellikle bazı haklar tanınırken bazı mevcut hakların geriye alınmaya çalışılması ve beklenilen hakların tanınmayışı gibi, ülke ekonomisi ve ferdin refahı açısından hayati öneme sahip bu kanunda olmaması gereken eksiklik ve hatalara rastlanmaktadır.

Özellikle, bankacılık ve inşaat sektörü gibi tüketicilerin en çok hukuki ihtilafa düştüğü durumlarda, sektörü koruyucu yeni hükümler ile mevcut haklardan geriye gidişi sosyal devlet ilkesiyle bağdaştırmamaktayız.

Tüketici Örgütleri Federasyonunun hazırlığı raporda, 2012 yılı hak arama sürecinde yaşanan tüketici sorunlarına bakılmakta ve geçmiş yıllara göre artış gösteren bir seyir izlediği görülmektedir. 2012 yılında da ülkemizde hak ihlallerinin boyut kazanarak devam etmesi, hak arama mücadelesinde daha etkili ve yoğun emek harcamayı zorunlu ve gerekli kılmaktadır. Tüketicinin temel ihtiyaçlarını etkileyecek başta benzin ve diğer akaryakıt ürünleri olmak üzere, yüksek oranlarda zam yapan kamu kuruluşları ile adil vergi toplamak yerine dolaylı vergilerle yükü tüketici yurttaşa yükleyen kamu otoritesinin uygulamalarıyla, telekomünikasyon, bankacılık, genetiği değiştirilmiş organizmalar, gıda sigortacılığı, turizm ve diğer sektörlerde yaşanan ayıplı mal ve hizmetler, haksız sözleşme şartları, satış sonrası hizmetlere ilişkin haksız, yasa hukuk tanımaz uygulamalar devam etmektedir.

Bankacılık sektörünün yasaya veya hukuka aykırı haksız uygulamalarına baktığımızda, mobil elemanlar yoluyla ve stantlarda rastgele kredi kartı dağıtılmaya devam edilmesi; kredi ve kredi kartı sözleşmelerinin bir nüshasının tüketiciye verilmemesi; dağıtılan kartların limitlerinin kişinin gelirine göre belirlenmemesi; kullanımdaki kredi kartlarına tek limit yerine "Tuşa bas, artıralım." denilerek keyfî uygulamalarla kişinin her kartına ayrı limitler tanınması; asgari ödemesini yapan ya da temerrüde düşen kredi kartlarına bileşik faiz uygulanması; ortak ATM'den para çekilmesi ile hesap görüntülenmesinden ücret alınması; havale ya da EFT yapan tüketicilerden yüksek tutarlarda masraf alınması; kredi kartından ücret, aidat, cari hesaplardan hesap işletim ücreti alınması; kredi kartı aidatının iade edilmemesi yönünde verilen yargı kararlarına tepki olarak kredi kartının kullanıma kapatılması; konut başta olmak üzere, alınan tüketici kredilerinde bilgi ve onay dışında sigorta yapılması; yapılan alışverişlerde, kredi kartından, yasaya aykırı olarak komisyon alınması; konut finansmanı kredilerinin erken kapatılmasına ceza uygulanmasıyla, yeniden yapılandırmalardan yeniden yüksek tutarlarda ücret alınması. Tüm bu aykırı uygulamalara karşı, kamu otoritesi olan Merkez Bankası ve BDDK'nın görevlerini yapmaması problem teşkil etmektedir.

Sayın milletvekilleri, BDDK'nın bankalar ve tüketici kredisi veren finansal kuruluşların faiz dışında tüketiciden talep edeceği ücretlerin belirlenmesi anlayışı, kanunun ruhuna ve tüketiciyi koruma anlayışına uygun değildir. BDDK, bugüne kadarki tarz ve çalışma şekliyle tüketici ile finansal kuruluşlar arasında bir denge oluşturma işlevi görmüştür fakat söz konusu düzenlemeler tüketiciyi yani korunması gerekeni ilgilendiren düzenlemelerdir. Bu açıdan bakıldığında, BDDK gibi, lobi faaliyetlerinden etkilenen ve denge kurmaya çalışan bir kurumun tüketiciyi koruma işlevini gerçekleştirmesi ontolojik olarak mümkün değildir. Aynı zamanda, tüketiciden faiz dışı ekstra ücret alınması için Meclis Genel Kurulunun düzenleme yapması, kamu yararını hiçe saymak anlamına gelmektedir. Bu maddeyle Hükûmet, bankaların faiz dışı geliri olan ve her geçen gün yenisi eklenen 60'ı aşkın kalemde alınan ücretleri meşrulaştırmaktadır. Bankaların yanı sıra tüketicilerle sözleşme imzalayan tüm şirketlerin ücret ve masraf almaları da hüküm altına alınmıştır. GSM şirketlerinin, elektrik, doğal gaz, su dağıtımı yapan kuruluşlar ile diğer tüm şirketlerin ücret ve masraflarla tüketicileri mağdur etmeleri yasal hâle getirilmiştir.

Yürütmenin işlevi "Düzenleme" adı altında sermayenin tüketiciyi sömürmesini meşrulaştırmak değil tüketicinin haklarını korumak ve gelir dağılımında adaleti sağlamak adına tüketici lehine düzenlemeler yapmaktır. Bu açıdan, kanunda hizmet sağlayıcıların Anayasa'ya aykırı şekilde çeşitli isimlerle ücret almasının yasal olarak engellenmesi gerekmektedir.

Sayın milletvekilleri, Reklam Kurulundaki kurul üyeleri sayısının 20'dan 11'e indirilerek, işçi ve memur sendikaları konfederasyonları ile Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipler Birliği, Türk Eczacılar Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği gibi meslek kuruluşlarının temsiliyeti kaldırılmıştır. Ne yazıktır ki, yürürlükteki yasanın belirlediği yapı daha kapsayıcı ve demokratikti.

Değerli milletvekilleri, hukukun temel ilkelerinden olan zayıf yanın -tüketici- güçlü yan -mal ve hizmet piyasaları- karşısında korunması gerekmektedir. Önümüzdeki süreçte yığınsal tüketici mağduriyetlerine yol açacak yeni sorunların ortaya çıkması istenmiyorsa tüketicilerin sesine kulak verilmeli ve tüketicinin korunması hakkındaki kanun taslağında haksız talepleri meşrulaştırma girişimlerinden vazgeçilmeli ve taslak tüketici, talep ve ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yasalaştırılmalıdır. Aksi durumda, tüketicilerin mağduriyetleri kaçınılmaz olacak, çıkarılan yasa olması gereken amaca hizmet etmeyecektir.

Konuşmama son verirken Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dora.