GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:13
Tarih:06.11.2013

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Mevcut olan Tüketiciyi Koruma Kanunu Tasarısı'nın "amaç" başlıklı 1'inci maddesinde "tüketiciyi aydınlatıcı, bilinçlendirici önlemleri almak" denilmektedir; oysa hâlen yürürlükte olan yasada bu bölüm "Aydınlatıcı, eğitici" şeklindedir. Bilinçlendirme eğitimi kapsar gibi görünse de eğitim apayrı bir faaliyettir, hatta "Tüketicinin eğitilmesi" başlıklı 59'uncu maddeye "Millî Eğitim Bakanlığı ana sınıflarına başlamak üzere ders programlarına ilave yapar." şeklinde ibare eklenmelidir. Zira tüketici bilinci küçük yaşlarda oluşturulduğu takdirde tüketim çılgınlığının önüne geçilebilir. Bu nedenle "amaç" başlıklı 1'inci maddenin ilgili cümlesi "Tüketicinin eğitilmesi, aydınlatılması, bilinçlendirilmesi" şeklinde değiştirilmelidir.

Mevcut olan düzenleme tabii ki amaç açısından mevcut olan kanuna göre tasarı daha dar, daha özgürlükler açısından, tüketici açısından aleyhinedir. Mevcut olan Kanunun 10/b maddesi biraz önce Sayın Bakana sorduğumdan açık ve net, yani Yargıtay kararlarıyla sabitlenmiş olan bir husus. Tüketici bir gayrimenkulü satın alır, gayrimenkul ayıplı olur veya üçüncü katın 4 numaralı dairesi diye satılır; gidersiniz fiili durum 4 numaralı daire, ancak tapuda karşılaştırma yaptığınız zaman 4 numaralı daire olmaz, 3 numaralı daire karşınıza çıkar. Bu nedir? Bu bir ayıplı maldır. Vatandaş ne yapıyor? Bankaya güveniyor. Bankaya güvendiği için eksper geliyor oraya, o eksperin biçmiş olduğu değere ve gerçekten o dairenin de belirtilen daire olduğuna inanarak o gayrimenkulü satın alıyor. Bu bir ayıp işlemidir. Bu ayıp işlemde: Bir, mevcut olan düzenlemede satıcı kusurlu olduğu gibi aracı kurumu olan, krediye veren banka da müşterek ve müteselsilen sorumludur. Mevcut olan düzenlemede bu kaldırılmaktadır.

İkinci bir husus, benim şu anda size ibraz etmiş olduğum İstanbul kart, bu daha önceki Akbil kart. Bunlar neydi? Ücrete tabidir. Yani bir depozito ücreti ödeniyordu, ondan sonra ancak taşıma işi, İstanbul'da siz belediye otobüsüne binebiliyor idiniz. Mevcut olan düzenleme Tüketici Kanunu'nun 5'inci maddesinin (3)'üncü fıkrası: "Bir malın veya bir hizmetin alınması bir başka bedele veya bir başka malın satın alınmasına bağlayamazsanız." diyor idi ve mevcut düzenlemelerin tamamı, mahkeme kararları hepsi bu şekildeydi. Hatta İnternet alan bir vatandaşımız "Evine mutlak surette telefon bağlanması gerekir." denildiği için vatandaş Eskişehir Tüketici Mahkemesinde davayı açar. "İnternet'in bağlanması mutlak surette bir telefonun alınması şartına bağlı değil" mahalli mahkeme bu şekilde karar verdi. Yargıtaya gitti, tekrar hukuk genel kuruluna gitti ancak mevcut olan bu pozitif düzenlemelerin tamamı yargı kararlarıyla tüketicinin lehine iken mevcut olan bu tasarıda bunu da geri aldınız. Yani, şimdi bu vermiş olduğum iki örnekte gerek mevcut olan düzenlemenin 5'inci maddesinin (3)'üncü fıkrası, gerek mevcut olan düzenlemenin 10/B maddesi ikisini biz bir arada aldığımız zaman tüketicinin tamamen lehine olan bir düzenleme.

Üçüncü bir düzenleme Sayın Bakan, mevcut olan Borçlar Kanunu'muzun 259'uncu maddesi uyarınca vatandaş peşinatı ödedi, temerrüdün de peşinatta düştü, mevcut olan düzenleme karşısında ne olacak? Muacceliyet şartı gerçekleşmiş olacak. Yani Tüketici Kanunu, Borçlar Kanunu hükümleriyle karşılaştırdığımız zaman, mevcut olan Tüketici Kanunu, Borçlar Kanunu'na göre tüketicinin daha aleyhine. Eğer siz mevcut olan düzenlemeyle birlikte, mevcut olan yeni değişen Borçlar Kanunu'yla birlikte değerlendirdiğimiz zaman gerek temerrüt açısından gerek erken ödeme açısından gerek tüketicinin haklarını koruma açısından daha lehinedir. Bu düzenleme geriye doğru bir gidişattır.

Lütfen bu ikazlarımızın nazara alınmasını, tüketici aleyhine olan bu hükümlerin tekrar gözden geçirilmesini arz eder, hepinize teşekkür ederim. Saygılar. İyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)