| Konu: | 8 KASIM DÜNYA ŞEHİRCİLİK GÜNÜ'NE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 07.11.2013 |
TÜLAY SELAMOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8 Kasım Şehircilik Günü sebebiyle gündem dışı söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Arjantinli şehir plancısı Carlos Maria della Paolera'nın 1949 yılında, her 8 Kasım günü şehirde yaşayan herkesin sorunlar, çözüm önerileri ve şehrin geleceğe taşınmasıyla ilgili etkinlikler yapmasını önerdiği şehircilik günü. Türkiye 1976 yılında bu etkinliğe başladı.
Değerli milletvekilleri, Dünya Şehircilik Günü, kutlama değildir. Küresel çerçevede büyük değişimlerin olduğu, hızlı gelişmelerin yaşandığı dünyamızda yaşam biçimi, eylemler ve yaşam alanlarıyla ilgili yeni düşüncelerin, önerilerin ortaya konulduğu, tartışıldığı, çıkan sonuçlardan da yönetimlerin yararlanması gerektiği etkinliklerin yapıldığı gün.
Bütün eski kültürlerde şehir, kozmosun yeryüzündeki modeli olarak düşünülmüştür. Üstat Turgut Cansever "İster Platon'un şehri olsun ister İstanbul, New York ya da Tokyo, prensip olarak şehir kurmak en büyük erdem olma geçerliliğini sürdürüyor." diyor. Niçin? Çünkü insan hayatının, varlığının en karmaşık meselelerinin, en büyük çelişkilerinin yoğun bir şekilde çıktığı yerde bunların ahenginin kabul edilebilir, saygıdeğer amaçlara yönelik olarak bir araya getirilmesini mümkün kılan erdemdir şehir kurmak. Üstadın ideal şehir tanımı vardır, insanların huzurlu ve huzurda olduğu şehirdir, ideal şehir. Türlü türlü müdahalelerin, müzakerelerin, münakaşaların, mübadelelerin, toplumsal ve politik süreçlerin ürünüdür. Saadettin Ökten "İnsan toplumlarının en komplike eseri şehirlerdir." diyor çünkü burada toplumun bütün kesimlerinin katkısı vardır. Çok parametreli bir denkleme benzer şehir.
Değerli milletvekilleri, şehirler durağan değil devingendir. İbni Haldun devletler dâhil her şeye, şehirlere de bir ömür biçmiştir. Yaşayan, büyüyen, gelişen bir organizma. Farabi'nin tanımlamasında da kusursuz bir bedenin iletişiminden bahsedilir. Beyni yani yöneticileri; kalbi yani sağlık, eğitim hizmetleri, kültür değerleri; dolaşım sistemi yani ulaşım ağı; sindirim sistemi yani alt yapı ve geri dönüşüm ağları; sinir sistemi yani enerji ve su dağıtımı; akciğerleri yani yeşil alanları yeterli ve şehrin büyüme gelişmesine uygun planlanmış ve işliyorsa kusursuz bir bedenin ilişkisidir.
1928'de Ankara 40 bin kişilik bir şehir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk başkente imar planı yaptırıyor. 300 bin kişi hedeflenerek imar planı yapılıyor, bugün şehir 5 milyon. Birçok şehrimiz aynı durumda; programsız, imarsız, altyapısız büyümesine izin verilmiş. Şehrin sorunlarını çözerek ideal şehir için uğraşıyoruz bugün. Afet riskli alanların dönüşümü, yapı stokunun artırılması, sosyal donatı alanlarının olduğu kentsel dönüşümler, atık sudan geri dönüşüme, kadastro çalışmalarına kadar birçok alanda düzenleme, kanun düzenlemeleriyle uygulamalarını gerçekleştiriyoruz.
Yıllarca ruhsatsız, iskânsız binalara göz yuman, af uygulamalarıyla plansız yapılaşmaya, kontrolsüz büyümeye izin vererek sağlıksız şehirleşmeye sebep olanların yanlışlarını düzeltmek için uğraşıyoruz. Bizim şehirlerimiz bunu hak etmemişti. Şehirler insanların kimliklerinin, değerlerinin dışa yansımasıdır. Bu, bizim insanımızın yansıması değil. Biz, kimlikli şehirler istiyor, bunun için de çalışıyoruz.
Modern mimarinin kurucularından Le Corbusier, 1911'de "New York ve İstanbul'u karşılaştırırsak diyebiliriz ki birincisi kıyamettir, ikincisi ise yeryüzü cenneti; İstanbul bir meyve bahçesidir, bizim kentlerimiz ise taş ocaklarıdır." der.
Değerli milletvekilleri, şehrin sınırları olmalı, tarihsel sürekliliği olmalı, dünün değerlerini korumak suretiyle yarına taşıyabilmeli. Ne eskisinin peşindeyiz ne de yepyeni olanın. Zamanın ve mekânın iç içe geçmesi ve şehirlerimizin geleceğe ulaşabilmesini arzu ediyoruz.
Saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)