GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:14
Tarih:07.11.2013

CHP GRUBU ADINA ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Adana) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümüyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tüketici hakları konusu, tarih boyunca, daha doğrusu üretilen malın meta hâline gelmesinden sonra yani piyasanın oluşmasından sonra sürekli olarak konuşulan ve düzeltilmeye çalışılan bir konu. Çok gerilere gitmeye gerek yok, Osmanlı 1200'lü yıllarda bu işi çözmüş, ahilik felsefesiyle, ahilik kurallarıyla çözmüş ve gerçekten de sosyal barışı sağlayan, üretimde kaliteyi ve tüketici haklarını koruyan çok önemli, muhteşem kurallar getirmiş ve bu, aynı zamanda sosyal barışı da getirmiş. O dönemde esnaf çarşılarıyla tüketicinin çok daha fazla malı bir arada bulacağı bir ortam yaratmış ama aynı zamanda mesleğin pirleri tarafından o esnafın ürettiği malların da sorgusuz sualsiz kontrol edilebileceği, kalitenin incelenebileceği bir sistem oluşturmuş. Bugün, zaman zaman Avrupa'dan gelen "pazarlama, tüketim ya da tüketici hakları guruları" -tırnak içerisinde söylüyorum- adı altında konuşmacıları dinlemek için insanlar İstanbul'da bir kahvaltıya 500 lira, 1.000 lira vererek onların yaptıkları uygulamaları dinlemeye gitmekte. Ama biz, bizim belki tembel tarihçilerimiz, belki bizim tembel aydın veya tırnak içerisindeki aydınlarımız, bizim geçmişte kurduğumuz bu muhteşem felsefeyi, muhteşem düzeni anlatmakta eksik kalmışlar.

Değerli arkadaşlar, ahilik felsefesinin ortaya çıkmasından iki yüz yıl sonra, yaklaşık olarak 1500'de, II. Bayezid döneminde yine çok önemli kurallar ortaya çıkmış. 100'den fazla konulan kanunla, belediyeler kanununa eklenen kanunla yine orada üretimde standardı, yeknesaklığı ve tüketici haklarını korumak üzere çıkarılan kararlar da yine aynı şekilde üretimi, tüketimi, ikili ilişkileri sağlayan ve sosyal barışı sağlayan çok önemli kurallar getirmiştir.

Tüketici hakları konusu, yine bizim Komisyonumuza gelen diğer konular gibi teknik bir konu yani üzerinde çok fazla siyaset yapılacak ya da çok fazla görüş ayrılığı olabilecek konular olmadığı için, genellikle bizim Komisyonumuzda -Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda- uzlaşmayla çıkması gereken konulardan bir tanesi. Ama genel olarak olumlu şeyler, tüketici lehine, piyasanın düzenlenmesi lehine olumlu şeyler getirmesine rağmen, hem birçok teknik aksaklığı hem de uygulamada yanlışları barındıran az da olsa yanlışları barındıran, bir kanun olarak geldi.

Şimdi, bu tür konular, piyasayı ilgilendiren konular, bir defa, bürokratik bakış açısıyla düzenlenemez yani piyasayı ilgilendiren konular, piyasa mekanizmasını düzenleyecek olan konular, bürokratların ya da üniversitedeki öğretim üyelerinin hazırladığı yasaların Meclisten geçmesiyle kurulamaz. Çünkü üniversiteyi bitirdikten sonra devlete memur olarak giren ve sadece ve sadece tüketici olan ve hayatında üretmemiş olan, satmamış olan, onların sorunlarını bilmeyen bürokrasinin getireceği taslak veya tasarıyla bu işler çözülemez.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, burada, özellikle piyasadan gelmiş olan Komisyon üyeleriyle bu yasanın daha iyi, yarın bir gün değiştirilmeyecek şekilde ve aynı zamanda piyasada haksızlığa meydan vermeyecek şekilde düzeltilmesi üzerine birçok öneri getirdik. Ama her zaman, her kanunda olduğu gibi, bizden gelen, muhalefetten gelen öneriler Hükûmet tarafından kabul edilmedi ve Meclise geldi.

Bakın, değerli arkadaşlar, dün akşam kuliste yapılan görüşmelerde tüketiciler lehine önemli bir karar alındı ve dün akşam geçti. Yani bankalara erken ödemede bankaların tazminat alması dün akşam geçen bir kararla engellendi ama bunlar Komisyondan geçmedi, dün akşam burada kuliste konuşularak geçirildi. Bugün de yine kuliste, koridorda yapılan görüşmelerle, yine tüketici lehine, doğru olan, bizim de destek verdiğimiz, daha önceden de istediğimiz mortgage kanunundaki o yüzde 2 komisyonun yüzde 1'e indirilmesi gibi şeyler yine anlaşmayla geçti. Ama niye bunlar Komisyonda geçmiyor, niye Komisyonda bizim önerimiz reddediliyor, bunu anlamamız çok mümkün değil.

Başka bir konu var. Geçen sene koştur koştur gecenin saat onlarına, on birlerine kadar çalıştık -alt komisyonda ben de vardım- Elektronik Ticaret Kanunu geçti ve mayıs ayında Komisyondan geçen Elektronik Ticaret Kanunu doğrudan Tüketici Hakları Kanunu'nu da ilgilendirmesine rağmen, bugüne kadar Meclise gelmedi. Onun da burada, birlikte gelmesi gerekirdi. Mayıs ayında o kadar koşturmacayla, gece çalışmayla, alt komisyonda çalışmayla getirmeyecekseniz o zaman niye bizi bu kadar koşturdunuz?

Şimdi, tüketici hakları meselesinde tüketicinin haklarını koruyan ya da koruması gereken maddelerle ilgili arkadaşlarımızın çoğu konuştu. Ben meseleye biraz daha başka bir açıdan bakmak istiyorum çünkü tüketici haklarını korurken aynı zamanda esnafın da, üreticinin de, satıcının da haklarını koruyacak maddeleri de içermesi gerekir. Biraz önce söylediğim, "Bürokratik bakış açısıyla olmaz." dediğim bu. Yani, burada, kanunda, bazı yerlerde kantarın topuzu tüketiciden yana kaymış ve üreticiyi veya satıcıyı mağdur edecek kurallar da içermektedir.

Bunun dışında, mesela, kanundaki eksiklerden bir tanesi, dili çok karmaşık, ileride ihtilafa yol açacak bazı maddeler var. İsterseniz zaman kısalığından dolayı sadece bir tanesini okuyayım, madde 18/(3) diyor ki: "Satıcı cayma süresi içinde malı tüketiciye teslim etmişse tüketici -bu cümleye dikkat- malı ancak olağan bir gözden geçirmenin gerektirdiği ölçüde kullanabilir." Anlayabilen varsa anlatsın. Olağan gözden geçirme nedir? Olağan gözden geçirmenin ölçüsü nedir? Olağan gözden geçirmeyi kim yapacak? Olağan dışı gözden geçirme nedir? Yarın bir gün bunlar mahkemelik olacak ve mahkemelerin yükünü artıracak. Biz önergelerle bunları düzeltmeye çalışıyoruz. Bakın, bu kanunda -Komisyonda dile getirdim- çok ilginçtir, Komisyonda AKP'den arkadaşlarım buna hak vermesine rağmen, iş Hükûmete geldiği zaman "Kabul etmiyoruz." dediğinde Komisyondaki arkadaşlarımız da kabul etmiyor. Cayma hakkı burada çok önemli ve kötüye kullanılabilecek bir hak. "Taksitle Satışlar"da, madde 18/(1): "Tüketici, yedi gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin taksitle satış sözleşmesinden cayma hakkına sahiptir." Komisyonda dile getirdim. Arkadaşlar, tüketici bir mağazaya gitti, orada buzdolabı var, çamaşır makinesi var, televizyon var. Onun üzerinde onun özelliklerini yazan kitapçığı var, bütün teknik özellikleri orada açıklanıyor. Aldı, seçti. Bundan cezai şart ödemeden ya da hiçbir gerekçe göstermeden niye caysın? Yani adam evine, karısına hediye götürdü, bir tane buzdolabı götürdü, karısı dönüp dedi ki: "Ahmet, bizim perdeye uymadı bunun rengi -altı gün sonra- al bunu geri götür." Bu cayma hakkını niye kullanabilsin? Seçme hakkı var, İnternet var, kitapçıklar var, bütün bunların hepsi yasalarda konuldu, doğru bilgiler verilecek.

Komisyonda verdiğim örnekle, şunu söyleyeyim: Burada sürekli olarak büyük mağazalar, büyük alışveriş mağazaları düşünülmüş ama mahallelerin içerisinde, örneğin, beyaz eşya satan küçük esnaf düşünülmemiş. Ama onlar da tüketici. Ben, bu yasaya göre, mahallede sevmediğim bir beyaz eşya, ev eşyası satan mağazacıyı yedi gün içerisinde iflas ettirebilirim. Adam emekli olmuştur, adam bir yerden para kazanmış bir mağaza açmıştır, dükkânındaki sermayesi onun 10 tane buzdolabı, 10 tane çamaşır makinesi bulundurmak için ancak yeterlidir. Eğer adamla ihtilafım varsa, kan davam varsa, rakibimse, mahalleden 20 kişiyi ayarlarım, pazartesi günü sabah 10 tane buzdolabı, 10 tane çamaşır makinesini satın aldırırım akşama kadar, adam eve mutlu gider. Stoku tükendiği için gider 10 tane buzdolabı, 10 tane çamaşır makinesi sipariş eder, çeklerini verir. Yedi gün sonra da bu aldığım, mahalledekilerin aldığı buzdolaplarını, çamaşır makinelerini getirir iade ederim, adamın elinde stok şişer, çeklerinin vadesi gelir, bunu ödeyemez.

Bir başka şey var orada, "ayıplı mal" meselesi var. Burada da yine, ben önergeyle bunu getirebilirdim ama önergeyle getirsem, yine, biliyorum, Komisyon katılmayacak, Hükûmet katılamayacak. Onun arasındaki farkı da iki buçuk yıldır anlamadım; "Katılamıyorum." ne, "Katılmıyorum." ne, onu da tam olarak anlayamadım. Orada da yine iade hakkı var ama şöyle bir çelişki var: Buradaki kanunda iade hakkı altı aya kadar çıkarıldı ama Türk Ticaret Kanunu'nda görünür ayıplı mal ve görünmez ayıplı mal... Orada görünür ayıplı malın iade süresi yedi gün, burada altı ay. Yarın bir gün bir mal iade edildiğinde, satıcı Türk Ticaret Kanunu'na atıfta bulunarak mahkemeye gidecek, "Yedi günü geçirdin, iade edemezsin." diyecek, tüketici bu kanuna atıfta bulunarak "Altı ay sürem var." diyecek. Bunun da bir önergeyle düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Cezalar çok ağır. Elbette ki satışta, üreticide bir arıza varsa, bir hata varsa cezaların olması caydırıcıdır ama burada getirilen cezalar dükkân yıkacak, ev yıkacak nitelikte, çok ağırdır. Bu da bunlar açısından bir haksızlıktır.

Bu yasanın hayırlı olmasını diliyor ve saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)