| Konu: | TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 07.11.2013 |
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Tanal, Anayasa'mızın 172'nci maddesine atıfla tüketicilerin korunmasının devletin ödev ve görevleri olduğunun altını çizdi, doğrudur. Sosyal hukuk devletinde elbette ki devlet,ö vatandaşlarına hizmet etmek için vardır ama hizmetleri sürdürürken, planlarken elbette ki ekonomik imkânları dikkate almak, onları en verimli şekilde projelendirmekle görevlidir. Aksi takdirde, öncelikli sorunları çözmek için kaynak bulamayacak duruma gelebilir. Dolayısıyla, biz herhangi bir alanda düzenleme yaparken, herhangi bir kesimin sorunlarını çözme bağlamında yeni projeler ortaya koyarken olayın bir parçasını değil, bütününü gözeterek bu düzenlemeleri yapıyoruz, bu kanunun amacı da bu.
Onun için, bu kanunu takdim ederken hedefimizi bu düzenlemeler itibarıyla özetlemek gerekirse, hedef basiretli tacir, bilinçli tüketici. Bu her iki tarafla ilgili bu kelimelerin içi doldukça bu alandaki sorunlar azalacak, hem tüketici haklarına erişecek hem de tüccarımız, sanayicimiz daha basiretli davranmak suretiyle ürettiğinde kaliteyi üretecek ve ekonomik büyüme kaliteli ürünlerle ve pazarı genişletmiş şekilde sürdürülebilir hâle gelecek.
Bir diğer atıf yaptığınız konu, "Niye 'bildirim' dendi, niye 'tebligat' denmedi?" "Bildirim" biraz daha Türkçeleşmiş, biraz daha güncel bir kelime. "Bildirim" denildiğine göre, bildirimi mutlaka yaptım diyen, yaptığını kanıtlamak zorunda. Herhâlde o bildirim gelişigüzel değil.
"Ben bildirimi böyle yapıyorum, bu tamam, oldu." diyecek hâli yok, mutlaka bir sorun olursa bunun sorgulaması olur, o sorgulama da elbette ki o alana ilişkin düzenlemeler çerçevesinde gerçekleştirilir ve buradaki bildirimler de Tebligat Kanunu'na göre olacaktır.
Efendim, verilmiş olan hakem heyetleri kararlarının, işte, kesinliğiyle alakalı...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tasarı madde 70.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI HAYATİ YAZICI (Rize) - Ha, bu konu Anayasa Mahkemesine konu olmuş, Anayasa Mahkemesi de bunu Anayasa'ya aykırı bulmamış. Yani zaten tüketici hakem heyetlerine taşınan sorunların bir limiti var. Tabii, o limit itibarıyla, hem tüketici hakem heyetlerinin finansmanı kamu kaynaklarından sağlanıyor, hem onu sağlayacaksınız ve tüketici mahkemelerine konuyu taşırken de beğenmediğiniz kararlar itibarıyla, gene orada kamusal kaynakları kullanacaksınız, ama prosedürü daha da ileriye götürmenin herhâlde mantıki bir tarafı yok. Yani bir yerde bir ihtilafın sonlanması gerekiyor; aksi takdirde tüketici hakem heyetleri, tüketici mahkemeleri işlevsiz bir pozisyona düşmüş duruma gelirler ki bunu herhâlde kabullenmek mümkün değil. Dolayısıyla, bu düzenleme, her eylem ve işleme karşı yargı yolunun açık oluşu ve aşamalarda da sorunların bir şekilde sonlandırılmasının her iki taraf açısından yarar sağlayacağı kanısındayım.
Diğer milletvekili arkadaşımız Sayın Onur'un dile getirdiği soruyu çok net anlayamadım ama, anladığım kadarıyla ifade etmek isterim ki elbette ki iletişim şirketlerinden veyahut da GSM şirketlerinin verdikleri hizmetler dolayısıyla onların bir anlamda belki kullanımı özendirmek amacıyla "bonus" veya ona benzer özendirmeler içeren mesajlarını ve taahhütlerini dikkate almak suretiyle abonelikten doğmuş olan haklarınızı belirlenmiş sürelerde kullanamıyorsanız, ben bunu depolayayım da başka bir yerde kullanayım... Yani, böyle bir şeyin çok doğru olduğu kanısında değilim. O, o koşullarla o avantajı size veriyor, siz de o koşullar içerisinde bunu kullanırsınız veya kullanmazsınız, onun takdiri size. Dolayısıyla, o karşılıklı anlaşma, akitleşmeyle gerçekleşmiş örtülü bir sözleşmedir diye düşünüyorum. Sözleşmeye de her iki tarafın uyması gerekir.
Bunları ifade etmek istedim, teşekkür ediyorum.