GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, KOCAELİ MİLLETVEKİLİ HAYDAR AKAR VE 22 MİLLETVEKİLİNİN KOCAELİ'DE BULUNAN LİMANLARIN DURUMLARI VE BU LİMANLARIN YARATMIŞ OLDUKLARI SORUNLARIN TESPİT EDİLEREK BU SORUNLARA ÇÖZÜM YOLLARININ BELİRLENMESİ AMACIYLA 12/9/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERMİŞ OLDUĞU MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 12 KASIM 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:15
Tarih:12.11.2013

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin Kocaeli ili Derince Limanı'yla alakalı verdiği araştırma önergesi hakkında MHP Grubu adına görüşeceğim.

Her iki arkadaşımız da doğru bilgiler de verdi, bir arkadaşımız biraz yanlış bilgiler verdi. Netice itibarıyla Kocaeli sanayi bölgesi, üretimi olan bir bölge. Üretimi olan bölgelerde en önemli mesele lojistik yani ham madde temini, üretimin dışarıya aktarılması; bunun için de limanlar olmazsa olmaz. Yani bir ilde eğer sanayi varsa limanın olmaması düşünülemez. Türkiye gibi özellikle demir yolu ulaşımının mümkün olmadığı illerde sanayinin deniz kenarında yer almasının en önemli nedenlerinden bir tanesi de liman eksikliği. Kocaeli, liman eksikliği açısından bana göre "overdose" durumundadır yani dolmuştur. Kocaeli'ne yeter mi bu? Yetmiyor. O da doğru yani limanlar 7/24 her gün çalışıyor, liman bulmakta zorlanıyorsunuz, yükünüzü indirmek için yanaşacak liman yok. Yeni limana ihtiyaç var mı? Var ama yer yok.

Bu yeni yapılacak Derince Limanı'yla alakalı Sayın Haydar Akar'ın gösterdiği o çizgi yani 450 bin metrekare dolgu alanı, Kocaeli'ye yeni bir liman kazandırmıyor. Zira oradaki kıyı çizgisi aynen devam edecek. Sadece açı değiştirecek, düz bir alan çıkacak ortaya. Bakın, yeni bir liman kazandırmıyor, yeni indirme alanları kazandırmıyor ama bir şeyi kaybettiriyor, o da körfeze 450 bin metrekare bir dolgu alanı getiriyoruz. Niye getiriyoruz bunu biliyor musunuz? Haydarpaşa kalktıktan sonra gerekli olan konteyner depolama sahasını oraya koymak için; yani orada 450 dönüm konteyner depolama sahası yaratılıyor, yeni bir liman yapılmıyor. Mevcut, orası zaten liman. Gemi yanaşma rıhtımları var, ilave bir rıhtım da yapılması mümkün değil. Yenilenecek ama sayıları aynı olacak, ilave bir şey getirmeyecek ama orada körfez 450 bin metrekare bir dolguyla karşılaşacak, ilave kamyon trafiği çoğalacak, konteynerler gelince kamyon trafiği çoğalacak.

Bunun bir çözümü vardı, o da şu, eğer işin içerisinde başka bir hinlik yoksa, oraya da geleceğim: Konteyner depolama sahası Kocaeli'ye mi getirilecek? Onu yukarıda yapasınız, biraz daha maliyeti artabilir ama illa limanı özelleştirdiğiniz kişinin kârını katlamak için orayı konteyner depolama sahası yapmanız, Kocaeli'ye ihanet olur, körfeze ihanet olur, çevreye ihanet olur, doğaya ihanet olur. Doğru bir iş olmaz.

İşin bir diğer kısmı da şu: Bu ihalenin 36 yıllık gibi bir sözleşmeyle yapılması. Oradaki hiçbir ihale öyle bir uzun sözleşmeye tabi tutulmadı; hinlik burada esas, söylüyorum ya. Yani "Kocaeli'ye bir fayda getiriyoruz." derken faydayı getirdiğiniz yer bir adam, Kocaeli değil. O adamın kim olduğunu -ben isim söylemeyeceğim, ben sanayiciyim- hiçbir iş adamının ismini burada zikretmeyeceğim milletvekilliğim bitene kadar.

Teknik altyapıya ait birtakım bilgiler vereceğim size: 5 milyon metreküp dolgu... 5 milyon metreküp dolguyla o körfezin bütün tabiatını mahvedersiniz, yok edersiniz. Ben, Sayın AKP sözcüsüne katılıyorum, körfez ciddi anlamda temizlenmeye başlamıştır; yeterli değildir, sınırdadır ama temizlenmeye başlamışken böyle bir dolgu tekrar körfezi kirli hâle getirecektir.

O kadar kamyon trafiğiyle beraber, körfezle beraber Kocaeli'nin hava kirliliği ilave artacaktır. Zira, 450 bin metrekare konteyner sahası yaratmak oradaki trafiği çok ciddi anlamda çoğaltacaktır. Trafiğin işlemesi de çok mümkün değildir, yollar o işe de müsait değildir, orada da sıkışıklık vardır.

Zaten, ben, buradan Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüsü, kendi ilimin milletvekili arkadaşıma söylüyorum: "Daha önce müsaade edilen dolgu alanlarına hiç, bir metrekare dolgu yapılmayacak." denmesine rağmen, çoğu kendi arkadaşımız olan liman sahipleri gitgide dolgular yapıyor; bunu siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum. Bu ihanete mutlaka ve mutlaka son vermelisiniz Kocaeli adına. Ahbap çavuş ilişkileriyle görmezlikten gelmek Kocaeli'ye ihanet olur, günah edersiniz özellikle Dilovası bölgesinde. Neden bahsettiğimi iyi biliyorsunuz. Dilovası'nda yapılan köprü var ya, Topçular'a inecek olan, o köprüye ihtiyaç kalmayacak yakında. Dilovası'nı öyle bir doldurdular ki neredeyse Yalova'yla birleşmek üzere, çok az kaldı.

"İzmit Körfezi içindeki deniz alanı daraltılacak." demiştim. Bununla beraber, Marmara'da limancılıkta tekelci bir politika başlayacak. Zira, daha önce verilen fiyatlarla şu anda bu ihaleye çıkarılacak fiyatlar arasında çok ciddi bir rakam farkı var. Bu diferansiyel oradaki limancılığı tekel durumuna getirecek.

Limanın her iki yanında ciddi dereler var; Kocaeli'yi bilmeyenler bilmeyebilirler ama burada bulunanlar haritalara baksınlar, o limanın her iki tarafında dereler var. Bu dolgu alanıyla beraber o dereler de zarar görecektir, doğaya zarar getirecektir bu liman.

Bütün diğer limanlarda... 2007'de bu fiyat üç yıl korunuyordu, şimdi her yıl fiyat değiştirme imkânı veriyorsunuz yeni verilen ihalede.

Bakın, ben daha önce burada bir şey söylemiştim, şikeyle ilgili bir şey konuşmuştum; "Futboldaki şikeyi bırakın, ihalelerdeki şikeden bahsedin." demiştim. Burada biraz evvel Sayın Haydar Akar bahsetti, Kocaeli'de kime giderseniz gidin bu limanı kimin alacağını herkes söylüyor. Beyler, böyle bir ihale olabilir mi? Bu ihale olursa bunun ismi "şikeli bir ihale" olmaz mı? Bundan utanç duymaz mısınız? Bundan sıkıntı duymaz mısınız? Oradaki vatandaş "Kimin cebine ne kadar paralar gitti de bu ihale buraya verildi?" düşüncesine giderse siz bundan rahatsız olmaz mısınız? Çoluğunuzun çocuğunuzun yüzüne bakarak "Böyle bir ihalenin yapıldığı yerde biz sessiz kaldık." diyebilir misiniz?

Bakın, ben bir şey söyleyeceğim: Buraları bir gün bırakıp gideceğiz, hepiniz gideceksiniz, hiçbirimiz daim değiliz; geride bıraktığımız işlerin yüzümüzü kızartmaması lazım. Yarın öbür gün çoluğunuza çocuğunuza, torununuza Ahmet, Mehmet, Turgay, Tünay gelip anlatmayacak, siz anlatmak zorunda kalacaksınız. Birileri zengin olacak diye, birileriyle al takke ver külah birtakım ilişkiler yürüteceğiz diye Türkiye'nin kaynaklarını, Türkiye'nin limanlarını peşkeş çekmeyin, buna müsaade etmeyin, rahatsızlık duyacaksınız. Şu anda iktidar sarhoşusunuz, farkında değilsiniz ama bu sarhoşluk bir gün bitecek. Biten arkadaşları gördük, yolda yürümekte zorlanıyorlar. Geçmiş dönemde burada hükûmet olan birtakım Anavatan Partili milletvekilleri, bakanları görüyorum, yaptıkları tüm çirkin işlerden dolayı utanıyorlar, bazıları sokağa çıkamıyorlar, kendilerinin geçmişte milletvekili olduklarını anlatamıyorlar bile. Çok para kazandığını iddia edenler, şimdi fakirin fukaranın ekmeğine göz dikecek hâle gelmişler, onlardan daha kötü durumdalar.

O yüzden, gelin, helal lokma yediğiniz bu Meclisten helal lokmalarla beraber ayrılın. Böyle şaibeli işlere bulaşmayın, yapanlara müsaade etmeyin, engel olun. Budur burada bulunmanın gereği, bunun için buradasınız, bunun için buradayız. Birileri yukarıdan emir verirken, sizin yarın öbür gün birtakım sorumluluklarla hesap vereceğiniz bir konuma gelmenizin önüne geçin. İzah edin, gidip anlatın onlara, "Bu iş bizi sıkıntıya getirir." deyin.

Ben, Derince Limanı'nda yapılan bu özelleştirmenin yarın öbür gün Sayın Haydar Akar'ın bahsettiği firmaya gitmesi hâlinde, bütün bu söylediklerimin müsebbibi olarak karşımda duracağınızı şimdiden beyan etmek istiyorum.

Bu, yalanla dolanla, hileyle hurdayla yapılan ihaleler kimseye hayır getirmedi, geçmişte de getirmedi, sonları çok felaket oldu. Bu felakete hiçbirinizin gitmesini istemiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)