GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: T.C. BAŞBAKANLIK TÜRK İŞBİRLİĞİ VE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI İLE AZERBAYCAN CUMHURİYETİ HABERLEŞME VE ENFORMASYON TEKNOLOJİLERİ BAKANLIĞI VE AZERBAYCAN CUMHURİYETİ MİLLİ TELEVİZYON VE RADYO ŞURASI ARASINDA TELEVİZYON YAYINCILIĞI ALANINDA İŞBİRLİĞİNE DAİR PROTOKOL İLE TEKNİK HİZMET SÖZLEŞMESİNİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:16
Tarih:13.11.2013

CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, "iki devlet, bir millet" tanımı ile özdeşleşmiş dost ve kardeş Azerbaycan ile imzaladığımız 105 sıra sayılı T.C. Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı ile Azerbaycan Cumhuriyeti Haberleşme ve Enformasyon Teknolojileri Bakanlığı ve Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Televizyon ve Radyo Şurası Arasında Televizyon Yayıncılığı Alanında İşbirliğine Dair Protokol ile Teknik Hizmet Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.

Açık adını uzun uzun söyledim çünkü açık adında aslında Azerbaycanlı kardeşlerimize nasıl zarar vereceğimizi tahmin etmenizi istedim. Birazdan ben sizlerle endişelerimi paylaşacağım. Doğru haber alma özgürlüğüne saygı gösteren, TRT'yi arpalık olarak kullanmayan, basın özgürlüğünü savunan ve basını baskı altında tutmayan tüm milletvekillerini saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Azerbaycanlı kardeşlerimizle imzaladığımız mutabakat zaptına hiçbir şekilde karşı değiliz, canıgönülden de destekliyoruz. Biz, bu vesileyle, AKP Hükûmetinin uygulamalarını deşifre ederek hem kendi vatandaşlarımızı hem de Azerbaycanlı kardeşlerimizi uyarmak istiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, görüştüğümüz bu tasarı yeni bir tasarı değil, bir yenileme anlaşması ve gerekçesinde üç tane çok önemli temel nokta var. Bir tanesi, diyor ki gerekçede: "Ülkemiz, Azerbaycan'da karasal vericiler ile yayın yapma hakkını elinde tutmaya devam edecek." Yani, siz burada yayın yaptığınız zaman TRT aracılığıyla, oradaki karasal vericilerle yayın yapmaya devam edeceksiniz Azerbaycan'da.

Kurulacak televizyon vericileri vasıtasıyla TRT yayınları tüm Azerbaycan'da, yetmiyor, çevre ülkelerde de izlenebilecek. Yani, TRT'de olan biten her şey, TRT'de dillendirilen bütün rezillikler, TRT'de bizi küçük düşüren ve sizlerin göz yumduğu pek çok şey, sadece Azerbaycan'da değil bütün komşu ülkelerde de izlenebilecek diyor. Dikkatinizi buraya çekmek istiyorum ne anlaşma yaptığınıza, hangi anlaşmayı yaptığınıza dikkat etmeniz açısından. Tabii, Türkçe bildikleri için, Azeri kardeşlerimiz de bir şekilde konuşmamızı dinlerlerse onları ne gibi tehlikelerin beklediğini de anlamış olacaklar.

Ve yine gerekçede diyorsunuz ki: "Türkiye'nin bölgede kültürel ve siyasi etkinliğinin artmasına yardımcı olacak." Yani, bizim kültürümüz orada da yaygınlaşacak. O güzel kültürümüzü bakalım -birazdan size anlatacağım- televizyonlarda, TRT'de nasıl anlatıyorsunuz?

Şimdi, bu kadar önemli gerekçeler varken -gerekçeler gerçekten önemli eğer layıkıyla yapılabilirse- dost ve kardeş Azerbaycan ile yapılan bu anlaşmanın Nisan 2009'dan beri niçin bekletildiğini merak ediyorum. Kardeşlerimize kültürümüzü yayacağız, kardeşlerimize Türkiye'de olan biteni anlatacağız ve biz Nisan 2009'dan beri bu anlaşmayı bekletiyoruz. Peki, niye bekletiyoruz? Bilmiyoruz. Belki birazdan iktidar partisi milletvekilleri, bize, çıkar bunları anlatırlar.

Peki, bu gerekçede yazılanlar ertelenebilecek kadar önemsiz mi? Hayır, değil. Siz de biliyorsunuz ki çok önemli. Peki, niye yenilemediniz? Bilmiyoruz. Peki, anlaşmayı yenilemediniz, bizim TRT'nin yayınları Azerbaycan'da bitti mi? Hayır, bitmedi; hukuksuz bir şekilde uluslararası anlaşma yapmadan bu yayınları devam ettirdiniz, "Acaba TİKA bunu bir şekilde halleder mi?" diye düşündünüz. Çok daha önemlisi, acaba Azerbaycan'la anlaşma yapmaktan vaz mı geçtiniz?

Bu tarihi özellikle söylüyorum değerli arkadaşlarım. Bu tarihte Ermenistan'la flört ediyordunuz, bu tarihte Ermenistan'la iyi ilişkiler kurmaya çalışıp Azeri kardeşlerimizi incitiyordunuz. O tarihlerde yürüttüğünüz bu hesapsız, öngörüsüz ve ödün vermeye dönük politikalar eğer duvara toslamasaydı, yolunda gitseydi belki de bu anlaşmaya hiç gerek kalmayacaktı, o zaman Azeri kardeşlerimizin yerine Ermenilerle el ele, kol kola devam edecektiniz; muhtemelen bu yüzden beklettiniz. Benim iddiam budur. Çıkın benim bu iddiamı yalanlayın.

Yine, gerekçenizde diyorsunuz ki: "Türk dünyasının ortak kültür değerlerinin korunması, geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasında televizyon çok önemli bir role sahiptir." Çok doğru; televizyon bir kültürün yayılmasında ve kültürel değerlerin korunmasında çok ama çok önemli bir araç, doğru. Peki, şimdi soruyorum değerli arkadaşlarım: "Hamile bir kadının sokakta gezmesi terbiyesizliktir, hiç estetik değildir." sözleri TRT'de yayınladı mı, yayınlanmadı mı? Hangi birinizin sesi çıktı? Bu TRT yayını Azerbaycan'da da vardı o zaman. Bizim kültürümüz bu mu? Bizim kültürümüze göre hamile bir kadının sokakta gezmesi terbiyesizlik mi? Bunu TRT'de söylettiniz. Birinizin de gıkı çıkıp "Ne oluyor orada?" demedi. Keşke deseydiniz, hiç olmazsa onu söyleyen terbiyesiz söylemlerine devam etmezdi. Bu utanç verici ifadeler de hangi kültürde var, bilmiyorum.

Diyor ki: "Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle bir karınla sokakta gezilmez. Her şeyden önce estetik değildir." Lafa bak ve bunlar televizyondan yayınlanıyor. "Yedi sekiz aydan sonra anne adayı biraz hava almak için beyinin otomobiline biner, biraz dolaşır. Sonra akşamüstü çıkarlar. Şimdi ise maşallah kanatlısı kanatsızı televizyonlarda uçuşuyor. Ayıptır, ayıp! Bunun adı realizm değildir, bunun adı terbiyesizliktir."

Bunu söyleyenler ödüllendiriliyor değerli arkadaşlar. Bunu söyleyenin eğer hakkında işlem yapmadıysanız, bunu söyleyeni eğer terbiyesizlikle suçlayıp cezalandırmadıysanız, siz de onun ortağısınız çünkü bizim kültürümüz bu değil. Bizim olmayan bu kültürü Azerbaycan'a dayatmanız, oradaki insanlara söylemeniz bizi alçaltır. Bunu yapmayacaksınız. Eğer yapacaksanız, yapmaya devam edecekseniz bu anlaşmayı imzalamayın. Ne bize yararı var ne Azeri kardeşlerimize.

Şimdi yine soruyorum. Yine aynı TRT'de, yine aynı televizyonda adam çıktı dedi ki: "Ben, karımla ve çocuğumla eşit değilim." Ve bunu savundu. Birinizin gıkı çıktı mı? Hayır. Bizim kültürümüz bu mudur? Hani eşittik, hani insandık, hani kadın-erkek eşitti? Burada sabahtan beri kadın-erkek eşitliği üzerine pek çok arkadaşımız güzel konuşmalar yaptı. Hangi biriniz çıktınız da "Ben karımla, çocuğumla eşit değilim diyen adam terbiyesizdir. Bizim kültürümüzü yansıtmaz." dediniz? Demediniz. Demediniz ve buna ortak oldunuz.

Eğer bunlar devam edecekse bu anlaşmayı imzalamayın, bu anlaşmayı onaylamayın. Bırakın, Azeri kardeşlerimiz Türkiye'yi Mustafa Kemal Atatürk'ün kadını, erkeği eşit, çağdaş bir ülke olarak bilmeye devam etsin. Nasıl olsa bugünler geri gelecek, nasıl olsa kadın ve erkek bu ülkede gerçekten eşit olacak. O zaman Azerilere, tüm dünyaya, TRT aracılığıyla yayın yapabilirsiniz değerli arkadaşlarım.

Başka bir soru: "Çalışan kadın elin adamının hizmetinde." Yine TRT'den söylendi bunlar. Çalışan kadın, eğer kadın bir yerde çalışıyorsa elin adamının hizmetinde. Acaba bu kültür bize mi ait? Yani kocasının hizmetinde değil, elin adamının hizmetinde. Bakın, TRT'yi ne hâle getirdiniz.

TRT ekranında bir başka söz: "Çalışan kadın 'Ben kocama muhtaç değilim.' deyip yuvasını dağıtıyor." Bunların hangi birisini onaylamadınız arkadaşlarım, bunların hangi birine itiraz ettiniz? Siz bunların hepsini kabul ettiniz, siz bunların hepsini onayladınız ve bu ahlaksızlara alkış tuttunuz. Yani kadın kocasına muhtaç olsun, evinde otursun istediniz. Bunu Azeri kardeşlerimize önerecekseniz ne olur önermeyin. TRT'nin bu şekilde, sadece avazının çıktığı ve bizi rezil ettiğiyle değil... Ayrıca, TRT'yi "Türkiye rant televizyonu" hâline getirdiniz ve eğer Azerilerle bir anlaşma yapacaksak TRT'yi nasıl rant hâline getirdiğinizi, oradaki bir adamın nasıl bütün köyünü TRT'de işe aldığını da belki anlatmak ihtiyacı duyabilirsiniz aynı hatayı yapmasınlar diye.

Ne olur Azeri kardeşlerimize kıymayın. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)