GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, OSMANİYE MİLLETVEKİLİ HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN SURİYE KRİZİNİN TÜRKİYE EKONOMİSİNE OLUMSUZ ETKİLERİ İLE İLGİLİ SORUNLARIN GİDERİLMESİ VE ÇÖZÜM YOLLARININ BELİRLENMESİ AMACIYLA 11/10/2012 TARİH VE 6295 SAYI İLE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 14 KASIM 2013 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:17
Tarih:14.11.2013

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; Suriye'deki iç savaşın Türkiye'ye olumsuz etkileriyle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Sözlerime başlarken cumhuriyet döneminin belki de en önemli olaylarının yaşandığı, toplumun önemli bir bölümünün zihninde büyük endişelerin yer aldığı, toplumun kanaat ve tercihlerini tespit etmek amacıyla bilgi sahibi olabilmesinin en önemli yolu olan medyanın kontrol altında tutulduğu bir atmosferde, özellikle Meclis çalışmalarının tamamının halkımıza iletilmesi noktasında gerekli hassasiyeti göstermeyen, Meclis çalışmalarını halktan gizleyen, kritik görüşmeleri haftada on dört saat yapılan yayınların dışına taşıyan, böylece halktan kaçan anlayışı, iktidar partisini ve Meclis Başkanlığını kınıyorum.

Bugün halktan neyi gizlerseniz gizleyin, iktidarınızı ne kadar sürdürürseniz sürdürün her şey bir gün muhakkak aydınlığa çıkacak, iktidarınız sona erecek ve o zaman yüzüne bakabileceğiniz bir millet evladı dahi bulamayacaksınız. Eğer halka güveniyorsanız, eğer iyi işler yaptığınızı düşünüyorsanız bundan niçin kaçınıyorsunuz? Bunu yapmadığınıza göre, gerçekten halktan gizlediğiniz, onun öğrenmesini istemediğiniz bir şey var demektir.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; güney komşumuz Suriye'de ortaya çıkan iç savaş bölgedeki tüm ülkeler gibi Türkiye Cumhuriyeti devletini de siyasi, güvenlik, ekonomik ve sosyal alanda son derece olumsuz etkilemiştir.

900 kilometreden fazla, en uzun kara sınırımız olan Suriye, çoğunlukla Müslüman toplum yapısı ve 4,5 milyona yaklaşan Türkmen varlığı olması sebebiyle Türkiye Cumhuriyeti devleti için çok önemli bir devlettir. Söz bu noktadayken Suriye'de yaşayan Türkmenlerin bu iç savaşın en büyük mağdurları olduğunu ifade etmeliyim. Suriye Türkmenleri, vatan bildikleri topraklarda diğer komşuları ile eşit vatandaş statüsünde özgürce yaşamayı isteyen, Suriye'nin siyasi ve toprak birliğini ve bütünlüğünü herkesten çok savunanlardır. Suriye yeniden yapılanırken Türkiye Cumhuriyeti devletine düşen, Türkmen gerçeğinin inkâr edilmemesi, bilakis anlaşılması ve yer verilmesini temin etmektir.

Komşuluk ilişkileri, akrabalık ilişkileri, ortak tarihsel geçmiş gibi kavramların öne çıktığı Suriye ile ilişkilerimizin iyi olmadığı dönem, Suriye'nin PKK yöneticilerine ev sahipliği yapmış olduğu dönemdir. 1998 yılından sonra ise PKK yöneticilerini ülkesinden çıkaran Suriye devleti ile ilişkilerimiz artan bir seyir izleyerek bölgesel bir iş birliği yönünde gelişmiştir. 2000 ve 2010 yılları arasında Suriye ile ticaret hacmimizin iki yönlü olan artış istikametinde olduğu görülmektedir. Toplam ticaret hacmimiz 2 milyar dolara yaklaşmıştır. 2000-2010 yılları arasında ticaret, turizm ve emlak sektörlerinde Türkiye-Suriye ilişkileri hızlı bir gelişme göstermiştir. Sanayici ve iş adamlarımızın Suriye'deki yatırımları büyük rakamlara ulaşmıştır. Özellikle AKP Hükûmetinin Suriye yönetimi ile geliştirmiş olduğu diyalog, ortak Bakanlar Kurulu toplantıları, "kardeş Esad" yaklaşımı, iki ülke liderlerinin beraber tatil yapmaları, vizesiz seyahat imkânları, iki devletin vatandaşları arasındaki ticaret, turizm ve yatırım alanlarında çok önemli gelişmelere sebep olmuştur.

Böylesine bir bahar havası içerisinde devam eden Türkiye-Suriye ilişkileri aniden değişime uğramış, Başbakan Erdoğan Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'a karşı tavır almış, Suriye'de muhalif güçler ortaya çıkmış ve bugün sonuçlarını tartıştığımız iç savaş meydana gelmiştir. İç savaş öncesinde ve o günden bugüne AKP Hükûmeti Suriye'de isyancıların yanında yer almıştır, Esad'a karşı mücadele edenlere açıkça destek vermiştir. O günden bugüne 120 bin civarında Suriyeli hayatını kaybetmiş, milyonlarca Suriyeli yaşadıkları toprakları terk ederek uzak-yakın coğrafyalara gitmiş, oradaki devletlere sığınmak zorunda kalmışlardır. Şüphesiz ki bu tablonun sorumluları ardında Suriye'de iç savaşa destek veren her devletin ve özellikle de AKP Hükûmetinin sorumluluğu vardır. Suriye'deki iç savaş sonuçları itibariyle Türkiye'yi her alanda olumsuz etkilemiştir.

Evvela ifade etmeliyim ki, Suriye'deki iç savaş Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliği açısından büyük bir risk hâline gelmiştir. Suriye'de PKK'nın Suriye versiyonu olan KCK'ya bağlı PYD -ki içerisinde PKK'lı teröristlerin hâkim olduğu bir örgüttür- sınırlarımıza dayanan bir coğrafyayı kontrol etmektedir. Türkiye'de devam eden, adına "açılım" denilen ama aslında bir ihanetten farklı olmayan proje kapsamında silahları ile sınır dışına gittiği söylenen bir kısım teröristlerin PYD saflarında savaş verdiği hepimizce malumdur. PYD'nin kontrol ettiği bölgenin sınırımızda olduğu düşünülürse PKK'lıların artık bir komşumuz olduğu gerçeği apaçık ortadadır.

Suriye sınırımızın bir bölgesini ise El Kaide ile bağlantılı örgütlerin kontrol ettiği malumdur. Yani Suriye devleti ile olan sınırımız, birisi Türkiye Cumhuriyeti devletinin bekasına, milletinin birliğine, toprağının bütünlüğüne göz dikmiş olan örgüt tarafından kontrol edilmekte, diğer bölümü ise bütün dünya devletleri tarafından terör örgütü olarak bilinen El Kaide bağlantılı örgütler tarafından kontrol edilmektedir. İşin çok daha acı tarafı, bu örgütlere sıhhi, mali, askerî anlamda her türlü yardım AKP Hükûmeti tarafından yapılmakta ve bunlar bir bir ortaya çıkmaktadır.

Suriye'de iç savaş başlamadan evvel sığınmacılara yönelik kampların hazırlanmış olması çok dikkat çekici bir durumdur. Bu kamplarda isyancılara askerî eğitim verilmesine dair görüntüler yabancı televizyon kanallarında ve İnternet'te ortaya çıkmıştır.

Sınırdan tırlar dolusu silah gittiğine dair iddialar konuşulurken, kısa bir süre önce Konya'da imal edilmiş ve Adana'da imalatı tamamlanacak olan roket başlıkları, İskenderun'a gittiği söylenen bir gemideki 20 bin civarındaki uzun menzilli savaş silahı; isyancılara verilen, ancak 2012 yazında Beytüşşebap ilçesinde ölü ele geçirilen teröristlerin üzerinde çıkan silahlara dair iddialar Hükûmetin bu konudaki isabetsiz, yanlış, hatta büyük yıkım ve zararlara yol açan politikalarının sadece birkaç sonucudur.

Suriye'deki iç savaş sınır illerimizde ve ilçelerimizde vatandaşlarımızın can ve mal emniyetine de büyük zararlar getirmiştir. Reyhanlı'da, Cilvegözü'nde meydana gelen patlamalar; Akçakale, Ceylânpınar'da, çatışmalardan seken mermi ve bombalarla hayatını kaybeden vatandaşlarımız, yerinden yurdundan ayrılmak zorunda kalan insanımız bu savaşın en önemli mağdurlarındandır.

Hükûmet Suriye politikası konusunda Batı'nın etkisinde ama Batı'dan daha iştahlı bir şekilde hareket etmiş, medya başta olmak üzere tüm unsurlarla Türk milletini Esad'a karşı girişilen isyan hareketlerinde taraf yapmaya çalışmıştır.

Hükûmet, kendisine muhalefet edenleri marjinal, terörist, isyancı, hatta günahkâr gibi lanse ederken, din adamlarını kullanarak, uydurma hadisleri söyleterek, devlet büyüklerine karşı gelinmemesini, muhalefet edilmemesini söyletmiştir. Ancak, aynı Hükûmet Suriye'de devletine isyan edenleri, acımasızca insanları öldürenleri, öldürdüğü insanların iç organlarını yiyen yamyamları desteklemekten geri durmamıştır.

İster Esad yapsın ister isyancılar, ölümün ve öldürmenin karşısında bir Milliyetçi Hareket Partisi olarak... AKP Hükûmetinin komşuda çıkan yangına benzinle gitmesi ya da komşunun fertleri arasında çıkan kavgada sakinleştirmek yerine, barıştırmak yerine tahrik etmesi, taraf tutması Suriye meselesindeki ortaya çıkan vahim tabloya ortak olmasından başka bir sonuç doğurmayacaktır. AKP Hükûmeti Suriye'deki iç savaşın bilançosunun sorumlularındandır. AKP Hükûmeti, Suriye'de çıkan iç savaşla ilgili isyancılarla olan bağlantı ve diyalogları, Batılı devletlerin telkin ve tavsiyeleri konusunda ne kamuoyunu ne de Türkiye Büyük Millet Meclisini yeteri kadar aydınlatmamıştır. AKP Hükûmeti, muhalefetin sesini, millete doğru bilgi veren kaynakları kapatmak ve muhalefeti dinlememek suretiyle Türkiye Cumhuriyeti devletini bir yanlışın içine, bir bataklığa sürüklemiştir. Şimdi ise Batı'nın Suriye ile İran'la, Sovyet Rusya'yla, Çin'le, hülasa bu alandaki bütün aktörlerle diyaloğunun dışında kalmak suretiyle züğürt tesellisi kabilinden değerli yalnızlığa razı olmuştur. AKP Hükûmeti Orta Doğu politikalarında Saddam, Kaddafi, Mübarek, Esad gibi diktatörlerin karşısında yer alırken, aslında bütün bu diktatörlerin İsrail karşıtı olduklarının, bu diktatörlerin ortadan kaldırılmasının İsrail'e bir hizmetten başka bir şey olmadığının tüm dünya tarafından fark edildiğini bilmelidir. AKP dış politikada İsrail'e hizmet etmektedir.

Kavgalar da kayıkçı kavgasından başka bir şey değildir. Suriye krizinin başta sınır illerimiz olmak üzere Türkiye ekonomisine büyük olumsuz etkileri vardır. Suriye'den gelen sığınmacıların Türkiye'deki kamplardaki giderleri görünür görünmez kalemle 5 milyar dolara yaklaşmıştır. Sadece sınır illerimizde değil, tüm vilayetlerimizde Suriyeli sığınmacılar parklarda, cami bahçelerinde insanlık dışı şartlarda barınmaktadırlar. Yasa dışı yollardan giren bu insanlar asayişin bozulmasına, özellikle hırsızlık, soygun, fuhuş, uyuşturucu, mazot kaçakçılığı gibi alanlarda problemlere sebep olmakta, kaçak olarak çalıştırılanlar iş güvenliği, vergi ve istihdam gibi alanları olumsuz etkilemektedir. Bütün bu alanların her yönüyle araştırılması sorunların tespit edilmesi ve çözüm yollarının bulunması gereklidir. Bunu yapmanın en doğru, hızlı ve kısa yolu da Meclis araştırması açılmasıdır.

Bu sebeple önergemizin kabulünü diler, Türk Milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)