| Konu: | KAMU İHALE KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 17 |
| Tarih: | 14.11.2013 |
MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün yine AKP Hükûmetinin, AKP iktidarının bir klasiği ile karşı karşıyayız. Maalesef, on iki yıllık AKP iktidarı döneminde kurumsallık adına, devlet gelenekleri adına ne varsa ayaklar altına alınmıştır, hırpalanmıştır. Bu dönem de tarihte bu şekilde anılacaktır, bu şekilde yerini almıştır. Zaten bu Kamu İhale Kanunu da kıymetli arkadaşlar, AKP ile özdeşleşmiş durumda. On iki yıllık iktidarınızda hiç yoksa yılda birkaç defa Kamu İhale Kanunu Meclise getirilir, sanki Meclisin başka bir işi gücü yokmuş gibi tartışılır, görüşülür.
Bu kanun hâlbuki ne için çıkarılmıştı değerli milletvekilleri? Kamu İhale Kurumu ne için kurulmuştu? Siyasetin negatif etkilerinden kurtarılmasını ve ihale kurumunun objektif kriterlere bağlanmasını temin etmek amacıyla kurulmuştu. Siz neler yaptınız arkadaşlar? Hükûmete soruyorum: Neler yaptınız? Güzide amaçla kurulan bu kurumun üzerine neler ilave ettiniz? Bırakın ilave etmeyi, bugüne kadar yaptığınız uygulamalarla maalesef altını boşalttınız, içini boşalttınız, kusura bakmayın, âdeta bir çiftlik hâline getirdiniz. Haklıyı haksız yaptınız. Piyasalarda aslanı kediye boğdurdunuz.
"Bu kanun ile bu kadar niye ilgileniliyor?" diye piyasayı takip eden firmalar özellikle sormamızı istiyorlar. Kıymetli arkadaşlar, çünkü bu Kanun çok büyük bir hareket alanı bırakıyor ve gelecekte yapılacak denetimi ortadan kaldırıyor. Adalet ve Kalkınma Partisinin bu Kanun'la bu kadar uğraşmasının, bu kadar ilgilenmesinin sebebi denetimden korkmasıdır.
On iki yıllık AKP iktidarı döneminde -çok genel bir ifadeyle söylüyorum- ortalama yıllık bütçe gelirini 150 milyar dolar olarak kabul eder iseniz, bunu 11, 12'yle çarparsanız ve üzerine de alınan dış borçları, seksen beş yıllık cumhuriyetin birikimlerinin özelleştirilme gelirlerini de katarsanız yaklaşık 2 trilyon dolar civarında para ediyor. Evet, yanlış duymadınız arkadaşlar. Bütçe gelirleri üzerinden bakıyoruz. AKP iktidarı bu on iki yıllık dönemde yaklaşık 2 trilyon dolar kaynak kullanmıştır.
Buraya gelen konuşmacı arkadaşlarımız -tabii, herkesin görüşüne saygı duyuyoruz- sözü döndürüp dolaştırıp duble yol konusuna getirmekteler. Duble yolun şu ana kadar maliyeti nedir, harcanan paralar nedir, bu konuya baktığımız zaman arkadaşlar, 20 milyar dolar civarında. Yani 2 trilyon dolar kaynak kullanacaksınız, bunun ancak yüzde 1'iyle övüneceksiniz. E peki, yüzde 99'un hesabını biz kimden soracağız? Yani bu 20 milyar dolara mal olan bu duble yolların kıymetli arkadaşlar, maliyetiyle alakalı dünyadaki standartlarla kıyaslandığında, dünyadaki maliyetlerle kıyaslandığında bunun muhalefete, bunun millî iradeye bir izahı olmayacak mı sorulduğunda? Bu hesabı milletten, millî iradeden kaçırıyorsunuz arkadaşlar; bunun lâmı cimi yok. Bu sualler havada kaldığı sürece bu suçlamayla da karşı karşıya kalacaksınız.
Denetimin içini boşalttınız. Teftiş kurullarını lağvettiniz, karıştırdınız, birleştirdiniz. Teftiş programlarını ortadan kaldırdınız. Nerede başlar nerede biter, deve midir kuş mudur belli olmayan "iç denetim-dış denetim" diye bir şey çıkardınız. Efendim, bunların ne denetim yaptığı var ne kurumları ıslah edici anlamda bir işlev gördüğü var; sadece, yandaşlarınıza, yakınlarınıza birtakım kurumlar, birtakım makamlar ihdas ettiniz.
Sayıştayı ne hâle getirdiğinizi artık herkes biliyor. Sayıştay bugün denetim yapamaz bir hâle gelmiştir. Denetimin içini boşalttınız. Şu anda -üzülerek söylüyoruz, üzülerek görüyoruz- yönetimi yani -kaba bir hesapla- 2 trilyon dolar kaynak kullanmış Hükûmeti denetleyecek bir mekanizma kalmadı.
Kamu İhale Kanunu da bu düşüncelerden farklı değerlendirilemez. Bir iktidar Kamu İhale Kanunu'yla hakikaten niye bu kadar ilgilidir? Israrla ben bu soruyu soruyorum. Her yıl birkaç defa Kamu İhale Kanunu'nu değiştirmekle ne murat ediliyor? Üstelik bu değişiklik buraya getirilirken iki büyük gerekçenin arkasına saklanılıyor: Ya "Avrupa Birliği böyle istiyor, Avrupa Birliği müktesebatı bunu gerektiriyor." diyorsunuz yahut da bir aciliyet kesbediyorsunuz, "Bir aciliyet var." diyorsunuz. Sanki gündüzler, geceler çuvala girmiş efendim, son bir ay kala, on beş gün kala Meclis Genel Kuruluna getirip Kamu İhale Kanunu'nu dayatıyorsunuz.
Bu AB mevzuatına uygun olup olmaması da ayrı bir konu. Değerli arkadaşlar, Avrupa Birliğine, Avrupa Birliği ilerleme raporlarına bakıyorsunuz; bakın, 2003-2004 İlerleme Raporu diyor ki: "Kamu İhale Kanunu'nun Avrupa Birliği müktesebatına uyumu konusunda Türkiye'nin bırakın istenilen tam uyumu sağlamayı, mevcut durumu koruyamadığı, yasayı daha da geriye götürdüğü anlaşılmaktadır. Rekabet ve tam şeffaflık konusunda kısıtlamalar getirilmiştir. Tüm bu kısıtlamalar müktesebata aykırılık teşkil etmektedir." Yani siz Kamu İhale Kanunu'nu geriye götürdünüz, Kamu İhale Kurumunu geriye götürdünüz diye o sığındığınız Avrupa Birliği yüzünüze çarpıyor.
2005 İlerleme Raporu da aynı. 2006 Raporu, bakın "Genel prensiplerle ilgili olarak ilerlemeden söz edilemez. Getirilen istisnalarla sistemin ve Kamu İhale Kurumunun etkinliği azaltılmıştır." diyor. 2007 Raporu farklı değil, 2008 İlerleme Raporu farklı değil. Sadece Avrupa Birliği müktesebatı değil, bu konuyu bire bir takip eden sivil toplum kuruluşları da -ki onlardan en önemlisi Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğidir- onlar da şikâyetçi.
Diyorsunuz ki: "Efendim, kamu ihale sistemini etkileyen bir şey yapmıyoruz. E, zaten kanun da buna cevaz veriyor." O zaman, kıymetli arkadaşlar, kanun buna cevaz veriyorsa Türkiye Büyük Millet Meclisini ne diye meşgul ediyorsunuz? Kanun sana eğer bu sorunları doğrudan temin yöntemiyle aşmaya müsaade ediyorsa, o zaman, başka bir gündeminiz kalmadı mı, millete yapacak başka bir hizmetiniz kalmadı mı da "Benim oğlan mektep okur, döner döner gene okur." misali getirip buraya aynı kanunu dayatıyorsunuz?
Kıymetli arkadaşlar, özellikle AKP milletvekili arkadaşlara söylüyorum: Bu gerekçeler, Avrupa Birliği gerekçesi, aciliyet gerekçesi; bunlar size söyleniyor. Sizler -Türkiye Büyük Millet Meclisindeki arkadaşlarımı tenzih ediyorum, dışarıdakilerden bahsediyorum- ne dün ne de bugün, arkadaşlar, sorgulamadan, "Madem bu bizden isteniyor, yapalım gitsin, çıkaralım gitsin." mantığıyla, hiçbir sorgulama işlemine tabi tutmadan, el kaldırıp çıkarıyorsunuz yasaları. Yani birileri memnun olacak diye hakkaniyetten, adaletten ayrılmak; birileri sebeplenecek diye bu günaha ortak olmak, yani bir insana yakışır mı, hele bir milletin vekiline yakışır mı? Yani bu, Kamu İhale Kanunu'yla bu kadar oynanması açık açık, maç başladıktan sonra maçın kurallarını değiştirmekten başka bir şey değil. Yani madem bir zorunluluk var -öyle söylüyorsunuz- arkadaşlar, gruplara gelip bunları izah etmek, onların yardımını istemek, onların desteğini istemek bu kadar mı zor?
Bakın, Kamu İhale Kurumu binasını ben defalarca bu kürsüye taşıdım. Arkadaşlar, Kamu İhale Kurumu binasının yıllık kirası o kadar yüksek ki beş altı yıllık kirasıyla o binayı komple satın almak, o binayı komple baştan inşa etmek mümkün. Yani bu kadar ağır bir ithamda bulunuyoruz, bununla ilgili ne Kamu İhale Kurumundan ne ondan sorumlu siyasi bir makamdan bir açıklama gelmiyor. Yani bunu özellikle değerli milletvekili arkadaşlarıma söylüyorum: Bu iddiayı araştırmak, bu iddiayı irdelemek, incelemek, arkadaşlar, bu kadar mı zor? Yani muhalif milletvekili olunca bizim her söylediğimiz mi yanlış? Yani söylediklerimizin içerisinde gerçekten "Ya, bu doğru olabilir mi? Bu doğru olursa biz bu milletin yüzüne nasıl bakarız efendim?" hassasiyetiyle yaklaşacağınız bir cümle yok mu? "Yani bu hatipler bir şeyler anlatıyor, bir şeyler söylüyor. Bunun ne kadarı doğru?" Maalesef böyle bir araştırma da yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
S. NEVZAT KORMAZ (Devamla) - Kısaca kıymetli arkadaşlar, partinize "ak" deyince "AK PARTİ" olmuyor.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Bol bol akladıkları için "AK" oluyor olabilir mi?
S. NEVZAT KORMAZ (Devamla) - Dolayısıyla, partinize, size oy veren samimi milyonlara borcunuzu bir kez daha hatırlatıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)