| Konu: | 20 KASIM DÜNYA ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ'NE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 19.11.2013 |
TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, şüphesiz ki doğanın insana vermiş olduğu hak, yaşama hakkıdır; bu da anne karnından başlar. Bundan böyle bir çocuğun doğduğu andan itibaren yaşamaya hakkı vardır. Biz, bunları tabii ki gördüğümüz için bu çocuğu böyle düşünüyoruz ama şu gerçeği unutmamamız gerekir ki: Anne karnındaki çocuğun da yaşamaya hakkı vardır. Bunu devamlı hatırımızda ve bilincimizde tutmamız gerekir.
Peki, bu yaşamaya hakkı olan çocukların sağlıktan, adaletten ve bu çocukları sosyal ve psikolojik birtakım travmalardan koruyabilmek için biz Mecliste veya toplumda neler yapıyoruz bu çocuk için? Ben inanıyorum ki Sağlıkta Dönüşüm Projesi'yle bu sıfır-on sekiz yaş arasındaki çocukların yaşam kalitesini artırdık ve dolayısıyla, bu çocukların sağlıktan en üst düzeyde faydalanmalarına olanak sağladık.
Tabii ki çocuk hakları bununla bitmiyor. Çocukların işçi olmama gibi bir hakları var, çocukların okula gitme gibi bir hakları var. Dolayısıyla, ben -Kurban Bayramı'nın 4'üncü günü Fransa'da işçi çocuklarla ilgili katıldığım bir toplantıda- Türkiye'deki 4+4+4 eğitim sisteminin meslek okullarının gelişmesinde çok büyük etkisi olacağına ve dolayısıyla bu çocukların kalitesiz, niteliksiz işçi değil, okuldan bir meslek sahibi olmalarının bu çocukların lehine çok büyük fayda sağlayacağına inanıyorum ve Avrupa Parlamentosunda da herkesin, hep beraber bu konuda hemfikir olduğunu gördüm ve yaşadım.
Hapishanedeki çocuklar var. Bu çocukların oralarda çürümesini, oralardan çıktıkdan sonra birtakım yasa dışı kişilerin elinde kalmalarını asla ve asla istemiyoruz. O zaman ne yapalım? O zaman hapishanelerde -mümkün olduğu kadar bu çocukları tabii ki oralara koymayalım ama eğer koyuluyorsa- burada onların eğitimiyle meşgul olalım.
Değerli milletvekilleri, bugün çocuk refahının en önemli sorunlarından bir tanesi annenin istihdamıdır. Bir aileye birden daha fazla maddi imkânın girebilmesi bu çocukların refah seviyelerinin daha yüksek bir durumda, yoksulluktan uzak yaşamalarını sağlayacaktır. Bugün İsveç'te kadın istihdamı yüzde 77 iken bizim Türkiye'de kadın istihdamı yüzde 24'lerdedir. Peki, bu kadınların çalışmasının nasıl bir sorunla karşılaştığını biz düşündüğümüz zaman, tabii ki karşımıza bir kreş sorunu çıkıyor ve dolayısıyla, bütün iş yerlerinde, özel veya kamu, buralarda kreşlerin yapılabilmesi ve dolayısıyla anne çalışırken bu çocuğun güvenli yerlerde bakılabilmesi bunun ilk şartlarından birini oluşturmaktadır.
Ve eğitim... Değerli milletvekilleri, bütün her şey, erken yaşta evlilikler, 15 yaşının altında veya üstündeki çocuk gelinler ve çocukların daha refah seviyesi içinde yaşamaları, bütün hepsinin temelinde eğitim yatmaktadır. Dolayısıyla, bizim çocukların eğitimine çok fazla önem vermemiz gerekir. Bugün, ilkokul çağında, kız-erkek ayrılmadan, eğitim düzeyi yüzde 98'lere çıkmış, ancak bunun ortaokul seviyesine indiği zaman yüzde 70'lere düştüğünü, hatta kız çocuklarında daha da aşağılara düştüğünü görmekteyiz.
Bunun, çocuk haklarının ve bu haklara yönelik yapılacak çalışmaların hiçbir zaman partisi olmaz. Burada hep beraber çocukların bu haklarına sahip çıkmalıyız ve -geçen sene son günde ortaya çıkan ombudsmanlık gibi- çocuklara gerekli her türlü yardımı ve katkıyı sağlamalıyız.
Sözlerimi burada bitirirken hepinizi saygıyla tekrar selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)