GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, İSTANBUL MİLLETVEKİLİ D. ALİ TORLAK VE ARKADAŞLARININ SURİYE, IRAK VE İRAN SINIRLARIMIZDA YAŞANAN GÜVENLİK ZAFİYETLERİNİN ARAŞTIRILMASI VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN VE ÇÖZÜM YOLLARININ BELİRLENMESİ AMACIYLA 29/5/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERMİŞ OLDUĞU MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 19 KASIM 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:18
Tarih:19.11.2013

MEHMET ŞEKER (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Milliyetçi Hareket Partisinin Suriye, Irak ve İran sınırlarında yaşanan güvenlik zafiyetlerinin araştırılması ve alınan önlemlerle ilgili Meclis araştırmasının lehinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, ben, Gaziantep Milletvekili olarak, Suriye sorununun en çok yaşandığı bölge olan Gaziantep'te yaşıyorum. Suriye politikasının ülkemize verdiği zararla ilgili de, ilk kez bu Mecliste 10/12/2011 tarihinde Suriye politikasının ülkemiz ekonomisine etkisinin araştırılmasıyla ilgili bir Meclis önergesi vermiştim. O zaman da gerçekten, Gaziantepli esnaf, orada yatırım yapan fabrika sahipleri çok ciddi sıkıntılar yaşadılar; fabrikalarını bıraktılar, işletmelerini kapattılar. Suriyelilerin Gaziantep'e gelip alışveriş yapmalarından, buna güvenerek otel açan, iş yeri açan arkadaşlarımız da ciddi mağduriyetler yaşadılar. O gün, 10/12/2011'de verdiğim bu önerge Mecliste maalesef kabul edilmedi.

2 Ocak 2012'de, yine, bu sefer konteyner kent kurulmasıyla ilgili bir çalışma yaptım ve bunu gündeme getirdim. Kilis'te, Öncüpınar Sınır Kapısı'nda, sınıra sıfır noktada bir konteyner kent kurulmasıyla ilgili Hükûmet karar aldı ve o gün söyledik, dedik ki: "Bu çok tehlikeli. Sınırın sıfır noktası, karşıya insanlar çok rahat gider gelirler, buradan karşıya geçer yaralanırlar, çatışırlar. Türkiye için iyi olmaz." Maalesef sözümüzü dinletemedik. O zaman Van depremi olmuştu. Van'daki arkadaşlarımız, depremzedeler çadırda yaşamayı bile elde edemezken Suriye'den gelecek mülteciler için -sanki, hani devre mülk sistemi ya da erken tatil rezervasyonları vardır ya- daha Suriye'den mülteci gelmeden, Öncüpınar Sınır Kapısı'nda, orada bir konteyner kent yaptık ve bunu da gündeme getirdik fakat maalesef sesimizi çok da duyuramadık.

12 Ocak 2012 tarihinde, yine ben bu kürsüden şunlardan bahsettim sizlere arkadaşlar: Öncüpınar Sınır Kapısı'nda bir yıl önce bir kamyon yakalanmıştı içinde silahlar olan ve bir yıl sonra yani 12 Ocak 2012 tarihinde de 5 tane tır içinde kimyasal maddeler, silah yapımında, bomba yapımında kullanılan mühimmatlar yakalanmıştı. Sorduk: "Bunlar nereden geliyor, nereye gidiyor ve bunları kim organize ediyor?" Cevap verdi bize İçişleri Bakanlığı: "Gürbulak Sınır Kapısı'ndan geçtiğini tahmin ediyoruz." 10 tane ili geçiyor ve bu 10 tane ili geçerken içi bomba yüklü araçları maalesef keşfedemiyoruz, bulamıyoruz, haberimiz olmuyor ve sınır güvenliğinden sorumlu bir gümrük muhafaza memuru bunu tesadüfen yakalıyor. Kara Kuvvetleri Komutanlığına başvuruluyor, Kara Kuvvetleri Komutanlığı diyor ki: "Evet, bunlar bomba yapımında kullanılan maddelerdir ve biz bunları imha ettik." Yine, ciddi bir cevap alamıyoruz.

Ve bütün bunları gündeme getirdikten sonra, Gaziantep'in Şehitkamil Karşıyaka Mahallesi'nde, polis merkezinin yakınında -bayramın ikinci günüydü- 20 Ağustos 2012 günü bir bomba patladı. Araçtaki patlayan bomba sonucu 10 vatandaşımız hayatını kaybetti. Hemen koştuk, gereken çalışmalarımızı yaptık ve şu uyarıda bulunduk yetkililere: "Değerli arkadaşlar, lütfen dikkat edin. Bakın, bu bomba Hatay'da da patlayabilir, bir başka yerde de patlayabilir." dedik. Bu defa, iktidar partisine mensup milletvekili arkadaşlarımızdan bazıları dedi ki: "Cumhuriyet Halk Partililer bu bombanın nerede patlayacağını biliyor mu?" E, biliyoruz. Sınırında bomba yakalanıyor, bomba yüklü kamyonlar yakalanıyor, sınıra nasıl gittiğini bilemiyorsun, kimlerin götürdüğünü bilemiyorsun, Gaziantep'in merkezinde, hem de polis karakolunun önünde bomba patlıyor, 10 insan hayatını kaybediyor, bunlardan haberin yoksa, ondan sonra Hatay'da patlayacağını da bilemeyebilirsin. Ve nitekim, 11 Şubat 2013 günü Cilvegözü Sınır Kapısı'nda patladı, 13 kişi hayatını kaybetti. Reyhanlı'da 11 Mayıs 2013 günü bomba yüklü araç patladı, 53 vatandaşımız hayatını kaybetti.

Bütün bunlar Suriye politikasındaki yanlışlarımızdan kaynaklandı, birilerine destek verdik. Bunu ben söylemiyorum, bunu dünyadaki bütün basın-yayın kuruluşları söylüyor, bu yönde açıklamalar yapılıyor. Yaralılar Kilis'e ve Gaziantep'e geliyor. Yaralananlar, kampta kalan, adresi kamp olan kişinin yaralanması ateşli silah yaralanması. Kampta kalan adam elini bıçakla kesebilir, düşer, ayağını da kırabilir ama kampta kalan bir adam ateşli silah yaralanmasıyla yaralanamaz. Ne yaptık? O tarafa gittiler, çatıştılar, çatışmadan sonra yaralı olarak geldiler ve bu kamplara çok rahat da girip çıkmaya başladılar.

Sonra, dedik ki: Yine, 31 Ocak 2013 günü, Suriyelilerin kiraladıkları evde -arkadaşlar, bunu gündeme getirdik- bir bomba patladı, bir mahallemizde ve bu bombanın patlaması sonucu bir kişi de hayatını kaybetti. Yaralılardan birisi de YÖK'ün Gaziantep Üniversitesine Suriye'den gelip beyanı asıl olmak üzere alınmış bir öğrenciydi. İçeride 4 tane de roketatar mermisi yakalandı. Peki, bundan Türkiye'nin istihbarat örgütünün, emniyetin haberi yok muydu? Bunların hepsini gündeme getirdik, maalesef, dinletemedik.

Çok ciddi -hekim olduğum için- bir konunun daha altını çizdim ve Sağlık Bakanıyla da o zaman görüştüm, dedim ki: "Bu sınır güvenliğimiz yok. İnsanlar elini kolunu sallayarak geçiyor ve bu insanların nasıl geldikleri belirsiz." Suriye'deki mevcut hükûmet aşı yapmıyor, çocuklar aşısız, bunlara bulaşıcı hastalıklar konusunda dikkat edilmesi gerektiğini bu kürsüden gündeme getirdik, yine dinlenilmedi. Bunu gündeme getirdiğim tarih 6 Mart 2013, bugün Türkiye 9 ilde kızamık aşısı yapmaya başladı. On beş senedir bu ülkede görülmeyen kızamık vakaları tekrar çıkmaya başladı. On beş senedir en son Van'da görülen "polio" vakası, çocuk felci vakası ülkemizde görülmeye başladı.

Peki, değerli arkadaşlar, muhalefet her şeyi mi yanlış söylüyor? Lütfen bizlerin söylediklerine de kulak verin; birazcık bizim de kafamız var, gözümüz görüyor, ne olduğunu takip ediyoruz. Sizlere bu önerileri söylerken ülkemiz için söylüyoruz. Suriye'de çocukların aşı yapılmadığını biliyoruz. Bunlar sınırdan geçip bizim ülkemize geliyor, bu hastalıkları çok kolay taşıyabileceklerini hep söyledik ama maalesef dinletemedik. Bugün tüm Türkiye'yi aşılamak zorunda kalacağız, nedeni de eradike ettiğimiz hastalıklar tekrar gündeme geldi.

Yine, burada 28 Mart 2013'te gündeme getirdim. Gaziantepli bir vatandaş beni aradı, "Çocuğumun pasaportu olmadığı hâlde Suriye'ye çatışmaya gitti, cihat için gitti, çocuğumu götürdüler, buna engel olun." dedi. Araştırdık, Gaziantep'ten böyle giden 13 tane ve orada hayatını kaybeden insanlar var. Beni Trabzon'dan, Bingöl'den pek çok insan aradı. Peki, bu çocuklar nasıl gittiler oraya? Kim götürdü? Bugün basından takip ediyoruz, Suriye hükûmeti Birleşmiş Milletler nezdinde girişimde bulunuyor "Türkiye teröristlere yardım ediyor." diye. Nereden yola çıkıyorlar? Şam'da, Halep'te yakalanan, teslim olanların ifadelerinden yola çıkarak. Kendilerinin neyle geldiğini, uçakla Türkiye'nin hangi şehrine indiklerini, oradan sınırı nasıl geçtiklerini, hangi silahları kimlerden aldıklarını ifade ediyorlar. Dolayısıyla, maalesef, Türkiye, bu Suriye politikası ve dış politikamız nedeniyle tüm dünyada da küçük düşürülmüş oluyor değerli arkadaşlar.

Yine, bir diğer sorun, sınır güvenliği olmadığı için kaçakçılık. Hayvan kaçakçılığı, insan kaçakçılığı, eroin kaçakçılığı, silah kaçakçılığı, aklınıza ne gelirse bu bölgede bu kaçakçılık yapılıyor.

Organ kaçakçılığı yapılıyor değerli arkadaşlar. Organ kaçakçılığı yapıldığını emniyetteki arkadaşlarımız biliyor çünkü Suriye'den gelen kaç kişi olduğunu... AFAD diyor ki: "200 bin kişi." Sadece Gaziantep'te evlerde kalan, kimlik belgesi almış, oturma belgesi almış kişi sayısı 150 bin değerli arkadaşlar. Kamplarda kalanla birlikte bu sayı, maalesef, sadece Gaziantep'te 200 bini geçiyor. Dolayısıyla, burada her türlü istismara açık, her türlü sıkıntıya açık bir kapımız, bir sınırımız maalesef mevcut.

Değerli arkadaşlar, bütün bu söylediklerimizden sonra, sınır güvenliğini sağlamak amacıyla bir yerinde duvar örülmeye başlandı, bir başka yerde de kanal açılmaya başlandı ama sınırın güvenliğinin böyle sağlanmayacağını, böyle olamayacağını maalesef biliyoruz.

Tabii, bu önergemiz de, burada anlattıklarımız da biraz sonra reddedilecek. Bunları tarihe kayıt düşsün diye söylüyoruz. Bunun hepsini ben bu Meclis kürsüsünden tek tek anlattım, hiçbirine tedbir alınmadı, bundan sonra da alınmayacak ama maalesef, orada ölen çocukların, orada ölen insanların, bomba patlaması sonucu hayatını kaybeden insanların vebali bizlerin, bu Meclisteki üyelerimizin boynunda olacak.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)