| Konu: | TARİHÎ ESERLERİN RESTORASYONU VE GAZİ ÜNİVERSİTESİ MİMAR KEMALEDDİN SALONU'NA İLİŞKİN GÜNDEM |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 21.11.2013 |
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bir millet geçmişinde söyledikleri ve yaptıkları ile geleceğine uzanır. Bu köprü ne kadar uzun ve sağlam ise geleceğin tasarlanmasında da bir o kadar söz sahibi olur. Millî değerleri korumadan, yaşatmadan bu köprüyü kuramazsınız. Millî olmadan evrensel olunmaz, muhafazakâr demokrat da olunmaz, adama gülerler. Öyle ya, muhafaza etmen gerekenlere kayıtsız kalıyorsan, neyin muhafazakârlığını yapıyorsun?
Değerli milletvekilleri, yapılan her güzel şeyi destekler, alkışlarız. Millî mirasa yönelik bir alaka yükselişi varsa memnun oluruz. Ancak, bu ilgiyi anlamlı bulabilmemiz için geçmişin izlerinin muhafazası vazgeçilmez şartımızdır. Yani her şey aslına uygun olarak yapılmalıdır. Tarihimizi ve millî kültürümüzü yansıtan bu eserler aynısı ile korunmalıdır, ne ise öyle olmalıdır yani. Selimiye Camii daha güzel olacak diye iki minare, üç kubbe daha ekleyemezsiniz. Böyle olursa bunun adı tarihî mirasa sahip çıkmak değil, tahribat olur. Bizim imzaladığımız uluslararası kabuller de böyle diyor. Venedik Tüzüğü'nün 3'üncü maddesi "Anıtların korunmasında ve onarılmasındaki amaç, onları bir sanat eseri olduğu kadar, bir tarihî belge olarak da korumaktır." diyor. Şahsi tercihler onarımı yapılan esere yansıtılamaz. Yapının planı ya da bezemeleri değiştirilemez yani faraziyelere yer yoktur diyor. Bu ilkelerin son zamanlarda sıkça göz ardı edildiği gelen şikâyetlerden anlaşılmaktadır.
Konu ile ilgilenen mesleki kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin şikâyetlerinden bir tanesi de Gazi Üniversitesinin içinde yer alan ve yönetimin "Onarıyorum." diye ortaya çıkıp eseri orijinalinden kopardığı Mimar Kemaleddin Salonu'dur. Rektörlük olarak kullanılan tarihî binadan söz ediyorum. 1927 yılında yokluklar içerisinde yapılan bu bina, geleceği şekillendirecek öğretmenleri yetiştirmek üzere düşünülmüş, bizzat Atatürk'ün talimatıyla ve Atatürk Orman Çiftliği'nden tahsis ettiği arazi üzerine yapılmıştır. Burada birçok tarihî toplantıların yapıldığı, Mimar Kemaleddin Bey'in tasarladığı bir salon bulunmaktadır. Rektörlük haziran ilanında salonu restore edeceğini duyurmuş, bir de eklemiştir ki "Efendim, Rektörlükten beş kuruş para çıkmayacak." Sanki üniversitenin parasının doğru yere harcanmasına itiraz eden varmış gibi yahut parayı kim verirse, versin tarihî eseri bozma ayrıcalığına sahipmiş gibi. Tarihî bir salona sahip çıkma duygusu için samimiyetle teşekkür ediyorum. Ancak, kaş yapayım derken de göz çıkartılmamalıdır. Eski salon, cumhuriyetin o günkü ekonomik kısıtlılığı içerisinde, dünün mimari çizgisi, yalınlığı ve Türk milletinin geleneksel tevazusu dikkate alınarak son derece sade bir biçimde yapılmıştır. Bu resimden de görüldüğü, gibi gerçekten çok sade bir salon ile karşı karşıyayız. Yapının en gösterişli cephesi -tahmin edeceğiniz üzere- ön cephe ve girişi. Orada bile bir ağırbaşlılık, bir tevazu var. Mimar Kemaleddin Salonu'nun orijinalinde parke zemin ve üzerinde ahşap koltuklar var ancak şimdi, yerinde yeller esiyor, nerelerdedir bilinmez. Ahşap kaplı balkonlar, sade tavanlar etkileyici bir dinginliğe ve yalınlığa sahip. Restorasyon sonrasına baktığımızda ise -ki salonun geldiği son şekil de budur- Türk mimarisinin ağırbaşlılığı ve sadeliğini yansıtan salon gitmiş, yerine binanın salona bakan duvarları üzerine eğreti gibi iliştirilmiş barok bezemeler yapıştırılmış, âdeta Fransız saray salonları. Ne deve ne kuş yani! Türkiye Cumhuriyeti'nin yüz akı mimarlarından biri olan Mimar Kemaleddin Bey kabrinde ters döndürülmüş. Asıl üzücü olan ise bu tarih katliamının herkese doğruyu öğretmekle mükellef olan ilim yuvası üniversitelerin içerisinde olması ve üniversite yönetiminin bu işe seyirci kalmasıdır.
Koruma bölge kurullarının bu işe nasıl cevaz verdiği, nasıl suskun kaldığı ise ayrıca incelenmesi gereken bir husustur. Bu konuyu özellikle Meclisimizle paylaşmak istedim ki YÖK'ten sorumlu olan Millî Eğitim Bakanlığı ile bölge koruma kurullarının siyasi sorumluluğunu taşıyan Kültür Bakanlığının dikkatini "Restore edeceğiz." diye yola çıkıp tahribat yapan kişi ve kurumların üzerine çekmektir, Mimar Kemalleddin Salonu gibi tahrip edilen birçok ata yadigârı eserlerimizi gündeme getirmektir.
Meclisimizdeki mimar, mühendis ve tarihçi vekilleri harekete geçmeye davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Yanlış hesap Bağdat'tan döner diyorum ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)