| Konu: | CHP GRUBUNUN, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GÜNDEMİNİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN, ÖĞRETMENLERİN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN (10/332) GÖRÜŞMELERİNİN, GENEL KURULUN 26 KASIM 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 26.11.2013 |
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eğer sayın bakanlarım ve heyetiniz dinlerse...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, uyardığınız hâlde hâlâ konuşuyorlar.
BAŞKAN - Sayın Ağbaba, fi tarihinde zaptiye nazırlığı yaptım ama burada zaptiye nazırlığı yapamam.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Hatibi dinlemekte zorluk çekiyoruz.
BAŞKAN - Buyurun.
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Ülkemizin en önemli kamu görevlilerini oluşturan ve hepimizin ailesinde annesi, babası, kardeşi, akrabası öğretmen olan ve hepimizin bugünlere gelmesinde büyük emeğini kabul ettiğimiz değerli öğretmenlerimizin sorunlarının araştırılmasıyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına verdiğimiz araştırma önergesi üzerinde grubum adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 23 Kasımda, öğretmenler, haklarını aramak, sendikal haklarıyla ilgili taleplerini haykırmak için Ankara'daydılar. Bir tarafta salonlarda onlara övgüler düzülürken, "Bana bir harf öğretenin yirmi dokuz yıl kölesi olurum." denilirken, öğretmenlerimize Ankara sokaklarında polisimiz ve devletimiz olanca şefkatini gösteriyordu. Bakın, burası Türkiye ve Ankara sokakları.
Değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; bunlar terörist değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin öğretmenleri, liselerde, ortaokullarda bize ders veren öğretmenler. (CHP sıralarından alkışlar) Bakın, onlara yine biber gazı, tazyikli su. Buradan bakın, Konya EĞİTİM-SEN Şube Başkanının gaz kapsülüyle ayağı kırıldı. Yine, Kırıkkale Şube Başkanı, TOMA'nın hedef aldığı, sıkılan suyla yaralandı, gözünde görme sıkıntısı var. Yine Ankara'da bir bayan arkadaşımız gaz kapsülü sonucunda kafa travması geçirdi, hayati tehlikesi var ve 2 kişi gözaltına alındı, öğretmenlerimiz büyük bir şiddete maruz kaldılar.
Değerli arkadaşlarım, bakın, öğretmenlerin bir yığın sorunu var. Buradan çok samimiyetle, içtenlikle inanıyorum ki parti gruplarımızın hepsi öğretmenlerimizin sorunlarıyla ilgili, hiç kimsenin duyarsız kalmasını düşünemiyoruz bile. Ama gelin, bakın, on bir yıllık iktidarınız döneminde öğretmenlerin bir tek sorununu çözmediniz. En önemli sorun öğretmenlerin statüleri. Değerli arkadaşlarım, içinizde birçok öğretmen arkadaşımız var. Bakın, eskiden öğretmenler branşlarıyla anılırdı; Türkçe öğretmeni, tarih öğretmeni, sosyal bilgiler öğretmeni, matematik öğretmeni ama şimdi öğretmenlerimizin anılan statüleri, sizin sayenizde, ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, vekil öğretmen, part-time öğretmene getirildi. Öğretmenlik mesleği kendi statüsünü bile koruyamayan bir düzeye getirildi. Gelin, bunu düzeltmemiz gerekiyor. Yarınların Türkiye'sinde Avrupa ülkeleri ve dünyayla yarışacak olan öğrenci kadrolarımızın yetiştirilmesi böyle statüsüz ve kendine güveni olmayan öğretmenlerle yaratılamaz. Bugün, öğretmenlerimizin en önemli sorunu budur. Öğretmenler, taşeron şirketleriyle işe alınacak bir meslek grubu değildir. Öğretmenlik bir iş değildir, öğretmenlik bir meslektir. Öğretmen, geleceğin liderlerini yetiştirir, inançlı insanlarını yetiştirir, bu ülkenin değerlerini koruyan, tarihini bilen, bugününü bilen ve geleceğini şekillendiren insanları yetiştirir ama siz öğretmenleri parayla pulla ticarileştirdiniz. Bugün, atanamayan 300 bin öğretmen var, on bir yıldan beri de bu, Türkiye'nin gündeminde değerli arkadaşlarım.
Bakın Sayın Başbakan, bizde, Türkiye'nin eğitim sisteminde birçok şeyden öğretmenler şikâyetçi. Evet, dershaneler sayesinde çocuklarımız hafta sonu kitap okuyamıyor, çocuklarımız spor yapamıyor, çocuklarımız sanatla ilgilenemiyor. Bunların hepsi doğru, bunu yıllardır sendikalarımız söylüyor. Peki, siz, dershaneleri kapatmak yerine, dershanelerin kapanmasına yol açacak, okullarda tedbirleri aldınız mı? Soruyorum: Sınavları kaldırdınız mı? Okulda eğitimin kalitesini yükselttiniz mi? Hayır. Okulun öğretmen ihtiyacını, okulun müstahdem ihtiyacını, çalışanların ihtiyaçlarını karşıladınız mı? Okulda demokratik bir yaşam, öğretmenlerin bütün karar süreçlerine özgürce katılabildiği, tartışabildiği, özgür, üreten, tartışan, kendini sorgulayan demokratik bir okul yaratabildiniz mi? Hayır. Ee, şimdi, birtakım siyasal hesaplarla, bir hesaplaşma içerisinde, bir inatlaşma içerisinde "Dershaneleri kapatıyoruz." diyorsunuz. Ama şunu unutmayın: Şu anda dershanelerde 53 bin öğretmen arkadaşımız çalışıyor, 50 bin yan çalışan var. Ee, siz bunların... Siz, zaten mevcut durumda 300 bin öğretmeni atayamazken bir de dershanelerdeki 53 bin kardeşimizi işsiz bırakmaya çalışıyorsunuz. Bunun altından kimse kalkamaz. Gelin, Türkiye'de gerçek anlamda çocuklarımız, velilerimiz, öğretmenlerimiz, sendikalarımız ve dershane temsilcileriyle birlikte uygun, barışçı bir çözüm aramak durumundayız.
Değerli arkadaşlarım, bakın, Türkiye'de öğretmenlerin birçok talebi var. Türkiye'de öğretmenler Türkiye'nin en iyi yetişmiş demokratik güçleri olmasına rağmen -okullarda demokrasi dersini öğretmenler veriyor, okullarda çocuklara demokrasiyi, insan haklarını, Türkiye tarihini öğretmenler öğretiyor ama- ne yazık ki... Avrupa ülkelerinde, Köln Lisesinin Müdürü aynı zamanda Köln Belediye Başkanı olabiliyor, Köln Sosyal Demokrat Partisinin yönetimine girebiliyor, efendim, Köln Hristiyan Demokratların yönetimine girebiliyor ama ne acıdır ki Türkiye'de -öğretmen 18 yaşına kadar çocuklarımızı eğitiyor, yetiştiriyor ama- öğretmene siyaset yapma hakkı geldiğinde, öğretmene siyaset yasak. Bu ülkede -küçük gördüğüm için söylemiyorum- kasaplara siyaset serbest, manavlara serbest, işçilere serbest ama öğretmenlere yasak. Türkiye'nin en iyi yetişmiş demokratik güçleri, aydınlık güçleri öğretmenler siyaset sahnesinde asla yer alamıyor. Biz, bununla ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi olarak kanun teklifimizi verdik. Türkiye'nin en büyük demokratik gücünü oluşturan, en yetişmiş kadroları öğretmenler. Gelin, öğretmen arkadaşlarımız siyaset hakkını kullansın tüm ileri ülkelerde olduğu gibi.
Değerli arkadaşlarım, bakın, öğretmenlerimiz... Bu hafta sonunda SBS sınavları olacak. SBS sınavlarında, tam AKP klasiğiyle, bir genelgeyle branş öğretmenlerimizin SBS sınavlarında görevli olması engelleniyor. Neden efendim bu? Ben tarih öğretmeniyim ama SBS sınavlarında kendi branşımdaki öğrencilere yardım ederim kuşkusu ve kaygısıyla branş öğretmenlere görev verilmiyor. Pes! Yani gerçekten pes! Bu kadar kendi öğretmenine güvenemeyen bir iktidarla Türkiye, tarihinde ilk kez sizin sayenizde tanıştı.
Değerli arkadaşlarım, bakın, öğretmenlerimizin ekonomik sorunlarına giremedim bile. Yirmi beş yıllık emekli öğretmenimiz 1.125 lira maaş alıyor. Bu adam simitle peynir yese, çay içse bu parayla geçinemez. Değerli arkadaşım, AKP'li bir milletvekili, bu kürsüde yirmi beş yıllık öğretmenin 2.900 lira aldığını ifade etti. Yanlış bu bilgi. Bugün öğretmenlerimizin aldığı paralar: Bakın, 2008'de yoksulluk sınırı 2.347 lira, 2013'te 3.467 lira; bugün öğretmenlerimiz, bugün yeni başlayan bir öğretmen 1.700 lira maaş alıyor. Değerli arkadaşlarım, emekli öğretmen 1.125 lira alıyor.
Gelin, eğer Türkiye'de gelecek kuşakları yetiştirecek, saygın, kendine güvenen, gerçek anlamda Türkiye'nin geleceğini, cumhuriyetin değerlerini, ülkenin geleceğini düşünen evlatlarımızı yetiştirecek öğretmenlerimize onların hak ettiği saygıyı, baştan ekonomik haklarını tanıyarak, onların özlük haklarını tanıyarak, onlara grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkı vererek, onlara toplu pazarlık hakkı vererek, onlara gerçekten yönetici atamalarında eşit, liyakate dayanan, ayrımcı değil, eşit ve adil bir yaklaşımla kendi yöneticilerini belirleyen hakları artık bu Parlamento tanımak zorunda.
Siz bir taraftan öğretmenlerimize övgüler düzerken eğer Ankara sokaklarında onları tuzla buz ederseniz, o şiddet görüntülerini Türkiye'ye yayarsanız size kimse inanmaz. Gezi olaylarında tekrar ettiğiniz o şiddet manzaralarını ne yazık ki Ankara'da bir kez daha gösterdiniz. Ama buradan ben bizi izleyen öğretmen arkadaşlarıma sesleniyorum: AKP iktidarı -siz sağcı-solcu olabilirsiniz ama- sizi yok saymaya devam ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Türk millî eğitiminde en büyük tahribatı da sizlere yaşatıyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)