GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ GÜNDEMİNİN "GENEL GÖRÜŞME VE MECLİS ARAŞTIRMASI YAPILMASINA DAİR ÖNGÖRÜŞMELER" KISMINDA YER ALAN, ÖĞRETMENLERİN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN (10/332) GÖRÜŞMELERİNİN, GENEL KURULUN 26 KASIM 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:21
Tarih:26.11.2013

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri ve aziz milletimizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, eğitime ve öğretime emek veren, rahmeti Rahman'a kavuşan ve şüheda ile kucaklaşan bütün öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü yürekten kutluyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, öğretmenlik, uzmanlık, sevgi, sabır ve hoşgörü gerektiren bir meslek olmanın ötesinde, bir insanlık sanatıdır. Öğrenciler öğretmenin elinde şekillenir, olgunlaşır ve hayata bağlanır. Bir çocuk için aileden sonra ilk bilgi kaynağı öğretmenlerdir. Öğretmenlerimiz, öğrencilerimize, dolayısıyla topluma rehberlik eden bilge kişilerdir. Öğretmenler, geleceği oluşturacak olan öğrencilerimiz için, bir öğretmen olmanın yanı sıra, bazen bir aile büyüğü, bazen bir arkadaş, bazen sığınılacak bir limandır. Ülkemizi yarınlara taşıyacak yeni nesli, zeki, bilgili, çalışkan, vicdanlı, ahlaklı, araştıran, sorgulayan, öz güveni yüksek özellikleriyle öğretmenlerimiz yetiştirecektir.

Sevgili milletvekillerim, saygıdeğer arkadaşlar; Eyüp İmam Hatip Lisesinde, Karaman Ermenek Göktepe Lisesinde, Bayrampaşa Tuna Lisesinde uzun yıllar öğretmenlik yaptım. Öğretmenler odasından belediye başkanı seçildim. Bunu şunun için söylüyorum: Yani öğretmen arkadaşlarımızın durumunu en iyi bilen milletvekillerinden bir tanesiyim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği gibi "Millî eğitim ışığı memleketin en ücra köşelerine kadar öğretmenlerimizin rehberliğinde ulaşmalı ve yayılmalıdır." Bu söz, AK PARTİ iktidarımızın eğitim ve öğretim alanında yapmak istediği faaliyetlerin genel amacını özetleyen önemli bir sözdür. Bu vesileyle, millî eğitim ışığını memleketin en ücra köşelerine kadar ulaştırmak üzere çok değerli çalışmalar yapan ve bu çalışmalara önayak olan başta kıymetli Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a ve görev yapan bütün millî eğitim bakanlarımıza huzurunuzda teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.

On yedi yıllık belediye başkanlığı dönemimde, önce, öğretmenlik mesleğini severek icra eden ve kendini bu meslekte şanslı gören insanlardan birisi olduğumu söylerim. Yine, belediye başkanlığı dönemimde, öğretmen arkadaşların durumunu, dün ile bugün arasında olan... Belediye başkanlığı dönemim içerisinde, her fırsatta, bu bölüm içerisinde, arkadaşlarımla öğretmenler odasını paylaşan bir belediye başkanı oldum. Bu yüzden, günümüzde öğretmenlerin sorunlarını konuşuyorken, dünden bugüne bir bakış açısı getirmemiz gerekiyor. Şüphesiz, her alanda olduğu gibi gelişen eğitim sisteminde de yapılan güzel çalışmalarda da elbette ki sorunlar vardır, sorunlar ortaya çıkacaktır; sorunsuz bir dünyayı düşünmek, insanın olmadığı bir dünyayı algılamak anlamına gelir.

Muhalefetin enteresan bir yaklaşımı vardır; muhalefet her şeye "olmaz" der, muhalefet her şeyi kara görme hakkına sahiptir. Ama öğretmenlik mesleği ve Türkiye'de yapılanlar açısından bunu göz ardı edemezsiniz, böyle bir gerçeği milletten asla saklayamazsınız. Ama, ben, ilk önce, 2002 yılından bu yana Hükûmetimiz tarafından millî eğitim alanında yapılan, devrim sayılabilecek faaliyetleri kısaca özetlemek isterim.

Saygıdeğer milletvekilleri, eğitim pahalı bir iştir fakat cehalet, eğitimden daha pahalıdır. Bu yaklaşımdan hareketle, hükûmetlerimiz döneminde Millî Eğitim Bakanlığımızın bütçesi her yıl ciddi oranda artırılarak en büyük bütçeli bakanlık hâline gelmiştir. Partimizin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana Millî Eğitim Bakanlığının bütçesine baktığımızda, genel bütçe 2002 yılında 7,5 milyar iken 2013 yılında yüzde 532 artışla 47,4 milyar olmuştur.

Saygıdeğer milletvekilleri, okullaşma oranlarına baktığımızda, 2002 yılından bu yana ciddi bir artış görmekteyiz. Okul öncesi eğitimde okullaşma oranı 2002 yılında yüzde 11,7 iken, 2012-2013 eğitim ve öğretim döneminde yüzde 37'yi bulmuştur. İlköğretimde okullaşma oranı 2002 yılında yüzde 90 iken, 2012-2013 öğretim yılında bu sayı yüzde 98'e yükselmiştir. Ortaöğretimdeki okullaşma oranı böyle ve yükseköğretimdeki okullaşma oranını da bu bazda ele almamız mümkündür.

Saygıdeğer milletvekilleri, üniversitenin 2002 yılında sayısının 76 olduğu Türkiye'de -az önce ifade ettiğim gibi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, ülkemizin en ücra köşelerine kadar eğitimi götürebilmek adına- 2013 yılına gelindiğinde her bir vilayetimizde yani 81 vilayette toplam 175 üniversitemiz oluşmuştur. Yükseköğretim bütçesinin bu bazda anlamını algılamanın çok mümkün olacağını düşünüyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, son dönemde, özellikle fırsat eşitliği adına, meslek liselerinin, imam-hatip liseleri bahane edilerek kaldırılan, kapatılan meslek liselerinin, 4+4+4, Kıymetli Başbakanımızın "444" diye ifade ettiği eğitim sisteminin Türkiye'de eğitime birazcık kıymet verenlerin yüreğinde ne denli güzellikler oluşturduğunu bilmenizi isterim. Sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitim yerine on iki yıllık zorunlu kademeli eğitim getirilerek on iki yıllık süre için üç kademeye ayrılmış ve dolayısıyla sanat okullarının, meslek okullarının ve imam-hatip liselerinin önü açılmıştır. Eğitimde fırsat eşitliğini konuşuyorken meslek liselerinin önünü kesmenin, meslek liselerini bu yarışın dışına atmanın ne demokrasiyle ne eşitlikle asla bir alakası söz konusu olamaz.

Ayrıca, yasa ile meslek liselerinin önünün açılması ülkemiz için gerekli kaliteli insan gücünün ve... Hemen yanı başımızda, Bulgaristan'da çiftçilik ve çobanlık yapan kişilerin bile en az meslek lisesi mezunu olduğunu görürsünüz. Ancak, bizim ülkemizde öğretmen meslek liselerinin, imam-hatip liselerinin ve diğer meslek liselerinin yıllardan beri düştüğü durumu hep birlikte görmekteyiz.

Öğrencilerimizin kitaplarının öğrencilerimizin derse başlamadan önce önüne hazır hâle getirilmesini dinliyorken ve Hükûmet Programı'nda görüyorken, kendi öğretmenlik yaptığım yıllarda, siz, lisenizin, eğer idareciyseniz, çatısının üzerindeki kiremidi değiştirecek parayı bile bulamazdınız. Ama şimdi ise okullarımızın her bir bölümünün bakımına... Öğretmen arkadaşlarımız -sevgili meslektaşımın da ifade ettiği gibi, her ne kadar arttırılan miktarı ve parayı eksik görüyorsa da- hiçbir öğretmenimiz, mesleğini özümsemiş olan insanlar para bazlı öğretmenlik yaparak... O bahsettiğimiz pedagojik formasyona uygun olarak, öğretmenliğinin problemleri olur diye düşünüyorum çünkü öğretmenlik bir sevdadır. Hamura yön veren, hamura şekil veren bir kadının elinde olduğu gibi, çocuklarımız da öğretmenlerimizin elinde şekil alırlar.

Modern çağımızın olmazsa olmazlarından bilişim ve teknolojiye ayak uydurmak ve eğitim öğretim imkânlarını kolaylaştırmak üzere, çığır açan bir proje ise FATİH Projesi'dir. Kara tahtanın önünde yıllarca öğretmenlik yaptık, şimdi okullarda akıllı tahtalarımız var. Akıllı tahtalarımızın önünde elinde iPad'leriyle olan çocuklarımızın, bilgisayar boyutu içerisinde, öğretmenlerimizin elinde daha güzel şekilleneceği ve gelecek dünyalarımıza şekil verecek öğrencilerimizin bu atmosferde ne kadar anlam kattığını düşünmek istiyoruz.

Tüm sınıflara akıllı tahtanın yerleştirilmesi, öğretmenlerimizin... Gerçi bu çok enteresan bir şeydir ama bugün İstanbul'da okulların en büyük problemlerinden bir tanesi okul bahçelerinin arabaların parkına bile yetmediğiyle alakalıdır. Öğretmenlerimizin aldıklarını küçük görmenin bir anlamı yok. Aldıkları maaşlar ve çocuklarımıza yükledikleri misyon itibarıyla her geçen gün öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin de potansiyelinin, öğrencilerimizin elindeki imkânlar doğrultusunda gelişmişlik örneğini hep birlikte yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz.

Saygıdeğer milletvekilleri, her birinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)