GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK SPORUNDAKİ DOPİNG OLAYLARININ ENGELLENMESİNDE YETERSİZ KALDIĞI VE ÜZERİNE DÜŞEN GÖREVLERİ YERİNE GETİRMEDİĞİ İDDİASIYLA GENÇLİK VE SPOR BAKANI SUAT KILIÇ HAKKINDA GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGESİ (11/29)
Yasama Yılı:4
Birleşim:21
Tarih:26.11.2013

CHP GRUBU ADINA ERDOĞAN TOPRAK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri -Spor Bakanlığımızın dopingle ilgili, gensorusuyla ilgili- Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini açıklamak için huzurunuzdayım. Öncelikle, yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Bazı kurumlar vardır ki bu kurumlar siyaset üstüdür. Bu kurumlarda siyaset gütmezsiniz çünkü bunların hepsi bizim ortak değerimizdir. Gençlik de spor da bu salonda bulunan herkesin ortak değeridir. Çünkü biz millî takımımızın başarısıyla hep beraber mutlu oluruz, yenilgisiyle hep beraber üzüntü duyarız. Türkiye yüzde 50'si 30 yaşın altında genç bir nüfusa sahip. 30 yaşın altında genç bir nüfusa sahip olan ülkede eğer bu gençleri hedefe doğru yöneltebilirseniz, bu ülkenin başarısı olur ama eğer bu genç nüfusu doğru yönetemezseniz, bu, döner sizi vurur.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak bugüne kadar spor politikalarında Hükûmeti sürekli destekledik, partizancılık yapmadık, ayrım yapmadık ama Spor Bakanlığı sürekli buraya spor yasaları getirdi. Bazı kanunlarda... 2011'de çıkan spor kanunuyla ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi hatipleri çıkıp şu kürsüden "Bu kanun doğru değil, bu kanundan katkı almazsanız, bu kanun kısa sürede bu ülkede büyük bir tahribat yaratır." dedi ama sizler bu hatiplere kulak vermediniz ve o kanun ne yazık ki bir ay sonra iflas etti. Bir ay sonra iflas ettiği için siz 2011'de Parlamento açılır açılmaz buraya bir kanun getirdiniz ve bu kanunu tekrar yasalaştırmak zorunda kaldınız.

Değerli arkadaşlarım, üzülerek şunu söyleyeyim: Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu bir matbaa gibi çalışıyor. Doksan yıllık geçmişi olan bir parlamentonun bu kadar hızlı yasa çıkartması övünülecek bir şey değil, bu utanılacak bir şeydir. Doksan yıllık bir parlamento olacaksınız, bu parlamento sabaha kadar matbaa gibi kanun çıkartacak. Bu, şunu gösterir, sizin sistemlerinizin oturmadığını gösterir, sizin kanunlarınızı keyfî çıkarttığınızı gösterir. Kanun çıkartabilirsiniz ama kanun çıkartırken taraflara kulak verirsiniz, uzmanlara kulak verirsiniz, muhalefet partisine kulak verirsiniz. Ama, bugüne kadar ne yazık ki bu Parlamentoda muhalefetin görüşlerinin yeterince karşılık bulduğunu sanmıyorum.

Bugün de burada doping yasasını konuşacağız. Değerli arkadaşlarım, dopingle ilgili biraz sonra oylama olacak. Hükûmet yetkilileri muhalefetin verdiği önergeye -bilmiyorum ama- umut ediyorum "Evet" oyu verir. 600 tane numune alınan Akdeniz Oyunları'nda 90 tane dopingli çıkmasını nasıl izah edeceksiniz? 600 tane numune alınacak, 90 tane dopingli çıkacak ama iktidar partisi kendi çoğunluğuyla bu konunun karşısında nasıl duracak? Bu evlatlar bizim evlatlarımız. Bu evlatlarımıza sahip çıkmak bizim görevimiz. Bu evlatlarımızı dopinge yönelten nedeni burada tartışmazsak, biz burada gensoruyla ilgili bir araştırma yapmazsak bu evlatlarımızın vebali sanıyorum hepimizin sırtında olur.

Değerli arkadaşlarım, bir parti kimliğiyle değil, sporun içinden gelen biri olarak şunu söylüyorum, dopingle ilgili tespitim şu: Benim gördüğüm eksik, sporda dopingi teşvik eden federasyonlardır, sporda dopingi teşvik eden bugün ülkenin spor politikasını yöneten kişilerdir. Neden biliyor musunuz? Çünkü, sporda sürekli gerileme var, sporda başarı yok. Ben, iktidar partisinin master spor politikasının ne olduğunu bilmiyorum. On bir yıldır tek başına bu ülkeyi yöneteceksiniz ama olimpiyatlara baktığınızda sürekli gerileyen bir Türk spor politikasını göreceksiniz.

Bakın, elimde yıllara göre madalyalar var olimpiyatlarda. İktidar partisi enflasyonla ilgili verilerle oynayabilir -TÜİK kendi ellerinde, TÜİK'e giderler, istediği verileri alırlar- iktidar partisi medyayla kendisini başarılı gösterebilir, kendi PR'ını iyi kullanabilir ama iki tane alan vardır ki bu torpili kabul etmez: Bir tanesi spor, bir tanesi de sanattır. Biz sporda uluslararası alana çıktığımızda bizim karşımıza şu rakamlar çıkıyor, AKP iktidarı döneminde sürekli gerileyen, madalya sayısı düşen bir grafik çıkıyor.

Değerli arkadaşlarım, ne derseniz deyin "Başarılıyız." diyebilirsiniz, Sayın Bakan biraz sonra buraya çıkıp "Ben başarılıyım." diyebilir ama 2004'te 10 tane madalyamız var, 2008'de 8'e düşüyor, 2012'de 5'e düşüyor yani sürekli gerileyen bir madalya performansı var yani ben AKP iktidarının spor alanında başarılı olduğuna inanmıyorum. İşte, benim başarı grafiğim burada. "Neden başarılı olamadı?" diye kendime soruyorum, daha önce bu görevi yapan biri olarak soruyorum: Çünkü, arkadaşlar, iktidar olarak -ne yazık ki, üzülerek- spora siyaseti bulaştırdınız, spora siyaseti bulaştırmamalıydınız. Seçimi kaybeden milletvekillerinizi federasyon başkanı yaptınız, bakan danışmanlarını federasyon başkanı yaptınız, Toto'daki, oradaki, buradaki yöneticilerinizi getirip federasyon başkanı yaptınız. Böyle bir federasyon başkanlığı anlayışında sizin spordan başarı beklemeniz mümkün mü?

Bir başka şey daha yaptınız. Önemli federasyonlar vardır, Futbol Federasyonu gibi, Basketbol Federasyonu gibi, Voleybol Federasyonu gibi... Değerli arkadaşlarım, sporun içinden gelenler bilir, Futbol Federasyonunda da, baskette de, voleybolda da insanlar projelerini yarıştırırdı. Şimdi, projeler yarışıyor mu, sandıkta adaylar yarışıyor mu? Hayır. Nerede yarışıyor? Başbakanlık koridorlarında ve Bakanlık koridorlarında. Ya, sorarım size: Bakanlık koridorlarında o cirit atan federasyon başkanları, projelerini sunmadan o yönetime gelen federasyon başkanları bu ülkede sporu bir adım ileri götürebilir mi değerli arkadaşlarım?

Değerli AKP milletvekilleri, size soruyorum: Spor bizim gençliğimizse, geleceğimizse neden bu alana siyaseti bulaştırıyoruz, neden ehil olanları buraya getirmiyoruz? Öyle bir kanun getirdik ki federasyonların... Federasyonlar özerktir, serbesttir ama kusura bakmayın, federasyonlar sözde özerk. Bütçesini kendisi karşılamayan bir federasyon özerk olamaz, göbeğinden Bakanlığa bağlı bir federasyon özerk olamaz. Sen bütçesini vereceksin, hiçbir kaynağı olmayacak, göbeğinden sana bağlı olacak, o federasyon özerk olacak; bırakın canım bunu. Federasyonla ilgili endişelerim var. Size karşı kendi projeleriyle adam gibi gelmek isteyenleri o koltukta oturtmuyorsunuz. Neden? Çünkü Spor Genel Müdürlüğünün federasyon seçimlerinde fazlasıyla üyesi var. Arkadaşlar, bu, özerklik değil; oraya kendi adamlarınızı dolduracaksınız üye olarak, istediğinizi seçtireceksiniz, istemediğinizi seçtirmeyeceksiniz, sonra bu federasyon "özerk" diyeceksiniz.

Değerli arkadaşlarım, bazı federasyonlara -Sayın Bakanıma öncelikle söylemek istiyorum- harcamaları yükleyerek, bütçelerini kullanarak Türk gençliğine ihanet ediyorsunuz, önce harcama yaptırıp sonra belli federasyonların bütçesine kaynak aktararak. Çok ciddi bir iddia söylüyorum: Bu, Türk gençliğine ihanettir, sizi dinlemeyen federasyonları seçtirmemeniz de ihanettir. Türkiye kendi ayakları üzerinde durmak istiyorsa, Sayın Başbakanın dediği gibi, genç bir nüfusla yoluna yürümek istiyorsa gençliği siyasetinize alet edip o gençliğin geleceğini karartmamamız lazım.

Bu ülkede sporun arkasında durduk, olimpiyatların arkasında durduk, olimpiyatlarda Hükûmete açık destek verdik ama olimpiyatlara çıkmadan önce, ondan beş ay önce TRT'de bir programa çıktım -orada AKP'nin bir milletvekili de vardı, CD'si burada- TRT'de dedim ki: "Bakın, arkadaşlar, bu kafayla giderseniz olimpiyatları alamazsınız. Biz İspanya'yla aynı çıkarız, Tokyo bu olimpiyatları açık ara alır." Bir tane spor yetkilisi kalkıp da "Bunda neye dayanıyorsun?" demedi bana. Bu gençlik benim, ben sizin de evlatlarınızı seviyorum ama ben bu ülkede sporun içinden gelen biri olarak... Bir tanesinin bana gelip "Yahu, neye dayanarak sen Tokyo'nun açık ara alacağını..." söylemedi, eksikleri de söyledim ben.

Ama Sayın Başbakanı oradan alıp olimpiyatlara götürdünüz. Nereden gitti Sayın Başbakan? Rusya'dan gitti. Rusya'da ne vardı? G-20 zirvesi vardı. Değerli arkadaşlarım, G-20 zirvesinde Sayın Başbakan ne istiyordu? Komşusu Suriye'ye savaş açma kararını çıkarmak istiyordu. Oradan uçup yirmi dört saat sonra Arjantin'e gitti, olimpiyatlarla ilgili. Orada neyi söyledi? "Efendim, olimpiyat barıştır, dostluktur, kardeşliktir. Biz dünyadaki kardeşliği savunuyoruz, bu olimpiyatları bize verin. Müslüman bir ülkeyiz, olimpiyatlar bize gelirse -lobilerde onu söylüyordu- biz bu ülkede kardeşliği bu dünyaya getiririz." E, peki, demezler mi "Sen yirmi dört saat önce komşun, Müslüman ülkeye savaş için lobi yapıyordun, bu mu samimiyet?" Yani böyle bir şey olabilir mi? Olimpiyatlarda Cumhuriyet Halk Partisi olarak sonuna kadar arkanızda durduk ama Sayın Bakanın "tweet" atıp "Kına yakın!" demesini gerçekten içime sindiremiyorum. Bu ülkede 76 milyonun tamamı olimpiyatları almasını istiyordu. Sayın Bakana bu mu yakışır, "tweet" atması? Ve "Biz olimpiyatları aldık." edasındaydılar, kutluyorlardı.

Ben başka bir kutlama daha hatırlıyorum. "Avrupa Birliğine giriyoruz." diye gündüz Kızılay'ın göbeğinde havai fişek atıldı. Ya, arkadaşlar, insaf! Benim bildiğim, havai fişek gece atılır. Avrupa Birliğine de girmedik, Kızılay'ın göbeğinde de niye attınız, anlamadım? Aynısı olimpiyatlarda oldu. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, bu gençlik hepimizin. Olimpiyatlara da destek veriyoruz, arkanızdayız. Gidin alın, ne gerekiyorsa yapmaya hazırız ama olimpiyatlarda hazırlığınız yoktu. Bir arkadaşım kalkıp demedi ki: "Ya, sayın milletvekilim, sen bunu söyledin ama bunun nedenlerini gel, bize açıkla. Bak, olimpiyatlar için daha birkaç ayımız var. Gidip yetkililerden olimpiyatları isteyeceğiz." Değerli arkadaşlarım, bana kalkıp Türkiye'de on bir yıllık iktidarınız döneminde başarılı geçen bir spor organizasyonunu gösterin. Dünya 3'üncüsü bir futbol takımı aldınız, şu anda elemelere giremiyor. Neden? Çünkü projeleri yarıştırmıyorsunuz. Başbakanlık koridorlarında talimatla görev tevzi ediyorsunuz. Ne oldu o Filenin Sultanları? Ne oldu o 12 Dev Adam? Yerlerde sürünüyor. Neden? Çünkü siyaseti getirip sporun göbeğine oturttunuz.

Tekrar ediyorum: İki alan vardır. Sporun ve sanatın siyasete hiçbir gücü olmaz, sizin de olmaz. İstediğiniz kadar federasyon başkanlarınızı kendi partinizden yapın. Ne yaparsınız, biliyor musunuz? Kendi evlatlarınıza kendi elinizle ihanet etmiş olursunuz. Bunu da söylemiş olayım.

Değerli arkadaşlarım, bununla da kalmadı. Sporda niye başarısız? Her bakan kendisine göre bir proje kuruyor. Bakın, son gelen Sayın Bakanımız 81 tane ilin 60'a yakın il müdürünü değiştirdi. Bıraktım, bizim dönemden kalan il müdürlerini attınız, yahu kendi döneminizden gelenleri de attınız. Yahu bu kadar mikroya inerseniz nasıl bu ülkeyi kucaklarsınız? Nasıl 76 milyonun kardeşliğinden bahsedebilirsiniz? İlçe müdürlerinin neredeyse tamamını değiştirdiniz.

Değerli arkadaşlarım, bu ülkenin en büyük sorunu, değerli tüm Parlamentodaki arkadaşlarım, yetişmiş insan sorunudur. Çok insan yetiştiremiyoruz. O yetiştirdiğimiz, sizin döneminizden gelenleri de kastediyorum, onları alıp kenara koyarsanız bu ülke bunun altından kalkamaz. Yani siz 81 ilin 60'a yakınını değiştireceksiniz, ilçelerin neredeyse tamamını değiştireceksiniz, onları merkeze alacaksınız, orada maaşlarını da belli bir şeyin altında tutacaksınız, vallahi yukarıdakinin de bir adaleti var, herhâlde onun da bildiği olur, onu da söylemiş olayım.

Bir başka nokta, Herkes İçin Spor Federasyonu'nun bütçesinin nasıl dağıldığını merak ediyorum. Benim ne demek istediğimi herhâlde sağımdaki arkadaşlar anlarlar.

Bir başka nokta ne hikmetse bu ülkede 2 tane şehre çok büyük katkı yapılıyor, yardım yapılıyor. Bir tanesi Konya, bir tanesi Samsun. İyi de arkadaşlar, bu ülkede 81 tane vilayet var. Nedir yani bu 2 tane ilin hikmeti nedir? Nedir bu 2 tane ile giden bütçe? Bu 2 tane ile giden bütçeyi burada da açıklamasını isterim. Bakın, burada size söylüyorum değerli milletvekili arkadaşlarım, 2 tane ilin bütçesi de benim dikkatimi çekmiyor değil.

Spor çok önemli bir alandır. Sağlıklı yaşamdan, bu ülkenin tanıtımından, bu ülkenin uluslararası başarısından... Nijerya'yı birçok insan bilmezdi ama dünya kupasında Nijerya'nın başarısından dolayı bu ülkeyi hepimiz tanıdık. Cumhuriyet Halk Partisi olarak eleştirmek değil, bir kere, olimpiyatlara aday olan Türkiye'nin ayıbı, olan olimpiyatta 26 branşta yarıştıracağı yeterince sporcu yok. Olimpiyatlara adayız. Peki, olimpiyatlara aday bir Türkiye'nin kaç branşta yarıştıracağı sporcu var uluslararası kriterleri geçen? Yarısı. Peki, on bir yıldır bu ülkeyi tek başınıza yöneteceksiniz uluslararası alanda yarıştıracağınız sporcunuz olmayacak. Bu sizin ayıbınız değil mi, tüm Türkiye'nin ayıbı değil mi? "Olimpiyatlar" demek... Akdeniz Oyunları'nı yaptık, Erzurum'da oyunları yaptık...

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de önemli olan oyunları yapmak değil, o oyunlarda yarıştıracak sporcuları yaratmaktır, önemli olan budur. (CHP sıralarından alkışlar) Türkiye Cumhuriyeti bir organizasyon şirketi değil. Parayı bastırırsınız, organizasyon yaparsınız, hiç önemli değil ama önemli olan, yetiştirdiğiniz evlatlarınızın o minderde yarışması, dopingli çıkmadan, alnı ak, İstiklal Marşı'nı çaldırarak o madalyayı takmasıdır. Ama, üzüntüm şu: Siyaseti bu kadar sporun içerisine koyduğunuz zaman ülkenize ihanet etmiş olursunuz. Bunun spor politikası da vardır değerli arkadaşlarım, sürem yetmediği için giremiyorum.

Millî Eğitim Bakanlığıyla... Başarılı sporcularımızı niye istisna dışı bırakmıyoruz? Dünyanın her tarafında vardır, bazı çocukların matematiğe kabiliyeti vardır ama bazı çocukların yüzmeye kabiliyeti vardır. Ama, dünyada gelişmiş ülkelerde belli branşlarda kabiliyeti olan öğrenciler bazı derslerden muaf olur. Millî Eğitim Bakanlığıyla Spor Bakanlığının böyle bir anlaşması var mı? Ben bilmiyorum. "Olmasını ister misin?" İsterim.

"Ben bu kadar tesis yaptım." Değerli arkadaşlarım, Türkiye tesis enkazı içerisinde. Niye biz devlet kurumlarındaki, Millî Eğitim Bakanlığındaki, bir sürü bakanlıktaki tesisleri belli günler Spor Bakanlığının bünyesine alıp da gençlerimizi orada kullanmıyoruz? Ben bu kadar zengin miyim her yerde tesis yapmaya? Spor Genel Müdürlüğünde bazıları ihale yapmaya meraklı olabilir, onu saygıyla karşılıyorum ama devletin birikiminden faydalanacaksınız değerli arkadaşlarım, devletin birikiminden faydalanacaksınız. Gençlik ve Spor Bakanlığının görevi tribünleri bölmek, kulüplerin iç işine müdahale etmek değil. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) - Biraz sonra buraya değerli yetkililer gelecekler.

İlave süre var mı Sayın Başkanım?

BAŞKAN - Yok.

ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) - Peki.

Değerli arkadaşlarım, son olarak şunu söylemek istiyorum: 600 tane numuneden 90 tanesi dopingli çıkan bir yapıyı eğer içinize, vicdanınıza sığdırıyorsanız karar sizin.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)